Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sessiz Çığlıklarım...! -3-

-Bazı insanlar gerçekten SADECE görüntüde insan..Yoksa İnsanlıktan zerre kadar nasiplerini alamamışlar..Yalanları kadar taş düşsün başlarına! -Organik yiyecekler yememiz öneriliyor ama İstanbul'un orta yerinde sütün doğalını ,meyve sebzenin organiğini nereden bulacağımızı  düşünen yok! -Çok zengin olsam daha çok insana yardımcı olurdum diyen dostuma ''Bunun garantisini verebiliyor musun''diye sordum .Çok para şaşırtmasın! -Sadece SEV -En son ben mi gördüm bilmiyorum ama harika bir site..Sanal Müze gezisi ..Bir bakın derim.. http://360tr.com/ -Küfür edenler, lütfen Cennet anaların ayakları altında sözünü hatırlayın ve kızdığınız zaman analara küfretmeyin -Diğer yarınızı bulduğunuz zaman o mutsuzken siz de mutlu olamıyorsunuz.O bir şeye üzülmüşse onu mutlu etmeden normale dönemiyorsunuz -Bazı insanlar beni ürkütüyor cidden çok garip davranışlarda buluyorlar.Şakaları bile ürkütüyor ,bol miktarda tuhaflık içeriyor çünkü -Din hakkında olur olmaz

Sessiz Çığlıklarım...! -2-

-Ne kadar cahil bu insanlar! Lafını senin dediklerini/savunduklarını kabul etmedikleri için söylemek tuhaf olmuyor mu? -Karınca bile safını belli ederken bizim hangi safta olduğumuza karar verememiş olmamız düşündürücü! -Herkes her şeyi biliyor ki her konuda konuşuyor.Bir de eğitim seviyemiz düşük derler.. -Aşırı Yüceltme ve haddi aşan yerme konusunda rakibimiz yok -Allah yardımcınız olsun Dualarımız sizinle Yiğitler #TurkAskeriDualarimizSizinle -İçindeki nefreti kusmak için her fırsatı değerlendirenler keşke sizleri hiç görmesem duymasam -Sesi güzel inşaat işçisini tesadüfen duyup ona kaset yapanların olduğu ülkem de benimde sesimi duyup bir lafımı dinleyen insan çıksa  -Bu dünya seveceğmiz/sevmeyeceğimiz kişileri seçerek mi geliyoruz anlmıyorum.Bazı insanlara kanımız hemen ısınırken bazılarına hiç ısınmıyor -Sosyal mesaj veremiyorsam rahatım yerinde demektir ;) -En büyük AŞK ,.kişinin kendi yaşadığı aşktır

Kazım Koyuncu...Zuğaşi Bere

Zuğaşi Berepe Gurubunda  duymuştum adını ilk....Gerçi o gurup çok da tanınmamıştı ama Laz müziği adına büyük bir adımdı zamanında...Çok iyi tanıdığımı söyleyememem Kazım Koyuncu'yu  ama hakkında bildiğim tek gerçek şu ;işini çok iyi yapan bir sanatçıydı...Genç yaşta yitirilmiş bir değer ...Onu en iyi şarkıları anlatıyor biz de severek dinliyoruz..Karadeniz'in hırçın çocuğu şarkıların hala sevenlere eşlik ediyor..!Sen gittin ama şarkılarınla yaşıyorsun yüreklerimizde... Allah rahmet eylesin... Bir çok güzel şarkısı var ama bu başka; İşte gidiyorum Birşey demeden Arkamı dönmeden Şikayet etmeden Hiçbirşey almadan Birşey vermeden Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde Yürüyorum sanki senin yanında Sesin uzaklaşır herbir Adımda Ayak izim kalmadan gidiyorum Gerdiğin tel kalbimde kırılmadı Gönülkuşu şarkıdan yorulmadı Bana kimse sen gibi sarılmadı Işığımız sönmeden gidiyorum "Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatleri

