Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Seküler bir kutlama mı!? /Serkan ÇELİK

Seküler bir kutlama mı!? Seküler harekat dinsiz bir toplum inşa etmek için pazarlanan, yeni bir dindir. Şaşırma. “Dinsiz toplum inşa eden nasıl bir din olabilir?” deme! Bilinen ve gerçek olan inanışları ortadan kaldıracak ki kendi dinini empoze edebilsin. Yeni dünya düzenini kendileri şekillendirebilsin. Nasıl yapıyorlar? Dini değerlerin içini boşaltıyorlar asimilasyonla, dinsiz bir toplum yaratıyorlar ve içini boşalttıkları dini değerleri bizlere, “Seküler Kutlama” çerçevesinde eğlence kavramı ederek, kapitalizm ile pazarlıyorlar. 3 ana unsur var. Asimilasyon, Dinsiz Toplum ve Kapitalizm. Bunların hepsi Seküler Yapı, unsurları. Bu unsurlar kendi içinde bir çok yardımcı “izm” barındırır! Mesela Sosyalizm, bir toplumun inancını ve dinini elinden alır. Sovyetler Birliği örnektir. Hatta Amerika insanlara inanç özgürlüğü sunma altında emperyalistliğini konuşturmuş, Sosyalist Rusya yok olmaktan korkup, “Kızıl Ordu” ve “Komunizm” gibi kavramları dağıtıp, yıktığını söyleyerek rafa

Vefa/Orhan Doğangüneş

VEFA Bir hocamız ders sırasında dışarıya bakarak, anlamlı bir tebessümle “vefa diye bir şey vardır gençler, bir gün siz de anlarsınız” demişti.. Bu kelime, ilk kez orada dikkatimi çekmişti. Vefa, tek kelime, iki hece. Kısa ve öz. Anlamı derin, ince bir söz. Bir sessizlik oluşmuştu sınıfta. En haylazımız bile sessizleşmişti bu laf karşısında. Bu kadar etkili, bu kadar derin ve bu kadar tılsımlı bir laf ha! Sahi neydi vefa? Geçtiğimiz yıl İstanbul’da bir parkta orta yaşlarda bir adam ölü bulundu. Mukadderat, nasip... İlginç olan başından ayrılmayan köpeğin durumuydu. Bakışları, hüzün bir dostu kaybedişi anlatmaktaydı. Cenazede tabutun önünde duran köpeğe ne demeli? Yere bakışı ve kafasını kaldıramayışı nasıl bir tavırdı? Ya bir yıl önce vefat eden sahibinin mezarından ayrılmayan köpeği nereye koyalım? Üzerinden zaman geçmiş, kim bilir aralarında nasıl bir bağ vardı? Acaba bu köpekler ile sahipleri arasında her şey mi dört dörtlüktü, her şey mi güllük gülistanlıktı? Hisler

Ah be Hadsiz İnsan !

Dünya'yı anlayabilen çıktı mı şimdiye kadar dersiniz! Ne olduğunundan çok burada işimiz ne ile meşgul olmalıyız sanırım... zira kainatın kusursuzluğunu idrak edebilmek imkansız (en azından şu sınırlı aklımızla!) Uzayla ilgili bilgilere ulaşılması beni çok heyecanlandırıyor ''Subhnallah'' diyerek tefekkür edip imanımı tazeleme açısından.. Sonra karınca ya da deniz dibinde ışıksız yaşayabilen canlılarla ilgili belgesel izliyorum sonra yine en başa dönüyorum ''Subhanaallah'' biz neyi ne kadar bilebiliriz ki... Bİzden istenen haddimizi bilmemiz ben bunu bilir bunu söylerim... haddini bilmeyen kul hiç bi'şeyi bilemez ki! Bilinen canlı türü 2 binlerde, bilinemeyenleri tahmin bile edemiyorum ; ve bunlar dünyaya ait olanlar ve bizim neslimiz yetecek mi bilemiyorum diğer bilinmez türleri bulmaya... bir yandan el birliğiyle insan türünü yok etmeye çalıştığımızı da hesaba katarak söylüyorum bunu!.. Ah biz neyin hesabını nasıl vereceğiz, nereden başl