Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Her Zaman Her Durumda DÜŞÜNMEK Lazım !

Bizim işimiz doğruları/güzellikleri görebilmemiz  Not :Uzun bir yazı olduğu için sıkılacak olanlar okumadan geçebilir :)    Kur'an okumayı sanırım 11 yaşlarında öğrendim (tahmini10-11 yaşları arası) Arapçasını okumaktan bahsediyorum.Türkçe meali ve Tefsirini de babam okurdu oradan hatırlıyorum ilk.Annem de belki okul okuyamamış(okutulmamış) ama  evde çokça kitap okuyan bir kadındı (sağ olsun) Ben çocukken Kur'an meali kolay bulunan bir şey değildi .Yani genelde büyük boy Kur'anların Arapçası ve Türkçesi bir arada olurdu.Genelde Arapçası okunur sonunda da dua edilirdi.Ortaokul ve Lise de surelerin Meallerini de okumaya başladık derslerden dolayı.Ve böylelikle Meal okumaya başladım.Sonra bir kitapçıdan Türkçe Meal bir Kur'an aldım ve sürekli çantamda taşıdım okula gidip gelirken yolda da okumaya başladım.Abdestsiz de tutulabileceğini söylemişti Hocalardan biri (kim olduğunu hatırlamıyorum) artık her an elimin altındaydı okumam gereken EN ÖNEMLi kitap ve istedi

Bunlar Benden..

Güneşli günler, yağmurun sesi ( ki yağmurun kendi sesi yoktur çarptığı yerden gelen ses vardır diye düşünüyorum) sıcak evde karın yağışını izlemek , kahvaltı , badem fıstık kabak çekirdeği üçlüsü ,erik,zeki insanları dinlemek, yine aynı zeki kişilerle sohbet etmek,beğendiğim kitapları hemen bitmesin diye yavaş yavaş okumak ,kitaplar da beğendiğim ya da önemli gördüğüm yerleri kalemle işaretlemek,tv de film izlerken ışıkları kapatmak ve mümkünse bir şeyler içmek, gece oturmak , belgesel izlemek (öyle böyle değil mümkün olsa film dışında sadece belgesel izlemek)arkadaşlarımın dediklerinin tersini söyleyip onları hafiften kızdırmak ,dostlarımla şımarmak ,tebessüm etmek/ettirmek, rüzgarlı havada sahilde oturmak (gerçi rüzgar olmasa da sahilde oturmak ) kitapçılardan erken çıkamamak, kayalıklara ve dağlara özel ilgimin olması,nehir kenarında taş bir evde yaşama hayalim,müzik dinlemek (hatta ara sıra Vivaldi bile dinlemek) kurumuş yapraklar arasında dolaşmak,kardeş ve kuzenlerle muh

Bizim Nasıl Biri Olduğumuz Bizi İlgilendirir

Radyo da hem Kur'an meali dinliyorum hem de diğer zamanlarda müzik de dinliyorum.Liseyi İmam-Hatip'te okudum (belki önceden de söylemişimdir) ve o zamanlarda da yabancı müzik dinliyorum diye arkadaşlar ufaktan dalga geçerlerdi (entel )diye.o zamanlar Pop müzik yeni yeni yükselişteydi (Tarkan'ın ilk çıktığı dönemler) ve çoğunluk arabesk ya da fantazi müzik (ki bu isme çok gülüyorum her seferinde fantazi müzik hahaha) Abuk sabuk giyinmelerim de çoğu zaman yadırganmıştır.Hatta elimde altın bileklikler yerine deri bilekliklerle gezmem bile tuhaf karşılanmıştı.Ne o erkek gibi ,botlarla deri ceketle mi gezilirmiş (!) Annemin çoğu zaman 'kızım biraz hanımefendi tarzı giyinsen..''diye başlayan cümlelerini unutmuyorum.Hatta yatak odamın duvarlarındaki posterler konusuna hiç girmiyorum.Çoğu ailenin böyle bir şeye izin vermediği bir dönemde babam bile bu duruma hiç ses çıkarmazdı ;o yabancı heriflerin odanın duvarında ne işi var demezdi mesela (canım babam kulakları çın

Öneri !

