Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Samimiyetimizi Yitirdik

Sürekli olumsuz konuşup yazmaktan da memnun değilim aslında ama cidden öyle çok hatalarımız var ki ; ne hatalarımızın farkındayız ne de hatalarımızdan dönme kaygısı taşıyoruz !Ne olacak cidden bizim durumumuz ! Herkes de bir hayata müdahale arzusu var ama o da kendi hayatı değil hep ama hep başkalarının /başkasının hayatı ! Sen şöylesin ,sen böylesin, şu eksiğin var bu huyun kötü, bu davranışın hiç hoş değil,kıyafetin  doğru değil, ibadetini yanlış yapıyorsun, çok gülüyorsun, çok sertsin, neden bu kadar soğuksun, böyle inatçılık iyi değil, hep benim dediğimin tersini yapıyorsun, onlar gibi davranma, yanlış kişilerin kitabını okuyorsun, şu kişiyi dinleme o günahkar, şunu izleme beynin yıkanıyor,ne biçim konuşuyorsun, neler diyorsun öyle, şöyle yapsana , böyle davransana...................uzaaar gider. Ya kimse kimseden memnun değil herkes birilerini değiştirme derdinde, sanki insan olarak ilk vazifemiz buymuş gibi. .. Tamam kardeşim uzak dur benden, bırak beni hatalarımla baş başa

Facebook Bahçesi

Vivaldi eşliğinde yazıyorum demiştim değil mi :) Bir çok bahçem var benim ... ilk göz ağrım tabi ki blogum. Burada yıllardır bir birimizi yazılarımızdan (ya da yorumlarımızdan  )tanıyoruz  ve şahsım adına söylüyorum çok büyük kazançları oldu blog aleminin bana... Kendimi daha net ifade edebilmeyi öğrendim (yazarak) ve ön yargılarımı yıkmamı sağlayan güzel insanlarla karşılaştım, tanıştım..İsimlerini saymayacağım zira bir çok postta direkt ya da ima ederek çok yazdım o kişileri...onlarla beni burada bile olsa karşılaştıran Rabbime şükür... ! FF bahçemiz vardı tam bir aile olmuştur oradakilerle ama ben bir süre sonra Facebook'a kayınca orayı boşladım maalesef..Face'e hiç takılmam derken şimdi oradan kopamaz oldum ! Önce ,blog yazılarımı paylaşırım diye giriş yaptım sonrasında ateşli(!) tartışmalar içinde buldum kendimi.. Bir gün fasık ilan edildim ertesi gün hadis düşmanı bir ertesi gün Selefi (hala anlamadım ne olduğunu) sonrasında  Vahhabi (al işte yine anlaşılmayan bir

Geçiyor da Acıtıyor da...

Bazı şeyler geçiyor evet geçiyor ama... yıkıp gidiyor da, tamiri mümkün olmayan kırıklar bırakıyor!.. Sen aynı sen gibi görünsen de; yüreğinin bir köşesinde , bıraktıklarının ve unutmak zorunda kaldıklarının sızısı kalıyor... Sen aynı sen gibi görünsen de ,gözyaşlarınla yıkanmış acıların kalıyor her zaman yüreğinin  karanlık bir köşesinde... Evet her şey geçiyor geçmesine de izler bırakıyor işte olgunlaşma adına basamak olan... Sen hep aynı sen gibi görünsen de hep bir burukluk oluyor yüreğinin karanlıklarında... kimselerin dikkat bile etmediği, ara ara gelip senin canını acıtan... Bu parça dolandı bu aralar dilime ;  https://www.youtube.com/watch?v=Al13Pa6zD-g&list=RDAl13Pa6zD-g#t=8

Bunların Hepsi Başka Gezegenlerde Olan Şeyler, Bizimle Alakası Yok Yani !

Öncelikle Trt Belgesel kanalı çalışanlarına saygılarımı sunuyor ve kendilerini tebrik ediyorum. Artık Belgeseller konusunda  güzel şeyler yapılabileceğini bizlere gösterdikleri için. Abuk sabuk dizilerin izlenme rekorları kırdığı ülkemizde bizi Belgeselleriyle bu kanala bağladılar...Yolları açık olsun inşaallah... ''Yüzler ''diye bir Belgesel izledim Trt'de burada paylaşmak istedim ama videosunu bulamadım maalesef. Afrika'nın bir köyünde çocuklara İslamı öğretmeye çalışan bir İmam ile röportajın paylaşıldığı  bir Belgesel..ve ben ilk defa bir Belgesel'i izlerken ağladım (lütfen bunu riya olarak almayın, belgeselin canımı ne kadar acıttığını ifade edebilmek için paylaştım) Çocukların Kur'an öğrendikleri cami (cami denemez mescit diyelim) görseniz inanın içlerini bayramdan bayrama ya da Cuma'dan Cuma'ya anca doldurabildiğimiz ihtişamlı Camilerimizi düşünüp utanırdınız; zira ben utandım ! İmam'ın durumu anlatışı ve her şeye rağmen şükre