Bir insanı en iyi yine kendisi tanır.Samimiyetini,riyasını her türlü eksiğini fazlasını kendisi bilir.Bir insan dünyanın ne iyi yalancısı ya da oyuncusu olsa da kendini kandıramaz.Çünkü iç ses denen o gerçeklik senin yarın hesaba çekileceğin hafıza kartındır ve yalan virüsü oraya sen istesen bile bulaşamaz.Dersin ki: ''Ben onu görmemezliğe gelir işime bakarım'' o da senin bileceğin iş kafanı yastığına düşünmeden koyabiliyorsan ne mutlu (!) sana...Cesur ve kuvvetli insansın(!) vesselam!..
İnsanlardan uzaklaşmak yalnızca onlarında yanında fiziksel olarak bulunmamak anlamı taşımıyor diye düşünüyorum.Kalabalık bir topluluk içinde ya da 5-6 kişilik gruplar içinde de insan kendini orada değilmiş gibi hissedebiliyor.Ve ben bunun bir seçim olduğunu düşünüyorum.İnsanların konuştukları sizi zerre kadar ilgilendirmiyorsa ya da üzerinde 2 dakikadan fazla konuşulmasını saçma bulduğunuz konularda sohbete dahil olmak yerine ortamda fiziksel olarak kalıp düşünce olarak yok olabiliyorsunuz(!) Boş boş bakmak deyimi o andan itibaren sizin için de kullanılabilir hale geliyor ... Ama bir yandan da insanların fındık kabuğunu doldurmayacak konularda hararetli hararetli konuşup zevk aldıklarını gördükçe de kendinize şaşırıyorsunuz;tuhaflık acaba sizi ele mi geçirdi diye! Böyle böyle içinize çekilmeye başlıyorsunuz ve şikayette etmiyorsunuz bu durumdan.Arkadaş sayınızda kısıtlamaya gidiyorsunuz..İletişim sorunu yaşadığınızdan kaynaklanan bir durum değildir aslında bu,belki de bir zamanlar düşünmeden daldığınız konuların ne kadar boş olduğunun farkındalığına varıp kendinize kızıyorsunuzdur da kendinizi düzeltmek için kaçıyorsunuzdur..bilemiyorum!...
Kendinizde test edersiniz yaşamınız boyunca kişileri ve fark edersiniz ki insanlar sizin iyi halinizi vazife olarak görmektedir ve fikirlerini sadece sizi yanlışlar yaptığınızda belirtmektedirler.En yakın arkadaşım dedikleriniz bile, sizin kendi içinize döndüğünüz günlerde sizin yüzünüzden değil de arkanızdan yorumlar yapmakta sizinle ilgili fikirler yürütmektedirler.Fırsatını buldukça laf sokarak imalardan bulunmaktadırlar ta ki sizin o lafları bile artık ciddiye almadığınızı görmeye başlayana kadar...En son ''O zaten böyleydi...''diyene kadar giden bir süreç.Ama bilmiyorlar ki artık sizin ciddiye aldığınız şeylerin listesi çoktan değişmiştir.Sizi olduğunuz gibi kabullenmenin zorluğundan pes eden arkadaşlıklar dostluklar çöplüğü vardır herkesin etrafında.Yapacak bir şey yok zorla değişilmiyor ,insanların istedikleri gibi olunmuyor.Siz elinizden geldiğince iyi de doğru da kalmaya çalışan ama daha çok içe dönmüş biri oluyorsunuz ;insanların azı anlıyor çoğu anlam veremiyor...
Bir de hep onlar için hareket etmiş olduğunuz için geç kalmış bir ''kendi olma''halinize kabullenemiyorlar..Hatalı yine sizsiniz çünkü en başta olması gerekeni çok geç yapmışsınızdır.Bazende kendileri gibi davranırsınız bunu da sevmezler.Onlar sizi hep;neşeli,olumlu, alttan alan, sessiz, tepkisiz her şeyi kabullenen halinizle tanımışlardır öyle de isterler ama siz farklı bir karakterle çıkarsanız karşılarına kabullenemezler bunu haklı olarak ! Biliyor musunuz bazen bunları onlar ister çünkü tek taraflı iyi niyet ve pozitiflik de kişiyi yorabiliyor ve zorunlu bir değişim getiriyor..gibi şeyler işte...............................
Bu gün Pazar ve ben Pazar günlerini hiç sevemiyorum.Çocukluğuma inmeye gerek yok sebebini bulmak için sevmek için uğraşmıyorum sebep de bu.Yoksa diğer günlerden hiç bir farkı yok ama ben sevmiyorum ne adını ne kendini...Bu günü bir atlatsam hayırlısıyla ve rafa kaldırsam bu durgun/hüzünlü/her cümlesi olumsuz olan yanımı..Hayat hep ölüm tadında yaşanmıyor biraz da hayata bağlı kısmıyla devam etmeli ki renk olsun enerji dolsun yürekler..
