Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KARINCA MİSALİ...

 Profösör bir test sorusu olarak öğrencilerinden bir karıncanın çevresindeki hayvanların nasıl ayırabileceğini düşümelerini istemiştir.İşte sonuç:Karın hayvanlar alemini iki sınıfa ayırmaktadır.  a)Aslan,kaplan ve çıngıraklı yılan gibi şefkatli ve iyi huylu hayvanlar,  b)Piliçler,ördek ve kazlar gibi yırtıcı hayvanlar...Herşey sizin görüşünüze bağımlıdır...                  JIMMY POWERS   Doğruluk payı var evet katılıyorum...Bazen gereğinden fazla büyütüyoruz kafamızda insanları...Bazen de değer bilmiyoruz hafife alıyoruz insanları...   Gözümüzde büyüttüğümüz insanlar yüzünden olmadık acılar da çekiyoruz ''kendim ettim kendim buldum'' moduna giriveriyoruz hemen...Bazen  çok çok sevdiğimiz insanların aslanken bize kedi görünmesi de oluyor ...Bunu bizim dışımızda herkes görüyor da bi biz göremiyoruz ...İkaz edilsek de ikaz edene cephe alıyoruz..offf böyle şeyler işte..   İyisimi dostları düşmanları gözlüksüz çıplak gözle farkedebilmek..Gözlük olunca bazen kara gözl

Ah Mazi...

nostalji - haramiler---fabrika kızı | izlesene.com   Hayatınızda çok az yer alan ama sizin onun için büyük yerinizin olduğunu bildiğiniz biri oldu mu hiç...Bana da bu soru sorulsa ''yooo öyle biri olmadı hiç'' derdim...Pat diye sorulan bir soruya pat diye bi cevap olarak :)  Geçen gün bi yolculuk esnasında aklıma geldi ''evet yaa böyle biri olmuştu hayatımda onu farketmem 1 saat sürdü'' ama belliki onun hayatında 1 saatlik değildi yerim...Ama yapabileceğim bişey yoktu ...   Lisedeyken eve dönüşte arkadaşımla durakta minübüs beklerken yakınlarımızda bir kaç gencin (zırtapoz der bizim yaşlılar onlara) karşıdan birine ''A..., oğlum koşsana geldi senin ki'' bağırmalarıyla biz şaşkınlık içinde birbirimize baktık arkadaşla...Abi! Senin ki ne demekk , hadi onu geçtim Allahın krocukları sokak ortasında bağırmak ne demek,onu da geçtim salak salak sırıtmak ne demek ,bu benim gibi bi belanın yanında yapılır mı be sorarım size:))))))   Neyse g

Bu MİM Benden Çıkmaz Korkmayın ;)

MASAL  'ın Soruları ve Benim Cevaplarım.... 1)Sizi en çok üzecek 0lay nedir ? Aileme ve sevdiklerime bişey olması...Ve içimdeki çocuk denen (ki ben buna asıl ben diyorum) onun ağzının mühürlenmesi beni bitirir... 2)Nerde yaşamak isterdiniz? MErkez bankasında...ama kimse hesap sormayacak :P  Yoksa gelemem öyle ''yok paraları neden dağıtıyon ; yok ,seni kim gönderdi kaardeşim;yok, hastamısın babanın parasımı ..vb'' vıdı vıdılara:P 3)Hangi hataları hoşgörüyle karşılayabilirsiniz? Herkesin hatası kendine beni ne ilgilendirir elalemin hataları :P ben en fazla 1 saat ağlar sonra unuturum giderim... asıl hata yapan düşünsün napacağını...Ama hatanın makbulü ders çıkarılıp bir daha yapılmamasıdır...(heh bu da günün anlamlı sözü olsun ) 4)En sevdiğiniz erkek / kadın karakter ? Rahibe Teresa ve Noel Baba.. 5)En sevdiğiniz ressam ? Salvodor Dali diye biri vardı bi onun adını hatırlıyom ...birde Ninja Kaplumbağalara adını veren ressamlar vardı sanırsam hımm ;) 6)Bir er

