Pabucun Düşünce Dünyası

Enteresan biri olmamama (mamamama) rağmen çoğu zaman enteresan insanlarla karşılaşırım  (seviyorum da bu durumu) Bu sabah (sabahın kör vakti ,mecburen) arkadaşla buluşmaya karar verdik ve kahvaltıyı beraber yapalım dedik.Benim telefonum bozuk olduğu için bir telaş içinde buluştuk.Küçücük şehirde bir birimizi bulamayacağız endişesi yaşadık resmen (çocuk gibiyiz yaa) Neyse bir şekilde buluştuk (büyük başarı) ben yiyecekleri aldım arkadaşta çayları alıp geldi oturduk masaya.Bizimki kendi şekersiz çay içiyor diye bana şeker almamıştı sağ olsun. Biz bunun üzerine espri yaparken abi/amca (garson /görevli) geldi ondan şeker istedik.Sanırım bizim sohbete biraz kulak kabartmış ki şekerleri getirirken bana :''Siz de şekersiz için çayı alışırsınız'' diye daldı sohbete (biz de önce bir şaşkın bakış belirdi..) abi devam etti: ''Ben yıllardır şekersiz içiyorum ,şeker hastası da değilim..''diye.Ve sonunda :''Alışırsınız inanın çayın tadını daha iyi alırsını

Araya sıradan konular sıkıştırmakta fayda var.Uzun süre şimşekleri üzerimize çekmeyelim di mi! Film izlemeyi seviyorum evet ,sinemaya giderdim önceleri şimdi artık evde de sinema ortamı oluşturulup film izleme şansımız olduğu için masraftan kurtulduk.Ekranlar büyüdü,izlemek istediğiniz filmleri izlemek için artık televizyon kanallarının vermesini de beklemek zorunda değilsiniz, filmler  artık bir tık kadar yakınımızda.....Televizyon çok fazla izlemiyorum ;gerçi izlemeyi sevmiyorum diyorum ama yine de izlediğim bir çok program var,elimden geldiğince takip etmeye çalıştığım...Onları paylaşayım istedim bu gün de.. Bir liste oluşturmayacağım ama çoğunuzun bildiği gibi böyle bir liste olsa birinci sırayı Leyla ile Mecnun (TRT1) alır.Çok eğleniyorum bu diziyi izlerken.Absürtlüğünün içinde samimiyet barındırıyor.Duygusallık ve komedi bir arada.Kahkaha atmanızın ardından sizi ağlatabilen bir dizi.Karakterlerin hepsi bir birinden ilginç ve komik. Mecnun ve İsmail Abi tiplemeleri favorim

-Dini içerikli sözleri olan müziğe neden 'İlahi' deniliyor ? Gerçekten ilahi bir şey mi yazılanlar ? -Peygamberimiz için kullanılan saygı ifadeleri neden başka insanlar için de kullanılıyor ? Misal; ''Hz.'' -İnsan bilmediğini öğrenmek için soru sormalı bunda yanlış olan ne olabilir ki sorularınıza bile: ''Aman günah!''diyebiliyor insanlar ? -Neden Kur'anı mealinden okuyunca anla(ya)mayayım ,Allah ben anlamakta zorluk çekeyim diye mi göndermiş ayetleri ? -Din yaşamın içerisinde bir köşeye çekilip araştırılarak ,yalnız kalın kitaplar okunarak öğrenilecek bir şey midir ? Yoksa yaşamın kendisi midir ? -Peki kabul ediyorum bazıları için ben Müslümanlar arasında zayıf halkayım (!) sizin için zayıf halka olmamın nedeni : Peygamberimizin adından daha çok başka insanların(alim ulema hoca ya da şeyh) isimlerini anmadığım, Kur'an dururken başka kitapları kutsal kabul etmediğim için mi ? -Evet Kur'anın emirlerine uymayan bir çok ins

