Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Amin!

Allah'ım! Bizlere ; Baktığımız her yerde  SENİN isimlerini görebilmeyi, Uçan kuşu,yüzen balığı,koşan bir geyiği izlerken senin her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp yaratmanı hatırlamayı, Her günümüze şükredebilmeyi, Yoksulu gördüğümüzde senin verdiğin nimetlerle doyurmayı, Yetimi görünce Peygamberimizi hatırlayıp hürmet etmeyi, Günah işlerken ''Gaffar'' ismini hatırlayıp pişman olup hatalarımızdan dönmeyi, Okumayı,okuduğumuzla amel etmeyi, Seni sevenlerle, bizi Sana yaklaştıracak yüreklerle dost olabilmeyi, Kur'anı ve kainatını doğru okuyabilmeyi, Her ezan sesinde huşu içinde huzuruna varabilmeyi, Büyük /küçük günahlardan uzak durabilmeyi, Tevazu içinde yaşamayı,kul olma bilincinden uzaklaşmamayı, Peygamberimizi örnek alıp yolundan gidebilmeyi, Her daim iyiliklerin içinde yer alıp kötülüklerden kaçabilmeyi, Hayat denen bu yolculukta her zaman doğru tarafta kalabilmeyi Sevmeyi, sevilmeyi, sevgiyle yaşayıp ,sevgiyle bakabilmeyi NASİP eyle..

İyi ki Doğdun MİT

O bir güzel insan! O bir yazar (resmini gördüğünüz kitabın yazarı olur kendisi, lütfen resmi tıklayınız), o bir espritüel,o bir okur, o bir ajan (pardon mit) o bir düşünür, o bir ki üç dört ...Hiç uzatmadan konuya gireyim ; İYİ Kİ DOĞDUN MİT (M.İhsan Tatari) blog dünyası seni seviyor..Hayırlı, uzun, neşeli, başarılı, huzurlu, paralı bol gezmeli bir ömür diliyoruz sana...En kısa zamanda otobüslere binmekten(yetişmek için koşmaktan) kurtul ve kendi arabanı al inşaallah :)  Sevgilerle!...

Bir Dünya İnsan!

1.69 boyunda ,63 kg, buğday tenli,ela gözlü,ince çekik gözlü,koca burunlu,çatık kaşlı,çok gülen,muhabbeti seven(sadece konuşmayı değil muhabbeti seven dikkatinizi çekerim)meraklı,okur ve yazar,doğaya hayran,su sesini ve yaprak sesini seven,kendi halinde sessiz sedasız (inanmadınız di mi buna) ilk bakışta belirgin bir özelliği olmayan sıradan biri... Bir insanın görünen kısımlarıyla tanıtılması ne kadar kısa sürer değil mi? Siz bunlara  bir kaç tane daha özellik eklerseniz liste BİRaz daha uzar sadece.Peki Pabuç bu mudur ? Ya da siz bu kadar kısa paragraflarla tanınacak biri misiniz ? Kesinlikle hayır.Bir insanın görünür özellikleri asla onu tanımamıza yetmez/yetemez de ! Sizi siz yapan düşünce dünyanız bir ummandır ve asla kelimelerle kısıtlanıp anlatılamayacak kadar da büyüktür...Kim kendini anlatabildiğini söylüyorsa eksik söylüyordur..Ne biz gerçekten kendimizi anlatabiliriz ne de karşımızdakiler tam olarak anlayabilir..Her insan bir dünya olduğuna göre nasıl olur da bu dünyanın