Bana Kulak Verin...;)

  Yaklaşın yaklaşın...Ben geldim canlar:) Dönmeme üzülenler için yapabileceğim bişey yok ;) ama beni özleyenler için yaşasın ben geldimmmmm:) Sizi özledimm...Yokluğumda ne mi yapım? Bol bol eğlendimmmm(resimde bizim mutlu olduğumuz anların resmidir), dondum ama sonra soba başında ısındım ....Yazacak bişeyim yok sadece sanalın Papuç'u çok mutlu bunu bilin yeter ve duası odur ki sizler de en az onun kadar mutlu(huzurlu) olun...Yokluğumda ne çok yazı yazmışsınız  hiç düşünmediniz mi insafsızlar , bu Papuç bu yazıları nasıl okuyacak ve yorum yazacak diye:)Cıks cıks...  Amaaaan gittiğim de şunun şurasında 10 gün olmuş :) Ben de bişey sanmıştım ..   ''Hoşgelmişsin Papuç'' diyenler için şimdiden ''Hoşbuldum'' sağolun varolun :)   Sevgiler ve saygılar görünmeyen dostlarım...Varlığınız varlığıma armağan...    

Hoşça kalın!!!

 Bazen manen o kadar yorulursunuz ki alsam başımı kutuplara gitsem ve kendime gelsem dersiniz (ya da ben diyorum işte) Hayatınızda bilerek hata yapmamaya çalışırsınız tüm ömrünüzü bu doğrultu da düzenlemişsinizdir ama bir gün bi hata yaparsınız ...Ve hatanızda ısrar eden olmamak için yola devam etmeden geri dönmeyi seçersiniz ki doğrusu da budur bilirsiniz...  Bu dönüşlerinizde arkanızda belki üzülecek insanlar bırakıyorsunuz ama biliyorsunuz ki sizin yaptığınız dönüşler herkes için en iyisidir en doğrusudur...Bu bi seçimdir kimi beğenir kimi beğenmez...  Birde değer verdiklerimiz vardır ,sevdiğiniz ayrı tuttuğunuz insanlar ...Biten dostlukların ardından suçlamalar olmasa nasıl olurdu? Değerverdiğinizden uzaklaşsanız da kaybetseniz de değerinden bişey kaybetmez çünkü yaşanılanlar ve paylaşılan zaman dilimleri değerlidir...Neden suçlamalarla kırıcı sözlerle karşımızdakinin de canını acıtmaya çalışırız...Elimize ne geçecektir bu durumda...  Zanlarımızı da unutmayalım...Zannetmeleri

ooo hoşgeldin, güle güle...

Gençlik gelince, çocukluğu yolculadık. Hüzün gelince, mutluluğu yolculadık. Nefret gelince, sevgiyi yolculadık. Kibir gelince, tevazuyu yolculadık. Menfaat gelince, samimiyeti yolculadık. Hırs gelince ,şükrü yolculadık... Hayat ''Hoşgeldin'' ve ''Güle güle güle''den mi ibaret ya hu ben bişey anlamadım ;) Not: Yazdıklarımda kelimelerin yerlerini değiştirip olumlu hale de getirebilirsiniz serbest :)

Düşünülesi...

  Su ,ateş ve ahlak dost olup birlikte zaman geçirmeye başlamışlar.Çevrede dolaşırlarken eğer kaybolurlarsa birbirlerini nasıl bulabileceklerini sorgulamaya başlamışlar.Suya sormuşlar:''Kaybolursan seni nasıl bulacağız?''   ''Nerede  bir şırıltı duyarsanız  beni orada bulabilirsiniz,''diye cevap vermiş.   Ateşe sormuşlar:''Seni kaybedersek ne yapalım?''   ''Bir duman gördüğünüzde yerde ben varım,'' diye yanıtlamış ateş.Sıra ahlaka gelmiş.Onun yanıtı ise oldukça düşündürücüymüş. ''Beni kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız.''                ''Kendi Kutup Yıldızını Bulmak'' kitabından alıntıdır...

