Çok fazla kızgınlığımız kırgınlığımız oluyor da bunları muhataplarıyla hiç paylaşamıyoruz ya!.. Ya '' Sabır'' deyip öteliyoruz ya da '' amannn!'' deyip geçiştiriyoruz ; her durumda da içimize yamıyoruz ! Herkese has değil insana has özellikler bunlar...Çünkü gerçekleri çabuk kabulleniş bu '' Nasılsa hatalarını söyleseniz de insanların çoğu hiç bir hatayı üzerine almayacak ve siz de ikazınızla kalacaksınız!'' Bunu bir üst versiyonu da var o da '' Hatalarını dile getirince sizin suçlu duruma düşmeniz!'' ki Allah kimseyi bu duruma düşüp ikinci defa sinirlenmekle imtihan etmesin !
Fazla ünlemli cümleler oldu ama yapacak bi'şey yok, hayatın trajikomik halleri bunlar ; başıma gelmedi deme gelirse diye tedbirini şimdiden al ! Dünyadaki insan renkleri karşısında gök kuşağının yedi rengi sıfır kalır, neredeyse yaşayan her insana has ayrı renkler var; kimsenin rengi de başka birinin rengine uymuyor,çık işin içinden çıkabilirsen !Mavinin bir tonuyla sorunlarını çözüyorsun pat karşına yeşilin bilmem hangi tonu çıkıp duygularını alt üst ediyor.. Kahverenginin bilmem hangi tonuna alışıyorsun pat kırmızının farklı bir tonuna tosluyorsun..Kısacası renklerle imtihanın nefes aldığın sürece devam ediyor üstad !
Hayal kırıklıkları yaşıyorsun, yalanlarla ''olamaz!''larla muhatap olup ''Bir daha asla güvenmem!''leri dile getiriyorsun ama duygu ve düşüncelerini bir türlü muhatapların söyleyemiyorsun ve çoğu zaman yaptığın gibi içine atıyorsun..''Allah'a havale edişlerimiz'' biriktikçe birikiyor maalesef içimizde ve bir gün onlar yiyip bitiriyor bulundukları kabı ! Sonra geliyor: kimseye güvenmeyişler,umursamayor gibi yapışlar,kaçışlar, kızışlar..Bir de ''kötü olabilmeyi göze alacak kadar lafını esirgemeyen gamsız insanları kıskanışlar!'' var ki o da ayrı bir yazı konusu...Dünya öylesine Cennet zaten deyip onları da gömüveriyoruz yüreğimizin çöplüğüne !
Bir karamsarlık çökmüş gibi yazıya ama yazı işi Allah bilir yüreğimin hangi karanlık kuytusundan gelen fısıltıları cümlelere döktürüyor!Kendini en iyi ifade edebildiği yerde herşeyi bir anda aktarmayı ister ya insan benim de ''yazı''deyince gözlerimin içi parlıyor ;kendimi ifade edebilmem adıma.. Gerçi insanı ifade de dünyanın tüm dilleri eksik kalır da hiç yoktan iyidir sizin bakışlarınızdan anlayamayan dünya karşısında ....
Kim sizi tam olarak anlayabilir ki , her şeyin sınırlı olduğu şu dünyada ? Ya da kime ne kadar ifade edebilirsiniz ki duygularınızı düşüncelerinizi...İnsan ya sever ya da sevmekten uzaklaştıkça karanlıklara dalar..insanlar sizi seviyorlarsa sadece dinlerler ve dinledikçe size karşı sevgileri ya da nefretleri artar; aslında sizi tam olarak anlayamazlar...Belki de onun için ,sadece sevgiler biriktirmeliyiz yüreğimizde hayatımızda beklentilerimiz olmadan !...
Öyle işte... hayat işte... duygular işte.. sınırlı dünyada sınırlı serzenişler işte..umutlar ve umuda umut olsun diye öteleyişler işte...
Fazla ünlemli cümleler oldu ama yapacak bi'şey yok, hayatın trajikomik halleri bunlar ; başıma gelmedi deme gelirse diye tedbirini şimdiden al ! Dünyadaki insan renkleri karşısında gök kuşağının yedi rengi sıfır kalır, neredeyse yaşayan her insana has ayrı renkler var; kimsenin rengi de başka birinin rengine uymuyor,çık işin içinden çıkabilirsen !Mavinin bir tonuyla sorunlarını çözüyorsun pat karşına yeşilin bilmem hangi tonu çıkıp duygularını alt üst ediyor.. Kahverenginin bilmem hangi tonuna alışıyorsun pat kırmızının farklı bir tonuna tosluyorsun..Kısacası renklerle imtihanın nefes aldığın sürece devam ediyor üstad !
Hayal kırıklıkları yaşıyorsun, yalanlarla ''olamaz!''larla muhatap olup ''Bir daha asla güvenmem!''leri dile getiriyorsun ama duygu ve düşüncelerini bir türlü muhatapların söyleyemiyorsun ve çoğu zaman yaptığın gibi içine atıyorsun..''Allah'a havale edişlerimiz'' biriktikçe birikiyor maalesef içimizde ve bir gün onlar yiyip bitiriyor bulundukları kabı ! Sonra geliyor: kimseye güvenmeyişler,umursamayor gibi yapışlar,kaçışlar, kızışlar..Bir de ''kötü olabilmeyi göze alacak kadar lafını esirgemeyen gamsız insanları kıskanışlar!'' var ki o da ayrı bir yazı konusu...Dünya öylesine Cennet zaten deyip onları da gömüveriyoruz yüreğimizin çöplüğüne !
Bir karamsarlık çökmüş gibi yazıya ama yazı işi Allah bilir yüreğimin hangi karanlık kuytusundan gelen fısıltıları cümlelere döktürüyor!Kendini en iyi ifade edebildiği yerde herşeyi bir anda aktarmayı ister ya insan benim de ''yazı''deyince gözlerimin içi parlıyor ;kendimi ifade edebilmem adıma.. Gerçi insanı ifade de dünyanın tüm dilleri eksik kalır da hiç yoktan iyidir sizin bakışlarınızdan anlayamayan dünya karşısında ....
Kim sizi tam olarak anlayabilir ki , her şeyin sınırlı olduğu şu dünyada ? Ya da kime ne kadar ifade edebilirsiniz ki duygularınızı düşüncelerinizi...İnsan ya sever ya da sevmekten uzaklaştıkça karanlıklara dalar..insanlar sizi seviyorlarsa sadece dinlerler ve dinledikçe size karşı sevgileri ya da nefretleri artar; aslında sizi tam olarak anlayamazlar...Belki de onun için ,sadece sevgiler biriktirmeliyiz yüreğimizde hayatımızda beklentilerimiz olmadan !...
Öyle işte... hayat işte... duygular işte.. sınırlı dünyada sınırlı serzenişler işte..umutlar ve umuda umut olsun diye öteleyişler işte...
Yorumlar
Ya imtihan der susarsın...
Herkes kendi papuçlarınin ayaklarını sıktığı kadar ayakları acır...
Kımine susmak acı verir
Kiminede konuşmak acı verir...
Engüzel kelam EYVALLAH... ������