Sessiz Çığlıklarım...! -1-

-Amerika ve Bdp'nin taziye mesajları aynı samimiyette ! (Sorun ben de sanırım çünkü inandırıcı bulamıyorum her ikisini de) /24 şehidimiz konusunda -Dağda çatışan pkklı da, sokaklarda öcalan resmi ve pkk bayrağı taşıyıp gösteri yapanlar pkk değil mi! -Eğer karşınızdaki kişi size artık olumlu ya da olumsuz tepki vermiyorsa kendinizi tebrik edebilirsiniz.Ondaki sevginizi bitirmeyi başarmışsınız demektir. -Gelen gideni her zaman mı aratır..! Bazı durumlarda HAYIR,çünkü giden iyi ki gitmiş diyoruz.. -Tevazu boynunu Rab karşısında toprağa koymakla başlar ve hayata yayılır.Tevazu haddini bilmektir... -Aciziz aczimizin farkında değiliz..Bilmiyoruz bilmediğimizin farkında değiliz..Düşünmüyoruz kendimizin farkında değiliz... -''Bu arabaya gerçekten ihtiyacınız var mı? Hayır yok sadece istiyorum'' tüketim çılgınlığını en iyi anlatan reklam repliği... -Ara sıra konuştuğumuz konuları değiştirmeliyiz hep aynı şeyi konuşursak sıkarız etrafımızdakileri..Hatalıysam hatalıs

Birlik Beraberlik;Dirlik Düzenliktir

O'nu ilk tanıdığım günü hatırlıyorum. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuş gibi neşeli bir sohbetin içinde bulmuştuk kendimizi. İlk tanışmamıza rağmen, Biz sürekli konuşuyor ve gülüşüyorduk. En son ayrılırken birbirimize ''Sanki seni yıllardır tanıyor gibiyim'' demiştik. O gün beni, O'nunla karşılaştıran Rabbime şükürler olsun!... Doksanlı yıllarda Diyarbakır'dan buraya gelmişler. Aslen Urfalı oldukları halde babasının işi icabı Diyarbakır'da yaşıyorlarmış.. Nerelisin dediğimizde ''Diyarbakır doğumlu Urfalı'yım'' diyerek bizi  hep güldürürdü. Çocukluğunu sevgiyle, özene bezene  bize anlatırdı. Batıya göç etmelerinin nedeni ise, babasının evlatlarını okutmak istemesi, o zaman zarfında yaşadıkları  Doğu'da sorunların olmasıymış. Altı çocuğunun hepsini de okutmuş babası. Kızlar Lise'yi bitirmiş, erkekler ise, iktisatçı, işletmeci  ve biri de albay  olmuşlar.. Doksandokuz marmara  depreminde evleri yıkılmış; aile torunlarını v

Sorun Bende Sanırım!

Evet biliyorum burası imtihan dünyası..Evet biliyorum her zaman gülmemiz,mutlu olmamız huzurlu olmamız mümkün değil..Evet biliyorum bu gün ağlıyorsak yarın güleceğiz...Evet biliyorum herkesin kendimiz gibi olmasını beklemek hiç gerçekçi değil..Evet biliyorum herkes iyi olacak diye bir şey yok...! Peki neden mi bunları yazıyorum...? Bu dünyada anlamadığım bir çok şey var bunlardan biri de insanların çoğunun artık sahtekar olması...İnsanlar nasıl bu kadar rahat yalan söylüyorlar..İnsanlar nasıl oluyor da kendi menfaatleri için başkalarının duygularını istismar ediyorlar..En mükemmel gibi görünen kişiler bile menfaatleri söz konusu olunca birilerini ezip geçebiliyor... Hadi diyelim ki aslında insanlar dürüst, güvenilir,merhametli ve vicdanları sağlam...! Neden ben sürekli sahtekar (maddi manevi sahtekarlık) insanları görüyorum duyuyorum..!Sorun bende mi yani? Fakiri de zengini de, cahili de alimi de (gerçek alimler istisna) birilerini nasıl kandırabilirim derdinde...Kim, kimi ezip öne

Deprem Gerçeğimiz ama Ölüme Sebep Olan Binalar Gerçeğimiz Olmasın!