Yoruma Kapalı Yazı 4

- Onaltıncı Kural: Kusursuzdur ya Allah, O'nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaradılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne de layıkıyla sevebilirsin. - Onyedinci Kural: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir. - Onsekizinci Kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara ; dışında başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan'ı tanır. - Ondokuzuncu Kural: Başka

Yoruma Kapalı Yazı 3

- Onbirinci Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni taptaze bir "sen" zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir. - Onikinci Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur. - Onüçüncü Kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil. - Ondördüncü Kural: Hakk' ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını? - Onbeşinci Kural: Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldü

Yoruma Kapalı Yazı..2

- Altıncı Kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşk dilsiz olur. - Yedinci Kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat' i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin. - Sekizinci Kural: Başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Dileğin gerçekleşmediğinde de şükret. - Dokuzuncu Kural: Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varma

Okuyun Yeterli, Yoruma Kapalı Yazı..1

- Birinci Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla...Yok eğer Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir. - İkinci Kural: Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil! - Üçüncü Kural: Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonraki batıni mana. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye. - Dördüncü Kural: Kainattaki her zerrede Allah' ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil, her yerdedir. Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O' nu görüp ölen de yoktur. Kim O' nu bulursa

ee söylemeye gerek yok harika bi parça!!

müzik - ferhat göçer - yedi tepe | izlesene.com  Birkaç gün bu parçayla idare edin arkadaşlar:) Papuçun boynu tutuldu ve 4 yeni kitabı var elinde ...pc başında fazla kalamayacak ve bu durumda elindeki kitapları bitirecek sonrasında anında pc karşısına oturacak ve yazabildiği kadar yazacak bişeyler...Yorumlara bakacam ama (meraktan ölürüm yoksa ,düşman sevindirmeye gerenk yok :P)...Hadi görüşürüz blog aleminin en en en en güzel okurları ;) (way ben ne güzel de şımartırmışım bloğumu takip eden insanlarııı eferim bana:D) Yazdığım ve yayınladığım her cümlemde samimiyim bunu unutmayın...Yazmayı bilmiyorsak değer vermeyi de bilmiyor değiliz ;) Varın sağlıcakla kalın lütfen :)

konnichiha ...!!

   Aceba diyorum,insanlar sadece kendine benzeyen kişileri mi seviyorlar ? Tüm özelliklerin benzemesinden bahsetmiyorum ,karşımızdaki insanda  kendimizden bişeyler gördüğümüz zaman mı birbirimizi çekiyoruz? Ben bişey anlamadım :P Eğer bu dediğim soruların cevabı EWETse bizler hepimiz egoistmiyiz? Sorular sorular saçmalayacağım zaman sorular geliyo aklıma böyle...Ve içinden çıkamıyom ben de kırıyom belimi oturuyom koltuğa alıyom kumandayı zap zap zap film arıyom bulursan izliyom..Aynen şimdi yapacağım gibi:P    Hadi güzel bişey söyleyip gideyim buralardan...    Hepinizi seviyorum , neden mi? Ne bilim işte seviyorum :))Allah'a emanet kalın...İnsanlar sizi mutsuz etmek için ne yaparlarsa yapsınlar siz inadına mutlu olun...Her zaman mutlu olmak için nedenleriniz olsun inşaallah...THE END...    Not:Hadi sevinin resimdeki benim en son halim :P

Bıdı Bıdı Bıdı!