alıntı :http://www.beybi.org/etiket/komik-bebekler ''Çok Güzel Saçmalarım Bilirsin'' Haftanın 7 günü maç olmasın Reklam arası dizi verilmesin. Kimse kimseye karışmasın Her şeyi bildiğini sananlar yakınımda bulunmasın. Şiir olmamış farkındayım Yine de bu bana hatırlatılmasın. İnsanların kendi mekanlarına  Olur olmaz yorumlar yapılmasın! İyi niyetler suistimal edilmesin, Madem insan gibi davranılmayacak İnsanlarla iletişime geçilmesin.. Saçmalamak da özgürlüktür Üzerine bilgiç bilgiç laflar edilmesin. Biri başkalarına zarar vermeyecek bir hata yaptığında Tebessüm edip geçilsin.. Sevelim sevilelim Her durumda haddimizi bilelim.. ruhumuzu daraltan insanlardan Her daim uzak duralım.. Farklı diye insanlar küçümsenmesin Hele hele hiç yargılanlamasın.. Herkes aynı hayatta,  Kimse kimseye boşuna üstünlük taslamasın.. Parası olan paylaşsın Kimse Allah'ı kandırmaya çalışmasıni Bu gün kandırdığını sanan Yarın hesapta kandırma kelimesinin ol

An itibariyle Pabuç! Günün ilk başlangıç saatlerinde bile iki lafım belini kırabilecek birileri olmalı hayatınızda...Kahvaltı simit ve çayla da olur, maksat aldığın lezzet diyebilen,günün o saatinde bile tebessüm edebilen koca bir yürek...Gözlerini zorla açmaya çalışırken yürek sıcaklığını da size aktaran enerjiye sahip birileri, hep olsun istiyor insan,karşısında/yanında/hayatında... Ya da takıldığınız trafikte sinir katsayınızın ibresi gittikçe artarken ortamı yumuşatacak, bir kaç cümleyle keyfinizi yerine getirecek ve anı size zehir olmaya başlarken tebessüme çevirecek sevimlilikte biri... Bunaldığınız zamanlarda arayıp ya da yanınıza gelip ''kalk ya kalk yeter bırak bunlardan şikayet etmeyi de kendine gel hayatında güzel şeylerde oluyor neden onları düşünmüyorsun!'' diye size kızacak ve silkeleyecek biri.. Dinlediğiniz bir şarkıda hatırladığınız biri...Bir komedi filmi/dizisi izlerken ''Ah be keşke o da yanımda olsaydı'' dediğiniz.. Her

Dünyayı seviyorum.Çünkü çok güzel yaratılmış..Bir çok hayat zinciri var izlemeye değer.İnsanlar yalnız bırakılmamış binlerce canlı türüyle paylaşmış dünyasını;kendine benzemeyen ama kendi gibi canlı binlerce yaratılmış toplumların düzenini göz ardı ederek hem de... Hayatta hırsla istediğim bir şey oldu o da universitede gazetecilik okumaktı ve o da olmadı.Hırsın ve aşırı isteğin, hayatta kendini bir okul/iş/maddi şeyler için adamamak  gerektiğini de kana bulanmış yastığımı gördüğümde anladım!... İçerisinde hırs barındırmayan bir isteğim de var o da hala gerçekleşmedi gerçekleşir mi bilemiyorum onu da..Hayatı tamamen boşvermiş biri moduna girdim sanırım (!) Dünyayı sevmeme rağmen üzerinde ona dair elle tutulur hiç bir beklentim kalmadı.Ama hala seviyorum çünkü aklın alamayacağı bir düzen içerisinde ,muhteşem bir şekilde yaratılmış.İnsan gezdikçe,izledikçe, O'nun büyüklüğünü,güzelliğini hissediyor.Aklının anca belli bir bölümünü kullanabildiği şekliyle görebildiklerinde nutku t

Gözlerim dalıyor içimde var olan uzaklara.... Noktasını koyamadığım cümlelerime ve ünlemi eksik olmayan düşüncelerime... Gözlerim dalıyor, Yaşantım içinde bir tarafa ötelediğim Hayallerime.. Gözler dalınca bir tanıdığın gelir derler büyükler, Benim gözlerim dalıyor; beni ben yapan düşüncelerime,sevinçlerime,tebessümlerime.. Gelin ve hiç gitmeyin! Yaşadıklarımın yanında siz de hep yer alın; ötelediklerim,düşüncelerim,tebessümlerim,hayallerim... Beni ben yapan hislerim...