''Beşer''den ''İnsan''olmaya yolculuk hakkında güzel bir kitap.Muhakkak okunmalı kitaplardan! Enteresan denebilecek kitaplardan biri.Okunmalı çünkü üzerinde düşünülecek bir çok konuya değinilmiş.Kitaptan bir kaç başlığı alıntılamak istiyorum kitap hakkında fikir edinmeniz için:''Allah hiç bir şeyi yoktan var etmez;zira O'nun mülkünde eksik olan hiçbir şey yoktur!'' ve bir de ''Adam yalnız kalmıştı adada;bir Kur'an buldu ağacın kovuğunda...Üzerinde'Abdestsiz Okumayın''yazıyordu lakin abdestin nasıl alınacağı Kitab'ın içinde bulunuyordu'' Erdal Demirkıran'ın farklı üslubuyla hikayelenmiş gerçekler...

Düşüncelerle Boğuşmamak Gerekiyor

Yaş insanı biraz daha derin düşünmeye itiyor gibi geliyor bana.Lay lay lomlarınız yaşınız ilerledikçe daha da azalıyor.Daha çok ''Neden dünyadayım,neler yapmalıyım,Yaradan benden ne istemiş,hayatımı nasıl geçirmeliyim..''gibi sorular soruyorsunuz ve cevaplarını arıyorsunuz.Bazen içinden çıkmadığınız soruların içlerinde buluyorsunuz kendinizi hatta boğulur buluyorsunuz ruhunuzu o zaman da zamana bırakıyor hayata dalıyorsunuz cevaplar zaten gözünüzün önüne geliyor kendiliğinden.Çünkü siz düşüncelerinizden eminsiniz ve cevaplar arıyorsunuz cevaplarda bir şekilde geliyor karşınıza. Tuhaf bir dönemden geçtiğimi düşünüyorum.Dünyadan hiç bir beklentim kalmamış gibi...Umitsizlik değil de;nasılsa öleceksek istediklerimizi yapmamızın da bir anlamı yok gibi geliyor çoğu zaman.Hayaller kurmanın ya da gerçekleştirmenin anlamı,zaten yok olup gideceksek ve sonrasında bunların hiç bir önemi olmayacaksa gerçekleştirmenin de anlamı da yok! diye düşünüyorum bu tuhaf dönemler içersinde.Y

Takip Etmek Lazım Güzel Blogları

Gündüz Düşleri Bu gece ne yapsak? Sussak sadece, susarsak anlaşsak Sarılsak öylece Nefeslerimizle uyusak Sessizce uyansak yine Sessiz bir dokunuşla günaydın desek birbirimize Kalksak, yine konuşmasak Bakışmasak Birbirimizin varlığında huzur bulsak Biliyorum ne desem şehvete yoracaklar şimdi Ama dinlemiyorum, duymuyorum onları Devam ediyorum gündüz düşlerime Mesala birinde okuma koltuğumuzda uzanıyoruz beraber Kolların yorulmasın diye benim tuttuğum kitabın Sen çeviriyorsun yapraklarını Yok olmaz bu çünkü kağıt bıçaktan keskindir bazen Bu yüzden ben çevirmeliyim yaprakları da Bazen benim sevdiklerimden bazen seninkilerden okumalıyız Senin sesinden duymalıyım bazen sevdiğim cümleleri Bazen de okumalıyım sana sevdiklerini Bu gece ne yapsak? Mesala televizyon koltuğumuza otursak Beğenmesek hiçbir programı Sonra bize güzel şiirler okuyan Türkçe, Lazca, Kürtçe ve hatta İngilizce şarkılar çalan Doğrunun yanında olmak için didinen gençler bulsak Ne kadar be

Gün İçerisinden Bir Kaç Kare

21 Ocak. Güneş batarken tüm çirkinlikleri de örtüyor.Yalnız kendi ışıltısını bırakıyor hatıra... Aydınlık küçük ya da büyük, çok uzakta olsa da bir ümit vardır her zaman... Gel de hayvan deyip görmemezlikten gel! ..   Çok şey anlatmak ister gibi bakıyor!