   İnsanoğluna konuşmayı öğrenebilmesi için iki yıl, dilini tutmasını öğrenebilmesi için altmış yıl gereklidir.  (Resul Hamzatov)    

Galiba Hayatı Seviyorum ;)

    uzuuuun uzuuuun düşündüm ''Ben hayatı seviyorum''...Bazen ''Keşke bi sinek olsaydımda pat diye bi tokatla biri ezip öldürseydi beni (tövbe)'' desem de yok yok ben seviyorum yaşamayı ve insan olmayı:) Hatta öyle ki ''mutluluk oyununu''bile seviyorum...Ben yaşlanmayacam ya da yaşlansam da Japon yaşlılara benzeyecem, pire gibi durduğum yerde duramayacam :) Zıp orda zıp şurda dolaşacam (yaşlılığıma yakın piyango bileti alacamda:P)   Üzülmek ağlamak, sevinmek tebessümetmek, meraklanmak soru sormak, bakmak görmek,düşünmek düşünülmek, sevmek sevilmek, kızmak kaşlarını çatmak,dinlemek konuşmak,hata yapmak tövbe etmek hatadan dönmek,gezmeeeeeeek heyecanlanmak,şaka yapmak,üşümek ve sonrasında sıcak evine gelmek, yazın sığacında koca bi bardan soğuk suyu 3 yudumda mideye indirmek:),...v.b çok güzelllllllllll...(şşşş dünyada kötü şeylerde var kendine gel polyanna yutmuş Papuç diyorsunuz duyuyorum:P) ama bu gün olumlu şeyler yazasım var (keyfim

BLOGGERLERİN 85 YAŞ RESİMLERİ 2 (VE BAYANLAR)

                                  AHA DA PAPUÇ :)) Elinde merdanesi eksik sadece:))Dişsiz halimi düşündüm de bir an kendimden korktum :))                                 ANLAYAMAZSIN:)))   Bisikletle dünya turuna çıkacak Filistin'e de uğrayacak inş:) Bize de uğra nenem, gelirken 2 şişe kola kap da gel:P                           Bİ DOST :)) Hala beyaz atlı prensini bekliyor:)) Kıyamam nene prensin atı ölmüş sana diyememişler;)Onun için gelemedi...                              YESARİ:)) yaşlansanda mutevazi kalacan bellii:))Bakışlara bak nasılda mütevazi bakıyo:P , O tacı niye taktılar sanıyon ;)                            BAHAR GELSİN :))Baharlar geldi geçti sen hala inat ediyon Bahar gelsin bahar gelsin diye cık cık;)                               DERKENAR:)) Yaşlanmışsın ama romantizm hala genç :))maşaallah nene :)                                         SİHİRLİSEPET:)) Hala bakımlı hala şık :))Asalete bak bea:))                                  

Bloggerlerin 85 yaş halleri 1 (önce beyler:P)

                                                                              T.İ.O                                                          YORGUN SAVAŞÇI :))                                                         ÖRTMEN BEY:))                                                    ENGELSİZ DÜNYAM:))                                                            SEKERAL :))                                                        HERİŞTEHAYIRVARDIR:))                                                           BLOG KARDEŞİM :))                                                             ASR-I SAADET :))                                                         RUHUMUNHEYKELİ:))   NOT:Walla kızar mısınız kızmaz mısınız bilmem!..Ben resimleri eklerken çooooooook eğlendim :)) Sizin de şaka kaldırabileceğinizi düşünerek böyle bişey yaptım hakkınızı helal edin ...Bayanların resimleri çok daha komik, onlar kesinkafamı kırarlar :))) Ama ben çok eğlendimmmm bananeeeee:)))Hiç biri

Dünya Güzel Değil Artık!