Herkesin Hayatı Bir Roman

Bu aralar çok değişik hayatlar görüyorum/dinliyorum.Öyle yaşamlar ki sanki önceden siz ya da onlar farklı gezegendeymiş gibi! İnsan tanışmadan gereçekliğini tam olarak anlayamıyor böyle hayatların sanırım. Öyle romanlar yazılıyor ki Dünya üzerinde hiç biri bir diğerine benzemiyor...Öyle romanlar yazılıyor ki bu hayatta oyuncuların her biri baş rol oyuncusu! Öyle romanlar yazılıyor ki bu hayatta tüm oyuncular bir biriyle bağlantılı, kimsenin kimseye söz söyleyecek hali yok! Öyle romanlar yazılıyor ki okudukça dalıyor insan yeni romanlara.Hayranlık duyuyor, hayretler ediyor,üzülüyor,ürküyor,eğleniyor bazen de hüzünleniyor..Öyle romanlar yazılıyor ki hayatta, bazen kapağı hiç açılıp okunmuyor ama değerinden bir şey kaybetmiyor..Öyle romanlar yazılıyor ki dünyada, okumasını bilene!

Saçmala/ma!

Herkes kendiyle barışık, herkes  mükemmel, herkes haklı, herkes doğru, herkes iyi,herkes kandırmamış kandırılmış ..v.b özellikler devam eder gider.. Bense; bir türlü hiç bir şeyi mükemmel yapamadım, birilerini beklettim,başkaları tarafından bekletildim birilerini fark etmeden kırdım birilerine sinirlendim bilerek kırdım, dün kesin doğru(m) dediğime bu gün şüpheyle bakabildim, haklı olduğum halde sustum çünkü uğraşamayacak kadar tembeldim de, ufak tefek yalanlar söyledim, bazılarını ciddiye almadım... mücadele etmektense beklediğim zamana bıraktığım oldu, bilmiyorMUŞ gibi yaptım ukalalıklara göz yumdum, dün sinir olduklarıma bu gün saygı duydum, bu kıt aklımla hayatı anlamaya çalıştım yoruldum içinde boğuldum, sevdim sessiz kaldım sevildim kaçtım... hayallerimin çoğunu yarım bıraktım korkularımın beni yenmesine izin verdim ..............kendimi tanıyamaz hallere bile geldim.En azından kendimi eleştirebildim bu da bir şey sayılır olumlu anlamda herhalde...............

Haydi BİSMİLLAH!

Ramazanın bereketinden faydalanmayı,günahlarımızdan arınmayı nasip etsin Allah hepimize inşaallah... HAYIRLI RAMAZANLAR

Nerede Kalmıştık!... Sıradaki Mekan:''Çifte Şelale''

Gittim gezdim hatta yedim içtim ve tek kelimeyle ''Bayıldım'' doğa harikası bir mekan''Çifte Şelaleler'' Buralara gelirseniz muhakkak gezip görmeniz gereken bir yer.Yürüyüş için,dinlenme ve piknik için harika bir yer... Not: Bu güzel mekanda çok daha fazla fotoğraf çekmek isterdim ama fotoğraf makinemin şarjını ve telefonumu köyde unuttuğum için emanet telefonla çekmek zorunda kaldım fotoğrafları...Gittiğim en güzel yerlerden biri olan burada fotoğraf çekememek bir hayli üzdü beni ama neyse bir daha fotoğraf çekmek için giderim artık; özellikle sonbahar aylarında gitmeyi çok isterim... Herkes çocuklar gibi şendi.. Kaya hayranı olarak bu görüntülere bayıldım 2.Şelalenin başlangıcında oturmak benim için cesaret. Hayran oldum orada oturanların cesaretine Bir hafta kamp kurmak çok hoş olur burada Ormanda yaban hayvanları yoksa tabi:) Doğayla baş başa olmak ne kadar güzel/dinlendirici Şelaleye tepeden bakabilelim diye düşünülmüş/yapı

İyi Diyelim İyi Olalım!

Siyahla beyaz arasında gidip gelirken yoruldu yüreğim, yara aldı hayallerim, çıkmazlara sıkıştı kaldı düşüncelerim... Gri rengi bulup dinlenmeliyim!

ön Yargı Duvarımın Yıkılış Törenine Hoş Geldiniz!