Okuyorsak Yorumlayalım da....

  Blog alemi tıpkı gündelik hayat gibi enteresan bir ortam.Tüm enteresan yanlarından bahsetmeyeceğim sadece yorum konusuna azıcık değineceğim şimdilik...Sürekli söylüyorum ;yorum yazanlar benim için önemli (hatta öyle okuyucular var ki onların yorumlarını gördüğümde çok daha mutlu oluyorum çünkü onlar yazı işinde gerçekten bilir kişiler) gidip blog yazılarını okuduğum (hatta hiç bir yazısını kaçırmadığım) bloglarda önemli.Yazı yazmak da yorum yazmak da yorumlara cevap yazmak da güzel dinlendirici şeyler.Özellikle okumak tabi.Faydalı,hatırlatıcı, düşündürücü yazıları okumak çok güzel(kazançlı) Kitap okur gibi bir durum...Bir kaç kişinin bloglarını çok ayrı yerlere koyuyorum bunun için.Onlar sürekli yazmalı diyorum;yazmalılar ki biz de okuyalım üzerinde düşünelim..Boş boş bakıp geçmeyelim!...   Konum, yorumlardı..Şimdi dostlar, öyle güzel bloglar var ki yazılarını okurken ''Vay be! insanlar duygularını,bilgilerini ne kadar da güzel ifade ediyorlar /cümlelere döküyorlar.'

Hatıralarınızın Saklandığı Koliler...

Sizleri bilmem ama ben orta okulda  günlük tutmaya başlamıştım.Sanki çok önemli biriymişim de sonradan  yaşadıklarımı biyografi yaparım diye mi düşündüm de günlük tutmaya başlamışım bilmiyorum.Şimdi hepsi bir kolide tozlu raflara kaldırıldılar.Ama görünürde orada gibi görünse de hepsi  beynimin bir bölümünde hücrelerde de saklanmakta aslında.Ve ara sıra (nadiren de olsa) orada canlanmakta ve özlemle anılmakta.Gerçi günlük tutmayı uzun zaman önce  bıraktım şimdi kalem defter elimde yazmak yerine blogumda  yazıyorum. Sanırım yazmak hayatımın her döneminde vardı.Hiç bir şey yazmasam bile sevdiklerime kartlar yazıp gönderiyordum.Hatta kart ve mektup yazmadığım dönemlerde de sevdiklerime küçük notlar yazıp çantalarına ,kitaplarının içlerine bıraktım (ne kadar sevimliymişim ben de eskiden ) Yazmak benim için bir yaşam biçimi sanırım (bu cümle buraya uymadı farkındayım )  Geçen gün,kartlarımın ,mektuplarımın, anı ve günlük defterlerimin olduğu koliye şöyle bir göz attım,neler ,kimler

İskender Pala /Efsane

İskender Pala kitaplarını ayrı seviyorum.Yani çok seviyorum...En son ''Efsane'' romanını okudum ve yine çok beğendim.Kitap okumayı seviyorsanız bu kitabı muhakkak okuyun derim.Tarih ve aşk yine çok güzel işlenmiş Pala tarafından.Kalemini kuvvet diyelim...Oruç ve Hızır Reis kardeşler, Billure ve Sidi aşkı...Çok güzel bir roman, okuyun siz de çok beğeneceksiniz...

Bir Kitabım Ben,Herkes Gibi...