  Bu aralar MUTLULUK kelimesinin üzerinde yoğunlaşmış durumdayım (ufaktan bi kafa sıyırma durumu değil korkmayın) Zaman geçtikçe mutluluk diye inandığım o duygudan uzaklaşmaya başladım...Bunu sakın ola şükürsüzlük olarak algılamayın...Rabbim nimetin en güzelleriyle beni şereflendirmiş binlerce (ki sonsuz)şükür...Anlatmaya çalıştığım şu ,artık kendimi harika hissettiğim yıllar geçti gittii gibi...   Bazen mutlu gibi yapmak  (ki bazen mutlu olduğunu sandığım anları da katıyorum buraya) bana saçma geliyo...Ciddi anlamda dünyanın berbat bir yer olduğunu düşünüyorum size de oluyor mu bilmiyorum..Yani dünyanın bir çok yerinde felaketler yaşanırken , bebekler annelerinin kucaklarında öldürürken,açlıktan insanlar ölüyorken, savaşlar almış başını giderken,insanlar para için birbirini yiyorken ,masumiyet, şefkat,sevgi, hoşgörü,doğa, insanca yaşamak kimsenin umrunda değilken ,Peygamberimizi(canımızı)örnek alan insanları etrafımda görmüyorken(ki buna ben de dahilim),dini kendimize uydurmuşken,

Başlık Bulunamayan Yazı:(

  Allah için bu resme bakalım ve gündelik hayatımızda neler için şikayet ettiğimizi yeniden bi düşünelim...Kendinden utanmak deyimi vardır ya bu resmi ilk gördüğüm andaki halimi çok güzel dile getiriyo...Şikayet ettiğim her anım için utandım Rabbimden...Bir çok resim gördüm nette ama bu resim insanı gerçek anlamda yerin dibine sokar gibi konuşan bir resim...İnsan ne diyeceğini bilemiyor ...Rabbim yardımcıları olsun...Bu insanların bu halde olmalarının nedenleri nasılları niçinlerini bilmiyorum ama bu bir insanlık ayıbı tıpkı bebeklerin öldürülmesi gibi... dünyanın iğrenç yüzü diyecem ama dünyayı iğrenç duruma getiren de yine insanlar...Diyecek sözüm yok resim zaten herşeyi söylüyor...   Sevgiler...Aklımızı kalbimizi gerçek anlamda kullananlardan olmamız duasıyla...

Bu MİM Kendi Kendini Yokedecek Korkmayın ;)

 Sevgili Saygılı Blog Kardeşim ve Savaşçının Yorgunu tarafından mimlenmişim, onları kırmamak için cevaplayacaz elimiz mahkum :) Rica büyük yerden geldi :) Hoş ben bunun acısı çıkarırım ama neysee ;)  Cevaplara ilk aklıma geleni yazacam kesinlikle kafamı iki elimin arasında alıp düşünmem bilesiniz:) 1-2009' a girerken gözlerinizi kapatıp ne dilediniz? Ne oldu? -Gözlerimi kapadıktan sonrasını hatırlamıyorum direkt uykuya dalmışım:P 2-2009'un en mutlu eden olayı nedir? -Arabayla münasebetsiz bi kaza atlattım ve araba stop etti...çok korkmuştum hasar büyük diye...ama ucuz atlatmam beni sevindirmişti...Bi de blog açtım ya çok mutlu oldum ... 3-2009'un en çok üzen olayı nedir? -Talih kuşu başıma konmadı ,konmayı bırak başımın üstünden geçmedi bile :p Çok üzüldüm buna çookk :p 4-2009 Sizce ne renkti? -En sevdiğin 2 renk YEŞİL ve MAVİ onun için TURKUAZ olsun 2009 rengi:) 5-2009'u tek cümle ile anlatır mısınız? -Vay anacım ne çabuk geçti :) 6-Yılbaşı hedi

Gülün Kokusu...

müzik - gökhan türkmen - yan sen | izlesene.com  Hayatımıza girdikleri andan itibaren yaşamınızda  güneş olan insanlar vardır..Bunların sayısı genelde çok azdır bazen de tektir...Ben hayatımda bulunduğu zamanın her anını değerli kılan kişilere(ki özellikle kendisine sıkıntı olduğum SEN) burdan canı gönülden teşekkürediyorum...Gül kokusunun güzel olduğunu, gül yanınızda yakınınızda olmasa da bilirsiniz...Varlığı varlığıma armağan dediğim herkes hayatımda tebessüm olduğunuz için teşekkürler...Değeriniz her daim bilinsin inşaallah...Zamanımı değerli kıldığını(!)zı bilin...Sevgiler...