Hep aynı şeylerden şikayet etmekten de hoşlanmıyorum.Gerçi şikayet etmeyi de pek sevmiyorum bir şeyler yaşanması gerekiyormuş yaşanmış diye düşünürüm akıl başımda düşünürken!!! Ama başıma neler gelecek/gelebilir evhamı yüzünden doyasıya gülemediğimde doğru.Evet biliyorum canlı bir varlık olarak yarınımın garantisi yok (biliyorum bir saniye sonramın da garantisi yok) onun için hep yarım mutluluklar yaşamaya başlamışım.Yaş ilerledikçe mi böyle oluyor yoksa bu da bir süreç ve olağana geri dönecek miyim bilmiyorum!  Daha bilinçli bir insan olmaya başladım bunun farkındayım ama herkes acılar yaşıyor benim de başıma gelmeyeceğinin garantisi yok diye içimi kemiren vesveseden kurtulmazsam tüm mutluluklarım yarım kalacak malesef.Yaşanmamış yaşanmayı hak eden mutluluk hisleri hep karanlıklarda kalacak!..Umuyorum ki bu bir dönemdir ve geldiği gibi gider.Hayatı mutlu yaşamak,dünyayı sevmek yanlış değil hatta sevmemek yanlış diye düşünüyorum .(Sevmekten kastım dünyaya tapmak değil açıklama y

''Şimdi güzide arkadaşlarım ..''diye bir başlayan bir yazı görürseniz anlayın ki absalom 'un blogundasınız ( http://absalom-ritspa.blogspot.com )sakın yazılarını okumadan, hafiften kahkaha atmadan çıkmayın güzide arkadaşlarım :) Absalom 'u blog aleminde kendimi bildim bileli bilirim (müsadenizle bu korkunç cümle için kendime bir tüküreceğim ) Absalom aslında Türkçe öğretmeni arkadaşlar (!) Bakmayın siz onun hiç bir dil bilgisi kuralını takmadığına.Tamamen gıcıklığına yapıyor bunu (neyi diyenler lütfen blog yazılarını okusun ) Yoksa o da biliyor kelimelerin doğru yazımlarını,-de'leri -da'ları ayrı yazmayı,büyük harfle başlayıp noktayla bitirmeyi.. Kurallarla yaşayanları bilemiyorum ama ben absalom' un özgün yazımını seviyorum ,tebessümle de okuyorum.Sonuçta ne anlattığına bakarım ben, üstelik anlıyorum da yazdıklarını daha ne olsun :) Gerçi bazı yazılarına yorum bırakamıyorum ama hepsini okuyorum..Çünkü farklı yazıyor çünkü eğlenceli yazıyor çünkü

Çok iyi oyuncu değilseniz gündelik hayatınızda nasıl biriyseniz burada da öylesinizdir.Yazılarınız da ya da sohbetlerinizde ..her cümlenizde! Sizin farklı bir dünyanız olsa  da burası; bulunduğunuz dünyadan uzaklaşmış olmanız, kişiliğinizden de ayrılmanız anlamına gelmiyor.Belki herkesle kendiniz gibi ol(a)masanız da aynı kişisinizdir.Tepkileriniz aynıdır;saygılıysanız saygılı,rahatsanız rahat,çekingenseniz çekingen,meraklıysa meraklı.....diye sürer gider.Olduğunuzdan farklı bir profil çiziyorsanız da bu sizin sorununuzdur(ciddi bir sorun) Ne gündelik hayatımda ne de şu ortamda kimseye kendimi beğendirme(!) ya da sevdirme zorla (!) benimsetme kaygım derdim olmadı.Ben gündelik hayatımda olduğum gibi konuşurum /yazarım /tepki veririm; karşımdakiler benimser benimsemez ,doğru bulur ya da bulmaz onlara kalmıştır.Kimsenin ne doğrularına göre ne de keyfine göre hareket edemem ,etmem de zaten. Rahat bir ortam burası bu bir gerçek.Çünkü yazmak konuşmaktan çok daha kolay.Kolay ama her za