yıkılan evler ,yıkılan aileler,yıkılan yaşamlar:( Yüzlerce kişi öldü, bir çok aile dağıldı:( Yunus'u da kaybettik :( Bunca acılar yaşanırken hala saçmalayan kişiler var ya diyecek söz bulamıyorum..İnsan içindeki nefreti  en acı durumlarda bile kusabiliyor ya...!Merhamet yürek de olmayınca istediğiniz kadar insan olduğunuzu iddea edin nafile..Başına felaket gelmiş insanlara ''oh oldu haketmişlerdi'' diyebilen biri  insan sayıla bilir mi? Merhameti olmayanın ne sevgisi, ne iyiliği ne de insanlığa faydası olur...''Nice elbiseler gördüm içinde insan yok'' sözünün canlı örnekleri bu tip insanımsılar(!) Biz izlerken bu derece üzülüyoruz Rabbim depremi yaşayanlara ,yakınlarını kaybedenlere binlerce defa sabır versin...Yardımcıları olsun ... Çok zor bir dönemden geçiyorlar..Ben de depremi yaşamış bir şehirde yaşıyorum ve çok iyi biliyorum ne gibi sıkıntılar yaşanabilceğini...Rabbim yardımcıları olsun ve bizleri de yardım için vesile kılsın..

Şimdi Yardım Zamanı...

''İyiliği yalnız iyiler anlar ;kötülüğü herkes''demiş Cenap Şahabettin...İyilik insanlıkla birdir.İnsan olan iyiliği her durumda yapar..Ve karşılık da beklemez beklenti olduğu zaman zaten bunun adı iyilik değil menfaat olur..Birileri bilsin takdir etsin,görsün de birilerinin gözünde büyüyelim değildir amaç; birileri faydalansın,zorda olan yalnız olmadığını bilsindir gaye..Allah rızası dışında beklenti de yoktur temelinde.. Ve bazı anlar vardır ki iyilik adına ne yapıyorsak bunu 2 katına belki de 10 katına çıkarma zamanızdır o zamanlar...Birlik olup yardıma koşma zamanıdır..Zorda olana ,sana emanet edilmiş nimetleri yetiştirme zamanıdır...Onlara maddi manevi destek olma zamanıdır..Ve bunu insanlık adına yapmaktır...Komşumuz/kardeşimiz/dostumuz açken açıktayken ,kışın ortasında üşüyorken ve doğal afet sonucu sıkıntılar yaşıyorken biz rahat olmamalıyız...Özellikle, kim olduğunu,ırkını ,dinini sorgulamakla ve dışlamakla meşgulsek insanlığımızı da sorgulamalıyız...İyilikt

Kolay Değil...

Öyle kolay değil sevdiğini söyleyip terk edilmek Öyle kolay değil kimsesiz kalıp çaresiz bırakılmak... Öyle kolay değil acıları yürekte kor halinde taşımak, Öyle kolay  değil arkana bakmadan gitmenin acımasızlığını yaşatmak... Öyle kolay değil ,sanmak, ummak ama yanılmak, Öyle kolay değil sevmek sevilmemek;sevilmek ama sevememek.... Öyle kolay değil ,pişmanlıklar yaşayıp yine de pes etmemek, Öyle kolay değil,hatalarınla savaşıp doğru olanda sabit kalabilmek... Öyle kolay değil,artık bitti deyip çekip gitmek, Öyle kolay değil tüm yaşanmışlıkları silip bitirmek... Öyle kolay değil,zorluklara göğüs germek, Öyle kolay değil her şeye rağmen yaşayabilmek.... Öyle kolay değil, doğru bildiklerini savunurken sabırlı olabilmek, Öyle kolay değil, doğruları söylerken dışlanmayı göze alabilmek.... Öyle kolay değil, için kan ağlarken gülebilmek, Öyle kolay değil ,seni üzenlere karşı sessiz kalabilmek ve beklemek... Öyle kolay değil,gerçekten sevmek, Öyle kolay değil,gerçekten sevilebilmek...

Her Şeyi Biz Biliyoruz...!

Herkes her şeyi biliyor ki her konuda konuşuyor/konuşabiliyor.Bir de eğitim seviyemiz düşük deriz...!

Kur'andan Nasihatler...

-Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz. -Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. -Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.                                  (Al-iİmran/118,119,120) “Rabbimiz, üzerimize sa

Onlara Borçluyuz...!