Bir kitabım ben, içinde sadece okuyanın anlayabileceği duyguları barındıran. Bir kitabım ben, anlatmak istediklerimi sıraladığım ama en çok da anlaşılmayı özleyen. Bir kitabım ben, kapağıma takılı kalmadan görüntüsüne, bakılmaksızın okunmak isteyen. Bir kitabım ben,beni ben yapacak gözlerle yüreklerle var olmaya devam etmek isteyen... Bir kitabım ben,benim cümlelerimle gülen ,hüzünlenen,aktarılan her şeyi anlayan/hisseden yansımamı bekleyen.. Bir kitabım ben, her zaman güzel şeyler anlatan,yanıltmayan,yalan olmayan. Bir kitabım ben, okuyana ayna olan... Teşekkürler,kapakta takılı kalmayıp okuduğun,anladığın için...

Denemek Lazım!

Bir kere kabuğuna çekilmeyi dene bakalım, kaç kişi kalacak yanında! Bir kere karşıt düşüncelerini söyle bakalım kaç kişi onay verecek onlara! Bir kere gerçekten hissettiklerini o an söyle bakalım kim durabilecek gerçekleri duyma karşısında! Bir kere kendi isteklerinden/hayallerinden bahset bakalım o hayalleri kaç kişi anlayacak ve seninle birlikte hayallerin de olmak isteyecek! Bir kere tüm gerçekliğiyle söyle bakalım hataları karşı tarafa,bir daha kim yanında olmak isteyecek! Bir kere denemek lazım, kabuğa çekilmeyi,gerçekleri/gerçeklerini söylemeyi ve dost olanları /dost kalanları görebilmeyi!...

Aşure!

Sen de benim gibi şaşkın mısın hayata bakarken ! -Bir insan bir diğerini gerçekten anlar mı ? Buna inanmıyorum aslında..Yani inanmak isterim de ,biri bir şeyi yaşamamışsa anlaması/anladığını söylemesi (tüm iyi niyetine rağmen)pek mümkün değil gibi!...Bir insanı seviyorsunuzdur dinlersiniz ve anladığınızı söyleyerek onun acısını ya da mutluluğunu paylaştığınızı hissetsin istersiniz olay budur.Sevginizin derecesine göredir tüm hisleriniz de..Hüzünlüyse sevdiğiniz, hüzünlü/üzgün diye üzülürsünüz sadece.Zor durumda diye canınız yanar çünkü karşınızdaki kişi yüreğinizde taşıdığınız dostlardandır;üzülmesi ister istemez sizi de üzer..Ama konu anlamaya gelirce ;anlamanız mümkün değildir gibi gibi sanki! Anlamak değildir asıl mesele,ne kadar sevdiğinizdir karşınızdaki kişiyi...O derece üzülür ya da mutlu olursunuz anlatılanlar karşısında... -Bir de insanın istediğini gibi konuşması,giyinmesi,düşünmesi, davranması (ki başkalarını rahatsız etmediği sürece) çok hoş bir şey.İstemediğiniz orta

Çekiliş Sonucu

Arkadaşlar çekilişi yaptım (neredeyse 15 gün oldu) ve çekiliş sonucu hediyemiz SHİMİZU ZEN arkadaşımıza çıktı ...Ve bu gün kendisine baykuşlu kolyeyi gönderdim.(Anca gönderebildim tembellikten) Güle güle kullansın inş.Umarım beğenir acemice yapılmış kolyeyi :)

Ne Ekersen Onu Biçiyorsun, İki İki Daha Dört !

  Oldum olası düşünen biriyimdir ve bu gün geçtikçe iyice arttı.Düşünerek hareket etmekten çoğu zaman bazı beklentilerimi de gerçekleştirememişliğim olmuştur.Düşün düşün nereye kadar dediğim de oluyor ama sonra hiç düşünmeden (gerçekten düşünülmesi gerekenleri düşünmeyenleri)görünce ''Aman Elif sen düşünmeye devam et düşünmeden hareket etmek seni sen olmaktan uzaklaştırır ''demişimdir.Öte yandan da ufak ufak gıpta etmişimdir düşünmeden vurdum duymaz yaşayanları/davrananları.   Oh ne güzel istediğimi yaparım sonrası ne getirir,laflarım nerelere dokunur kimleri üzer/kırar demeden davranan/konuşan olabildiğince rahat insanları! Ben günümü gün eder,bana dokunmayan yılana da ağam paşam der geçer,en iyiyi yer en güzeli giyer en alasını gezerim diyerek önüne geleni ezen tipleri de kıskanmalı mıyım bilemiyorum! Kafaları öyle rahat ki;kimin hakkını yemişim kimi üzmüşüm kırmışım zerre kadar umurunda olmayan insanlar var.Üstelik bir tarafı yıkarken diğer taraftakileri poh pohlay