Uzun zaman önce önyargılarımdan arınmak için büyük adımlar attım bir hayli de ilerleme kaydettim bu yolda (diye düşünüyorum) ama şöyle de bir gerçek var ki sürekli ön yargı telkinleriyle büyüdük biz de hepiniz gibi.İnsanları ırklarına,dinlerine, fikirlerine ,siyasi görüşlerine göre yargıladık(göz önünde olmasa da düşünce dünyamızda) Üstelik onlardan bunlar ve şunlardan hiç kimseyi tanımadan yaptık bunu.Çoğunu da ondan bundan şundan duyduğumuz, fiskos gazetelerinden aldığımız haberlerle bir köşesine yerleştirdik aklımızın/düşüncemizin.Artık şunlar şöyle insanlar ,bunlar böyle insanlar,onlar bu tip insanlar diye çoğalmaya başladı katagorilerimiz! ( kara gorillerimiz demek geldi içimden ) Ben bir şekilde (kısacası insanları tanıdıkça) insanların sadece iyi ve kötü diye katagoriye (kara gorile) ayrıldığını öğrendim ;öğrendim öğrenmesine de bunda da emin olmamak gerektiğini bilerek öğrendim bunu..Çünkü bu gün kötü olan insanın yarın iyi olacağından;bu gün iyi olan birinin yarın kötü bir

Nerede Kalmıştık Gezimizde...

Kalabalığın içinde gürültüden kendini soyutlamanın yolunu bulmuş insanlar! Bilenler bilir, bilmeyenler için açıklama;Sultan Ahmet meydanı.. Buranın fotograflarını ayrı bir postta yayımlayacam ama ; Kutsal emanetler bölümünün kuyruğunu şimdiden görün istedim ;) Dikili taş (merak edenler tarihini googleden araştırıp okusun lütfen) S.Ahmet arka sokaklarında güzel yerler var Caminin dış avlusunda oturup hem dinlenip hem de geleni geçeni izleyebilirsiniz benim gibi ;) Sultan Ahmet Cami Girişi Kalabalığı görüyorsunuz değil mi ? Kalabalık İstanbul'un göbek adı olmalı;) Tarihi binalar İstanbul'u, bahçeler de tarihi binaları süslüyor Kubbeler Diyarı! Seramik pek de yakışmış ...İyi fikir, helal olsun diyorum Arabadan inip fotoğraf çekmemi kimse beklemezdi herhalde.. Arabadan da anca bu kadar ;) Sahaflar Çarşısı (adı böyle miydi tam olarak bilemiyorum)

İstanbul

İstanbul'da yaşayanlara Allah sabır versin başka diyecek sözüm yok.5 Dakikalık mesafedeki  köprüye 1:30 saatte varabildik ya pes diyorum da başka bir şey diyemiyorum.Giderken hiç sorun yaşamadık ama yaşamadığımız tüm sorunların acısını trafik çıkardı bizden vesselam.. Neyse en azından bu kısa süreli tatil de biraz gezdik bu da yanımıza kâr kaldı. Pazar günü SultanAhmet'e gittik hem de hiç sorunsuz.Hatta park yeri sorunu BİLE yaşamadık o derece hayretler içerisinde kaldık! Anlatacak konu çok çıktı ama şunu söylemek istiyorum ki Ayasofya girişindeki kuyruk İstanbul trafiğini aratmıyordu! Kaç kişi vardı sayamadım ama bir hayli uzun giriş kuyruğu vardı.Çok şükür ki bizim geçen seneden kalma müze kartlarımız yanımızdaydı da içeriye rahatlıkla/beklemeden ve ücretsiz girdik.Bu arada giriş ücreti 25tl Ayasofya'ya (içimden bit yuh çektim bilsinler) Sonra hazır gelmişken Topkapı Sarayını da girdik ama kutsal emanetlerin olduğu bölüme giremedik,bilin bakalım neden ? Tabi ki göz k