Biz gece yataklarımızda rahat ve huzur içinde yatalım diye Vatanı koruyan yiğitler onlar...Bu gün şehit oldular..Peki ne olacak ...? Onlar şehadet şerbetini içtiler peki geride kalanlar ne yapacak ? Sloganlar atıp 3 gün sonra yine unutacak mı? Yoksa bu yiğitlerin kanları yine mi yerde kalacak? Onlara sıkılan kurşunlar;sıkanlara sıkılmasına destek verenlere ve kurşunları verenlere geri iade  edilecek  mi(misliyle)? Yeter artık diye isyan eden halkın sesi bir kaç yürüyüşten sonra kısılacak mı? 26 CAN...! 26 içine ateş düşmüş hane/yürek...!Dayanılır gibi değil.. Haberi aldığımız andan itibaren hepimiz ağlıyoruz,yüzümüzden tebessüm kalktı o canlarla birlikte öldürdük huzurumuzu:( Onlara ve onlardan önceki tüm yiğitlere borçluyuz ! Onlara katillerini bulup yok etmeyi borçluyuz! Onlar Vatan borcunu canlarıyla ödediler bu devlet de onlara olan borcunu katillerinin kökünü kazıyarak ödemek ZORUNDA...! YETER ARTIK.... Kahrolsun terör,kahrolsun yandaşları ,kahrolsun her türlü destekçileri,kahr

Kahrolsun Bölücüler ve Yandaşları..!

http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/10/111019_turkey_raid.shtml?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter

Hayatım Roman Olmaz ama....

Belki hayatımı yazsam roman olmaz ama düşüncelerimi yazsam/yazabilsem bir kaç kitap olur.. Belki mükemmel işler çıkaramaya bilirim ama mükemmele yakın yürekler kazanabilirim... Dünüme dönüp yanlışları o an düzeltemem ama dünümden ders alıp Yarınıma  hatalardan kurtulup gidebilirim... Senin kadar iyi olmaya bilirim ama yüreğinde yer alabilirim... Belki hayallerdeki dost olamayabilirim  ama samimi olarak hep yanında yer alan dost olabilirim.. Hatasız biri olamayabilirim ama hatalarını bilen biri olabilirim.. Bir çok hata yapıyor olabilirim ama dostlarımın hatalarını yüzlerine vurmayabilirim... Başarılı işler yapamayabilirim ama tüm azmimi kendim gibi ve doğru kalabilmek için harcayabilirim... Çok fazla bir şey bilmiyor olabilirim ama haddimi bilebilirim...

Yaşayarak Öğreniyorum

Mutluysam mutluluk saçıyorum, huzurluysam huzurumu paylaşıyorum..Gülüyorsam tebessüm olmaya çalışıyorum, ağlıyorsam daha fazla destek oluyorum...Bilmediğimi öğreniyorum,öğrendiğimi paylaşıyorum.Nefsime zor gelince kırılıyorum sonra kendime gelip affediyorum...Sevdikçe çoğalıyorum ,çoğaldıkça seviliyorum..Yaşamda anlayarak/düşünerek adım atıyorum ,her attığım adımda aslıma yaklaşıyorum...Bir damla olduğumu biliyorum denize ulaşmak için yaşıyorum...!

Bir Birinden Bağımsız Paragraflardan Oluşmuş Yazı Ve Bağımsız Bİr Başlık

  Belli yerler (gidip görmediğim) belli kişiler oluyor sebepsiz sevdiğim. Belki gitmem imkansız olan ama beni kendine çeken hayran bırakan yerler..Ve ilk karşılaşmada/sohbette sanki 40 yıllık(gerçi 40 yıl olması imkansız) dost/arkadaşmış gibi gelen...Önceleri çok ama çok temkinliydim arkadaş olacağım kişilere karşı..Gerçi yok ya ben arkadaş delisi bir şeydim eskiden de..Ama dost diyeceğim kişi çok yoktu..Yani vardı da ben o derece samimi olamazdım kimseyle..   Söylemişimdir çok çabuk arkadaş bulurum kendime.Yeni ortamlarda baktım kimseden ses soluk yok öyle uzun uzun bekleyemem arkadaş ortamı oluşsun diye (sıkılırım ya öyle uzaktan uzaktan bakışmalardan)gider bir konu bulur oluştururum ortamımı paşa paşa..Şebek bir yanım (heyt düşmanlarım sevinmesin kendime şebek dedim diye) var biraz.İlk başta çok fonksiyonlu buzdolabı gibi görünsem de...Pardon ya kendimden bahsetmem hiç hoş olmuyormuş blogumda ben bunu unutmuştum..Zaten ne anlatacaktım konu nerelere geldi..İyisi mi gecenin bu vakti

Ağlıyorum ama Neye ve Neden ?