Sen ve Ben /Misafir Yazar

            Yıllardır hatıra defteri yazmaya alışık olan bir insan için netten bir blog sayfasına yazı yazmak , hele de çok özel ve sıra dışı olduğunu düşündüğü bir insan için yazmak çok zormuş.İnsanlar için düşüncelerimi genelde içimde yaşarım ama Pabuç için hissedilen ve düşünülen şeyleri sadece içte yaşamak çok zor ve haksızlık olur.Sıradanlık çoğumuz için o kadar doğal ve normal ki.Değiştirmeyi düşünürüz planlar yaparız ve sonra aman neyse der, rafa kaldırır ve sıradan olmaya tembelliklerimizle yaşamaya devam ederiz.İşte bu insan raflarda yaşamayı kabul etmeyen nadir insanlardan biri.Kendini geliştirmeyi ,akılla ruhu birlikte bir potada eritip hayata aktarmayı başarabiliyor.İsteklerini ve yapabileceklerini biliyor ve peşinden gitme cesareti gösterebiliyor.Benim için özel çünkü insanlarla iletişim kurmayı başarabiliyor, özel çünkü yanında kendimi özel hissettiğim nadir insanlardan biri, özel çünkü isteyince insanların neler yapabileceğini bana kanıtlayan bir insan.Çalışma hayatın

AŞK Gelince Başa,Akıldan Çok Fazla Şey Beklenemez!

Hayatta hep istenilenler olmuyor, nedenini bilemiyoruz ama evet istediğimiz her şey bizim istediğimiz gibi olmayabiliyor.Çünkü bir düzen var ve biz o düzenin bütününü bilemiyoruz kendi çevremizde gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen şeylerle değerlendiriyoruz bazen hayatı.Kısıtlı görüş, kısıtlı akılla yani...Yok çok derin konulara girmeyeceğim bu gün aşkın bir kaç şekliyle ilgili yazmak istiyorum.Sokakları bembeyaz görünce olmayan romantik yanım mı canlandı anlamadım ama bu günkü konu aşk.. Öncelikle , Biriyle tanışırsınız ilk görüşmede (ki bu çok nadirdir bana göre) ya da bir kaç görüşmede o kişiye aşık olursunuz.Bu kadar basittir başlangıcı.Görürsünüz, etkilenirsiniz, etki alanına girer, tüm akıl fonksiyonlarınızı bir kenara iter aşkı yaşarsınız.Acımasız mı oldu cümlem ? Hayır olmadı biliyorum.Çünkü daha bir birinizi tanımadan aşık olduysanız o ilk adımda zaten akıl bir kenara çekilmiş olmakta ki; siz de bunun farkına varıyorsunuz  çok sonraları.Artık tüm hayatınız o olmuştur, yediğ

Bir Kap Yemek Koymak O Kadar da Zor Olmamalı !

Beni bilirsiniz şu dünyada neredeyse herşeyden korkarım.Buna hayvanlar da dahil.Peki korkuyorum diye onlar yokmuş gibi davranıyor muyum ? Tabi ki hayır.Canlılara saygım sonsuzdur korkuyor olsam da! Uzaktan tüm hayvanları seviyorum ama mümkün olduğunca uzaktan bir sevgi benimki.Mesela köpekleri çok severim ama dediğim gibi mümkün olduğunca uzaktan ...Hayatımda bir defa ''Hadi ELif ,bir şey olmaz hayvan seni yiyecek değil ya!'' diyerek yaklaşayım dedim bir köpeğe,bilin bakalım ne oldu ? Tabi köpek tarafından ısırıldım ve bir sürü iğne olmak zorunda kaldım...Ben nereden bilseydim av köpeklerine elimi uzatmamam gerektiğini.Halbu ki ben bir tokalaşayım dost olayım istemiştim! Öyle işte ben hayvanları çok seviyorum en uzağından.... Ama malumunuz kış geldi çattı.Sıcak evlerimizde sıcak kahvelerimi yudumlarken dışarıda da yaşayan diğer canlıları da unutmamak lazım.En azından çöpe atacağımız yemekleri (ki bu da çok ayıp bir durum insanlık adına)ya da kalmış ekmeklerimizi