Ne desem bilmiyorum ki Yesari 'nin blogu http://4haziran.blogspot.com için. Ben direkt Yesari ' ye söylenerek başlayayım yazıma! Benim blog aleminde var olamamı sağlayan kişidir kendisi (ısrar etmeyin daha fazla bilgi vermem yakınlığımızla ilgili) Gerçi bana blog açtırdı açtırmasına da sonra benim yazılarımı okumadı bile ! Ben de başta onun yazılarını ilgiyle(hatta çoğu zaman kahkahayla) okuyordum ama...ama dediğimde, o benim yazılarımı okumadığı için tepki olarak bırakmadım tabi ki okumayı tamamen Yesari tembelinin suçu.Takıldı Twittera bilmem hangi sosyal paylaşım ortamlarına blogunu boşladı da boşladı... Düşünün twitterlarda orada burada takipçi sayısı 4 binlerde bilmem kaç binlerde olan Yesari 'nin blogu hepi topu 700 küsurda kalmış ! Neyse çemkirme işini ben yüzüne bir ara yaparım onun, şimdi sadede geleyim.Malum farklı bloglardan yazıları çalıp (lafın gelişi çalmak )blogumda yayımlıyorum, olur da okumadığınız yazı kaldıysa hatırlatmış olayım diye..Yoksa benim ço

Severek takip ettiğim bloglardan yazılar alıp yayımlayacağımı söylemiştim sizlere. Onlardan ilki Volkan DENİZ 'in (nam-ı diğer nutukçu)  blogu   http://nutukcu.blogspot.com Çok güzel yazıları var ve dikkat çekici konular da seçiyor kendisi.İlgiyle ve severek takip ediyoruz yazılarını.Ufaktan bir gıcıklık yapasım geldi ve Volkan DENİZ' in en çok güldüğüm yazılarından ikisini paylaştım sizlerle . Bu yazılar  bence onu (yani sayın nutukçuyu) en iyi anlatan yazılardan ikisi. Onun insani yönünü ve esprili yanını ve samimiyetini görüyoruz/okuyoruz bu yazılarda.Gerçi siz bakmayın benim en çok güldüğüm yazılarını paylaşmış olmama (ben sadece bloguna nadiren yazı girdiği için gıcıklık yapmak adına böyle bir şey yaptım ve sadece güldüğüm yazılarını paylaştım) Nutukçu 'nun çok daha ciddi konularda yazdığı yazıları var onlara da bir göz atın blogundayken.Okuyun siz de bana hak vereceksiniz güzel bir blog olduğunu konusunda. Lütfen yazıların devamını  http://nutukcu.blogspot.c

Muhakkak izlenmeli dediğim sitelerden biri.Yazılarına biraz göz atarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.Benim severek,ilgiyle ve her yeni yazısını merakla beklediğim sitelerden biri.Takipte olduğum (pardon itinayla takipte olduğum ilk 10 blog/site arasında)Eğer okumayı ve düşünmeyi seviyorsanız(!) bu siteyi muhakkak takibe almalısınız diyorum da başka bir şey demiyorum :) http:// kalemzade.net “Peki” dedi melek “Madem istiyorsun, ilk sorunu soruyorum, hazır mısın?” “Hazırım” dediniz hevesle. Ve sorunuz geldi. “Sen dünya hayatını yaşarken Allah sana ‘Kuran’ adında bir mesaj gönderdi. Aldığını biliyoruz. O mesajda ne yazdığını okudun mu? Hani ilk cümlesi ‘OKU’ diye başlayan!” “Hayır! Ama içinde ne yazdığını başkaları bana..” derken melek sözünüzü kesti. “Böyle bir cevap kural gereği hesabı burada bitirir! Başka sual yok! Cennet senin emrinde, git oraya ama Allah’tan da, nebi elçilerinden de, biz meleklerinden de tebessüm bekleme!” “Ama böyle cennet mi olur, All