Ağlamak/ağlayabilmek büyük nimetlerden.Ne sıklıkla ağladığımız değil de nelere ağladığımızdır önemli olan ..Kimi ulaşamadığı hayalleri için ağlar, kimi kızdığı için..Kimi kimsesizliğine ağlar, kimi pişmanlıklarına... Tövbe ederken ağlayanlar,birini mutlu gördüğünde ağlayanlar...Küçük bir çocuğun üzüntüsüne   ağlayanlar ,tv izlerken maziye dönüp ağlayanlar... Sahip olamadıklarına ağlayanlar,kaybettiklerine ağlayanlar.. Aşk için ağlayanlar ,hırs için ağlayanlar...Duygu sömürmek için ağlayanlar,yalanlarına yalandan ağlayanlar... Yalnız başlarına olduğunda hesaplaşmalarda ağlayanlar,gülmekten ağlayanlar... Dışarıdan bakılınca ağlamaların hepsi bir gibi görünse de içerikleri bin parçaya ayrılmıştır..Nelere ağladığımız kendimizi tanımamız adına da  güzel bir yoldur...Kim olduğumuzu merak ediyorsak nelere güldüğümüz kadar nelere ağladığımıza bakmalıyız;tıpkı neleri okuduğumuz,kimlerle dost olduğumuz,olaylara nasıl tepkiler verdiğimiz gibi... Bizi biz yapan davranışlarımızdan göz yaşı akıtmala

Biri...!

gülmeyi seviyorum ve bu yazıya da güldüm -Allah'ı sevdiği gibi O'ndan korkan ve bu şekilde yaşamaya gayret eden, -Aczini her zaman hatırlayan ve önemli olanları öğrenmeye ve uygulamaya çalışan, -Konuşmaya dalıp çayı/kahveyi içmeyi unutan, -Çok sevdiği bir kitabı gayet yavaş yavaş okuyan ve elinden bıraktığında da devamını çok merak eden okumak için sabırsızlanan, -Hala çizgi film izleyen ve ''Rintintin'' ile ''Değerli'' en sevdiği köpekler olan, -Türk Filmlerini sev(e)meyen (eski filmler buna dahil değil), -En büyük fobisi ölüm ve tırtıl olan, -Erik ve taze fındık vazgeçilmezlerinden olan, -Sinirlendiğinde, sırf gıcıklık olunsun diye davranan, -Birazcık muhalefet olan, -Şiveyle konuşanları hayranlıkla dinleyen, -Süt içmeyi sevmeyen, -Topuklu ayakkabıyla yürüyemeyen -Bunalım takıldığı anlardan kendini bile çekemeyen, -Gülmeyi ve gülmeyi  bilenleri seven, -Eğlenmek istediği zaman sudan sebepler bulan, -İstediği zaman antipatik olabilen; -Trafi

İskender Pala ''Od''

Kitabın adını ilk,İskender Pala hesabından twit atılınca gördüm (bir kaç gün önce) ve konusunun Yunus Emre olması da ilgimi çektiği için bu gün gidip aldım kitabı..Yunus Emre'yi merak eder dururum ama bir kaç şiiri dışında fazla bilgim yoktur kendisi hakkında...Bu kitap onu tanımak için bir adım olacak benim için... İskender Pala gibi değerli yazarların kitaplarına yorum yapmak benim haddime değil ama kitabı okuduktan sonra fikrimi söylerim ufak da olsa.. Kitap Hakkında; Roman, Molla Kasım ile başlıyor. Yunus Emre’nin şiirlerinde karşılaştığımız Molla Kasım, Yunus’la birlikte kendisini de zamanın terazisinde tartıyor. “OD”, 13. yüzyılın karmaşasında Anadolu’yu sabır, aşk ve inanç mayasıyla kuranların da hikâyesi bir bakıma. Gönül erleri, aşkla yoğrulurken Anadolu’yu da yoğuruyorlar. Hacı Bektaş Veli, Mevlânâ, Yunus Emre, Barak Baba, Temür Alp Ata, Satı Nine, Tapduk Emre… Dahası, Hasan Sabbah’ın adamları, Moğollar, Haçlılar, Dervişler, Abdallar… İnsan insana, zaman zamana, ses sese

Karalama

Bilmediğimi bildiğim kadar bilmediklerimi öğrenmek için koşabilsem, Tebessüm edebildiğimden fazlası yüzlerde tebessüm olabilsem.. Hissettiğim güzellikleri yalın haliyle aktarabilsem başka yüreklere. Her anın kıymetini bilsem ve pişmanlıklarımdan büyük dersler çıkarabilsem. Görsem,düşündüğümü sonuca vardırıp doğru haliyle uygulasam. Dikkatli olsam ,daha iyi tanısam daha vurdum duymaz olsam kızılacak konularda... Ve iyi ya da kötü yanlarım hep doğru algılanabilse, İyi konuşabildiğim kadar iyi de yazabilsem...