RT'lerim

‏ @ FeylesofSokak Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, 'kendini bulmaktır'. [Dostoyevski] Artık seyir halinde arabadan bile fotoğraf çekebiliyorum vayy be ! @ Zefiloglu Sevgi ve aşk, sözün kuvvet bulduğu değil; yüreğin devlet olduğu en soylu eylemdir… [Zekeriya EFİLOĞLU]    @ HasmetBABA Şu sözün üzerinde durmalı. Tekrar ediyorum: "bir sıkıntının acıya dönüşmesini önlemek için dinleyen tek bir kulak yeterlidir bazen"    @ voxventi bazen sadece götünüz donar.. ve artık geriye kalan herşey, basit birer ayrıntıdan ibarettir..  @ LeylaileMecnun

Sizce Neler Lazım !

Trafik kurallarına uymak lazım! A llah akıl fikir vermişse kullanmak lazım. B iliyorum yeterli demeyip, sürekli öğrenmek lazım C anın istediğinde iyi görünüp,menfaatine uymadığında diğer yüzünü göstermemek lazım D ünya fani bunu kabullenip yarın gideceğin yeri iyi belirlemek lazım E fendi/hanımefendi olmak kabalaşmamak lazım F arklarınla var  olmak,farklılıkların da farkında olmak lazım G üneşin enerjisini içine çekip ondan faydalanmak lazım H ayatın hakkını veremesen de en güzel şekliyle yaşamak lazım I şık olmak asla gölge olmamak lazım İ nsana saygıya, her türlü canlıya saygı duymayla başlamak lazım J harfine gelince tıkanmamak lazım! K im olduğunu unutmamak,menfaat için taviz vermemek lazım L uzümsuz meraklarla kendini de başkalarını da bunaltmamak lazım M üslümansan hakkını vermek lazım,söz de değil öz de Müslüman olmak lazım N eden hayatta olduğunu unutmayıp,nasıl bir insan olarak gitmen gerektiğini de akılda tutmak lazım O kumak ,düşünmek,hissetmek ve hatalar

EKSİK YANIM

Acaba şimdi ne yapıyorsun..Hangi düşüncelerdesin, Senin de canın bir şeylere sıkılıyor mu ? Sen de kızdın mı birine, birilerine? Aklına takılan şey bir türlü gitmiyor mu senden de? Korkuların var mı senin de? Onları aşmayı başarabiliyor musun yoksa onlar hiç yokmuş gibi mi yapıyorsun? Nasıl başa çıkıyorsun sorunlarla?  Bir ben miyim acaba,sorunlar konusunda bir şey yapmaya mecali olmayan? Mutluyken mi yoksa en mutsuzken mi kendimi tanıyamıyorum karar veremedim. Ama mutluyken çok sevimli biri olabiliyorum  Mutsuzken de kendimi bile çekemeyen bir yaratığa dönüyorum...İki zıt karakteri içimde barındırıyorum. Bunları sana anlatıyor olmam seni kendim gibi bilmemden ki, bu da benim için asla sıradan bir şey değil. Kişi herkesi kendi gibi bilirmiş lafı benim için farklı anlamlar içeriyor.  Ben yalnız benim yüreğime dokunabilen, Neyi nasıl dediğimden çok neden dediğimle ilgilenen  Ve beni hissedebilen anlayabilen kişileri kendim gibi bilirim...Kendime yakı