Nereden nasıl başlıyor ki sevmek..Nasıl başlıyoruz sevmeye,bunun cevabını vermek mümkün mü? İlk bakış mıdır, zamanla içini ısıtan varlığı mıdır seni ona çeken onu da sana... Bir kere sevdin mi de artık sorun olacak şeyleri bile görmez yürek.Sevdiği insanı öyle bir koruma altına almıştır ki yürek dilin olumsuz cümle kurmaya kalksa bile yürek susturur onu. Derki :''Seviyorsun işte gerisine takılma..'' yürek haklı mıdır ? Seviyorsan değerini bilmeklazım... Sevilecek bir yürekle karşılaşmış ne kadar mümkündür ki zaten...üstelik anlaşabilen iki yürek ...Anlaşılıyorsun,anlıyorsun da susmalardan bile...Kırmaktan mı korkuyorsun bırak artık korkmaları ,kırılsa bile bunu sana açıkça söyleyecek biri karşındaki.Hatanı düzeltmene fırsat verecektir. Kaç tane gerçek vardır ki hayatın içinde insanı ayakta tutabilen.Elinde olanları da sorgulamakla geçirme zamanını...Anı yaşa ama zerresine kadar hissederek yaşa,yaşa ki hislerinin de sana söylediklerini daha net anla..Dün y

İnsanın herkese kendini sevdirme/beğendirme gibi kaygısı çok fazla olmamalı..Öyle bir durum varsa kendin olmak yerine hep başkaları olmaya çalışır bu arada da kendini yitirirsin..Zaten kişinin kendini tanımasının/anlamasının bile zor olduğu şu dünyada bir de en baştan başkası olmayı göze almamalı insan! Hani kıvırcık saçlılar düz saçlara, düz saçlılarda kıvırcık/dalgalı saçlara özenir ve saçlarını değiştirirler ya.Koyu renk gözlülülerin açık renk (mavi yeşil ela..) gözlere özenip lens kullanması durumu da buna örnek olabilir.Neden insan böyle bir şey ister ki ? Neden bir türlü var olduğu durumdan /şekilden bir türlü memnun değildir ? Hadi diyelim kendini öyle güzel görüyor ve başkaları tarafından beğenilmek için orijinal olmayan şekilleriyle takılıyor hayatın içinde ,ne olacak peki mavi gözden hoşlananları kandırmak mı amacı ? ( tamam bir şekilde gözümün mavi olduğuna inandırım diyorsanız lafım yok oyunculara saygımız sonsuz)Dünyada yalnız açık renk gözlüler mi seviliyor mesela

Bahsi geçen dere! Evet günümün bir kısmını paylaşayım sizlerle.Günlük modunda olsun bu yazım.Sabahın erken saatlerinde güneşin o güzel /sevimli/sıcak/şirin ışıltısıyla uyandım.Oy ne güzel bir gün...Kahvaltıda ''Bu gün mangal yapalım..''muhabbeti de yaparak.Hava hala çok güzel bu arada.Saat 2'de (14:00) hadi çıkalım evden deyip çıkıyoruz.Pardon daha çıkamıyoruz ;ben kabanımı giydiğim zaman güneş sanki saklanır gibi oluyor! Gelir gelir gittiyse uyumaya gitmedi ya diye (iyimser bir düşünceyle) çıkıyoruz evden.Lay lay lom müziğimize de açmışız krallar gibi çıkmışız yola...(bu arada mangal dedik ama ''ammaaannn şimdi kim uğraşacak onunla ,yanacak yanmayacak belli değil diye mangaldan da vazgeçmişiz .Alırız hazır bir şeyler demişiz falan...)  Güzel çekemedim ama harika bir yer burası Tıstık tıstık müzik bir yandan(ismail abi kulakların çınlasın fıtı fıtı dansede dansede yürüyüşünün hastasıyız) benim o doğa aşığı yanım sırıtır vaziyette yol alırk