komik ve samimi insan bana ödül vermiş:)

                                          Sunhine(Güneş Işığı)odülü Vay anacımmmm ben edebiyat fakiri Papuç, sanalda Güneş ışığı adında bir ödül aldım...Vatana millete hayırlı olsun bakalım :) Teşekkürler adını bilmediğim ama yorumlarını çok sevdiğim insan @ Anlayamazsin   sağol varol...   Ve ve ve bu ödül 12 blog sahibine verilecekmiş tarafımdan:)) Hadi bakalım bana en iyi davranan 12 blogger göreyim sizi alın bu ödülleri :))   İyi de ben şimdi 12 bloggerin adını yazarsam yine aynı isimleri sıralamış olacam...Neyse üşenmeyecem yazacam yine yazacam blog adlarınızı...Güneş Işığı olduğuna inandığım arkadaşların listesi efendim , buyrun tanışın...Ama ben Papuç'um bi gıcıklık yapmasam olmaz:P Herkes adı varmı diye kelimeleri tıklamak zorunda (yaşasın kötülük)  :)) Benim Güneş Işığı listem; 1- çok beklersiniz 2- tek tek adınızı yazıp 3- Bir de yetmez gibi 4- Blog linklerinizi eklememi 5- Aylardır size ne diyorum ben, 6- ''Ben tembel biriyim'' 7- o kadar uzun işlemler

Hayaller Gerçek Olsa...

  Gerçekleşmesi mümkün olmayan hayalleri kurmam aslında...ama belki de hayalde sınırlama yapmamakta fayda var ne de olsa orada sınırsız özgürsünüz...düşüncelerinize (faliyete geçirmediğiniz sürece tabi:D)kimse sınırlama getirmiyor, getiremiyor...Bazen içinizden söyleniyorsunuz başkalarına kızdığınızda, küfür bilenler içlerinden sayıyor tüm bildiği küfürleri, planlarınız varsa sessiz sedasız ve uğraşsız içinizden yapıyorsunuz sıraya koyuyorsunuz, ''şimdi şurda olmak vardı be ahh'' diye hayaller kuruyorsunuz, karşınızda konuşmasından sıkıldığınız insanların kibar olmak adına yüzlerine tebessüm ederken, içinizden ''aman be ne eften püften şeylerden bahsediyorsun sıkıldım ''diyorsunuz, düşüncenizle (hadi buna düşünce gücü diyelim :P) geçmişe gidebiliyorsunuz ve aynı hızla geleceğe gidip dünyayı kurtarabiliyorsunuz...Bir saniye içinde (sadece hayal alemine has büyük bir hızla) farklı yerlerde olabiliyorsunuz...Şimdi düşündüm de bunları yaparken bir an dünyad

Bence çok komik!

AK SAKALLI DEDE...

Hırsız vaarr!!

Bi ara size ikiz halamlarla ilgili bi anılarını yazacağım sözünü vermiştim ,şimdi zamanı :)  Bu iki delü ikiz köyde yaşıyor ve dilsiz bir halaları var ve kadıncağız kışlık meyvelerini bi barakanın çatı kısmında saklıyor...Hikayenin geçtiği yer barakanın çatı kısmına dayalı duran merdiven ,konu başlığı ise ''halanın çalınan armutları'', başrol oyuncuları FA . ve FE.  Önce biraz bahsedeyim ikizlerden FA. biraz daha uyanık olan FE ise iyi niyetli garibim :))) Çalma işi FE .'ye ait gözetleme işi ise FA.'ya ...neyse FE. armutları poşete doldururken FA .da alt basamakta halayı bekliyor ki hala gelirse var güçleriyle kaçacaklar... FA sürekli ''FEEE,FEEEE,FEEE..'' diye usulca çağırıyo(maksat gıcıklık olsun) , bizim FE armutlarla o kadar meşgul ki  ''ne var FA , az daha alayım iniyorum'' diyor o sırada arkasını dönüp inecek ki bir de ne görsün :)) hala merdivenin başında bunları bekliyo süpürgeli cadı gibi:))))))))  FA 'da

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN!!