Nankörlük Değil...!

Mutluyum, seviyorum seviliyorum, gülümseyebiliyorum,sağlıklıyım,muhtaç değilim (Rabbim dışında hiç kimseye) peki neden bu can sıkıntım..Nankörlük mü bunun nedeni ? Hayır sadece geçmişte yapmadıklarımın/yapamadıklarımın,içimde  saklı tuttuğum hüznü ..

Gel de Sinirlenme..

İyi bir insan mıyım sorusuna evet cevabı veremedim hiç bir zaman...Çünkü  bunun cevabını Rabbim biliyor..Benim için kötü biri demesinler diye bir gayretim var evet itiraf ediyorum..Ama en önemlisi Allah'a hesap vereceğim gerçeği var ve bu her şeyden daha önemli...Bilerek kötülük yapmadım şimdiye kadar (hak edenlere hak ettikleri şekilde gıcıkça davrandığım olmuştur ama)İyiliklerin de akan suya yazılması gerektiğini biliyorum..Yapılan iyilikler bir zarf içinde postalanıp unutulmalı ama kötülükler unutulmadan cepte taşınmalı ki pişmanlıkla tövbelerimize katılmalı...Bir insan bilerek kötülük yapıyorsa bence büyük bir sorun vardır ortada/ve ruhunda... Şimdi bunları ne diye yazıyorum ...Aslında çok sinirlendiğim bir şey oldu gün içerisinde..Ben yine önce kendimi sınadım neden bu ve buna benzer şeyler başıma geliyor diye..Tabi ki bir sonuca varamadım ve Rabbim'in bildiği bir şey vardır diye sustum ... Bazen en çok neye sinir oluyorsanız onunla sınanıyorsunuz..Ve bu tür sınanmalar ü

Sadece SEV

Sandığın kişi olmayabilirim... Sandığın kadar iyi ya da sandığın kadar kötü biri de olmaya bilirim... Sevmediğinden emin olma, bu beni sevemeyeceğin anlamına gelmez... Sevgini abartma, gün gelip sevginden vazgeçebilirsin... Beni kötüleme, günün birinde pişmanlık da duyabilirsin... Beni methetme, günün birinde başka bir hatamda pişman olup üzülebilirsin de...Sana kendimi anlatacağım ama önce SEVgi ile bak... Bak ki hatalarımla,kusurlarımla kabullenirsin beni.. Beni sadece SEV ,beni hiç bir konuda abartma yeter..Eksikliklerim ve hatalarım olabileceği gerçeğini unutmadan SEV.. Sadece SEV..

Yorum Yapmayı Seviyorum #HatıraYorumlardan

Benim, bloglardan birinde bir yazıya(alfabedeki harflerle ilgili uzunca bir yazıya) yorumum ve blog sahibinin yorumuma cevabı. (hatıra olarak saklamak amaçlı girdim bu postu) A slında B ence sen C anın istediği gibi yazdığın için Ç ılgın birisin D ahası bir de yazıyı o kadar uzun yazıyorsun ki E n nihayetinde yazı bitince ohh be şükür diyoruz:P F akat ne hikmetse yarıda bırakıp da gitmiyoruz G üzelmi ne ya hu senin yazıların :P H atta yorum yazarken de inadına uzun yazası geliyor insanın.. I lıman iklim insanı olduğumuzdan sabırlıyız İ nan onun için yazılarını mola vermeden okuyoruz:P J aponları seviyorum (ki J harfiyle cümle kuramadım idare et) K ala kaldım işte sana inat olsun diye yorum yazacam diye :P L af bulamıyorum nolcak şimdi de bakalım M alesef başladığım işi bitirmeliyim N e yapıp edip bu yorumu tamamlamalıyım... O nun için az daha sabret diyorum kendime, Ö lmek var dönmek yok bu yoldan papuç diyorum da gülüyorum :P P ırasayıda sevmiyorum ama faydalıdır diye yiyorum. R ek