Not2'de bahsettiğim yerden bir kare.Fena sayılmaz değil mi ? Düşündüm taşındım ,taşınmadan da düşündüm ve bir karara vardım.Gerçi ben bu kararımla ilgili düzenlemeleri ara ara blogumda yapıyordum bir de size haber vereyim sizin de fikirlerini alayım istedim.Bu aralar bi yazasım var bir yazasım var ki sormayın gitsin.Yazmak ama öyle bildiğiniz makale/deneme tarzı şeyler değil bildiğiniz geyik muhabbetinden hallice şeyler işte.Onun için ''bi dur bi kapa çeneni Pabuç''demenin farklı bir şekli geldi aklıma.Bu hızla yazmaya başlar ve devam edersem; blogum susuzluktan kurumuş çiçeğe dönecek ve bir bardak su vereni kalmayacak..İyisi mi dedim ben, şu yan tarafta ''Takipteyim''kısmında her yazısını okumaya çalıştığım elimden geldiğince de yorumladığım bloglardan yazılar seçip kendi blogumda da yayımlayayım (blog ve blogger adı adresi vererek caaanımmm) Tabi önce kendilerine sorayım :''Sevgili bloggerler yazılarınızın içinde en sevdiğiniz ya d

Konumuz kıskançlık olsun bu gün..Anlayamadığım şeyleri burada paylaşayım ki bir anlayan çıkar da beni bilgilendirir belki! ''Seven kıskanır''diye bir söz var hepimizin bildiği.Kıskançlık da insani bir vasıf olduğuna göre hepimizde az ya da çok bulunuyor.Beni az kısmı değil de çok kısmı ilgilendiriyor şu an.Kendi hayatımızda da ,dinlediğimiz başka hayatlarda da ilginç kıskançlıkları görüyor duyuyoruz.Eşini cama ,balkona çıkarmayanları mı istersiniz, dışarı tek başına çıkmasına ,aynı il içerisinde anne evine tek göndermeyeni mi, başkalarıyla konuşmasını istemeyenleri mi,kıyafetlerine karışanları mı (ahh ahhh) nerelere gittiğine varıncaya kadar sevdiğinin her şeyine karışanına kadar bir sürü kıskançlık örnekleri... Kıskançlık nedir ? Gözünden sakınmak nedir? ''Sevmek sahiplenmeyi ve devamında sahibiysem sıkarım bunaltırım''ı mı getiriyor/getirmeli ? Kıskançlık yoksa gerçekten bir güvensizlik belirtisi mi ?Ya da insanın kendi var olan kompleksin b

Pabuç'un yaşlı hali! ;) Günün konusu internette profil resimleri arkadaşlar.Kaçınız profilinizde kendi fotoğrafınızı kullanıyorsunuz bilmiyorum ama ben kullanmıyorum (hem çirkinim hem de buna bağlı olarak izleyici kaçırmak istemiyorum da) Twitterda profil resminde keni fotosunu kullanmayanların daha az ciddi alındığını okumuştum oradan aklıma takıldı. Durum gerçekten böyle midir ? Gerçi 4 yıldır   da blog alemindeyim daha profilimde iki kırmızı pabuç kullandım diye takibimden çıkan olmadı.Çoğu okuyucunun yorum yazmamasının temelinde belki de bu vardır bilemiyorum ( tebessüm ediyorum) ve acaba diyorum içimden ! Kendi fotoğrafını kullananlara diyecek lafım yok (hatta güzelde oluyor bence) ama profilinde pabuç, çiçek,yaprak,kitap ya da her hangi bir şey kullananlar neden ciddiye alınmasın ki ? Sonuçta yazıları yazan twitleri atan o pabuçlar çiçekler değil ki! Fotograf kullanmıyorum diye kendimi savunuyor gibi algılanabilirim algılanayım da çünkü temelinde bu var yazımın.Bir k