  Bu bloğun sahibi olan şahıs(yani bendeniz) artık sanalda kendine arkadaş ,dost, kardeş istemiyor...İletişimi yorumlardan öte olmayacaktır ilgililere duyrulur..Artık insanlarla gayet uzaktan muhatap olmak istiyor, asla paylaşımlarda bulunup arkadaşlık yolunda ilerlemek istemiyor...Yeni baştan tanışmalar,kendini ifade etmeler, karşıdakini anlamaya çalışmalar, değervermeler değer görmeler devri bu günden itibaren kapandı THE END anlayacağınız...Bir devir kapanıp bir devir açılıyor sanaldaki Papuç için...''Artık o eski ben değilim'' diye bi şarkı varsa onu  kendim için istiyorum :P Ha şimdi dersiniz ''çok da umrumda ,banane canımmm Papuç kimseyi muhatap almayacakmış da sadece yorumlar yazıp yorumlara cevap yazacakmış da...felan da filan..'' haklısınız da ben yine Papuçluğumu yapıp sizi haberdar edeyim dedim...Yoksa hepinizi seviyorum...Heppimizzzz kardeeşiizzzzz  bu öfkee ne diyaeeeee :p :))   He sakın ola da sevinmeyin gidiyorum diye...Hiç biyere gitmi

Derviş Hikayesi

Dergahın kapısı hikmeti arayan herkese açıktı. Dergaha hakikatin peşine düşen herkes kabul ediliyordu. Dergaha geçerli olan incelik; anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün dergahın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Bu kapıda sessizce ve sezgiyle buluşmaya inanılıyordu, o yüzden kapıda herhangi bir tokmak. veya zil yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı, içerdeki mürid, kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı. dergaha girfcmek, fikir halkasına dahil olmak, burada kalmak istiyordu. Kapıyı açan mürid bir ara kayboldu, sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla geri döndü ve bu kabı yabancıya uzattı. Mürid elindeki dolu su kabıyla şunu demek istiyordu: "Dergahımız yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doludur." Bu durum karşısında yabancı dergah bahçesindeki güllerin yanına gitti, güllerden bir gül yaprağını alarak kabın içindeki suyun üstüne bıraktı.

Hangimiz Daha AŞığız

AŞK ÜZERİNE GÜZEL BİR HİKAYE(MECNUN İLE DERVİŞ) Dervişin biri tekkenin bahçesinde namaz kılıyormuş. Namazda otururken Mecnun hızla önünden geçmiş. Bir müddet sonra derviş Mecnun ile karşılaşmış.Derviş Mecnun’a sitem ile söylenmiş: ''Seninle tanışırız, dostuz. Ben namazda iken tam önümden geçtin beni nasıl görmedin?'' Mecnun cevap vermiş: ''Sen dervişsin Allah’a aşıksın.Sonsuz olana bağlanmşsın.İçindeki aşk ona ait.Ben ise Leyla’ya aşığım.Beşer olana geçici olana aşığım.Ben fani olan bu dünyada beşer olan ölümü olan Leyla’ya o kadar aşığım ki onu ararken gözlerim hiç kimseyi namaza oturmuş bir dervişi bile görmez.Peki sen nasıl olurda Allah’a aşıkken ve ona ibadetle onunla konuşurken benim önünden geçtiğimi gördün?Söyle bakalım hangimiz daha aşığız.'' Alıntıdır da nerden olduğunu hatırlamıyorum :)