İnsanlardan uzaklaşmak yalnızca onlarında yanında fiziksel olarak bulunmamak anlamı taşımıyor diye düşünüyorum.Kalabalık bir topluluk içinde ya da 5-6 kişilik gruplar içinde de insan kendini orada değilmiş gibi hissedebiliyor.Ve ben bunun bir seçim olduğunu düşünüyorum.İnsanların konuştukları sizi zerre kadar ilgilendirmiyorsa ya da üzerinde 2 dakikadan fazla konuşulmasını saçma bulduğunuz konularda sohbete dahil olmak yerine ortamda fiziksel olarak kalıp düşünce olarak yok olabiliyorsunuz(!) Boş boş bakmak deyimi o andan itibaren sizin için de kullanılabilir hale geliyor ... Ama bir yandan da insanların fındık kabuğunu doldurmayacak konularda hararetli hararetli konuşup zevk aldıklarını gördükçe de kendinize şaşırıyorsunuz;tuhaflık acaba sizi ele mi geçirdi diye! Böyle böyle içinize çekilmeye başlıyorsunuz ve şikayette etmiyorsunuz bu durumdan.Arkadaş sayınızda kısıtlamaya gidiyorsunuz..İletişim sorunu yaşadığınızdan kaynaklanan bir durum değildir aslında bu,belki de bir zamanlar düşünmeden daldığınız konuların ne kadar boş olduğunun farkındalığına varıp kendinize kızıyorsunuzdur da kendinizi düzeltmek için kaçıyorsunuzdur..bilemiyorum!...
Kendinizde test edersiniz yaşamınız boyunca kişileri ve fark edersiniz ki insanlar sizin iyi halinizi vazife olarak görmektedir ve fikirlerini sadece sizi yanlışlar yaptığınızda belirtmektedirler.En yakın arkadaşım dedikleriniz bile, sizin kendi içinize döndüğünüz günlerde sizin yüzünüzden değil de arkanızdan yorumlar yapmakta sizinle ilgili fikirler yürütmektedirler.Fırsatını buldukça laf sokarak imalardan bulunmaktadırlar ta ki sizin o lafları bile artık ciddiye almadığınızı görmeye başlayana kadar...En son ''O zaten böyleydi...''diyene kadar giden bir süreç.Ama bilmiyorlar ki artık sizin ciddiye aldığınız şeylerin listesi çoktan değişmiştir.Sizi olduğunuz gibi kabullenmenin zorluğundan pes eden arkadaşlıklar dostluklar çöplüğü vardır herkesin etrafında.Yapacak bir şey yok zorla değişilmiyor ,insanların istedikleri gibi olunmuyor.Siz elinizden geldiğince iyi de doğru da kalmaya çalışan ama daha çok içe dönmüş biri oluyorsunuz ;insanların azı anlıyor çoğu anlam veremiyor...
Bir de hep onlar için hareket etmiş olduğunuz için geç kalmış bir ''kendi olma''halinize kabullenemiyorlar..Hatalı yine sizsiniz çünkü en başta olması gerekeni çok geç yapmışsınızdır.Bazende kendileri gibi davranırsınız bunu da sevmezler.Onlar sizi hep;neşeli,olumlu, alttan alan, sessiz, tepkisiz her şeyi kabullenen halinizle tanımışlardır öyle de isterler ama siz farklı bir karakterle çıkarsanız karşılarına kabullenemezler bunu haklı olarak ! Biliyor musunuz bazen bunları onlar ister çünkü tek taraflı iyi niyet ve pozitiflik de kişiyi yorabiliyor ve zorunlu bir değişim getiriyor..gibi şeyler işte...............................
Bu gün Pazar ve ben Pazar günlerini hiç sevemiyorum.Çocukluğuma inmeye gerek yok sebebini bulmak için sevmek için uğraşmıyorum sebep de bu.Yoksa diğer günlerden hiç bir farkı yok ama ben sevmiyorum ne adını ne kendini...Bu günü bir atlatsam hayırlısıyla ve rafa kaldırsam bu durgun/hüzünlü/her cümlesi olumsuz olan yanımı..Hayat hep ölüm tadında yaşanmıyor biraz da hayata bağlı kısmıyla devam etmeli ki renk olsun enerji dolsun yürekler..
Yorumlar
Sahi dünlerin birinde güneşli günler yok muydu sorusuyla kafamı fazla meşkül etmemeye çalıştım.
Hafif bir hayalkırıklığı ile yağmuru özlediğimi de kendimden sakladım biraz ki tadını çıkarayım anın.
Büyüklüğü düşünüme ile doğru orantılı çalışan yanlızlık hissi ,sokaklarda yürüdükçe artmaya başlıyor.Kulak misafirliği yaptırma sevdalısı toplumumuzda ara ara bu kadar konuşacak ne çok şey var demek zorunda da kalıyorum.Dinlenmenin kelimeden ibaret kalıp,yerini düşünmeye bıraktığı pazar günüymüş meğer,yanlızlık,kafa karışıklığı ve dahası...
Yanlışlara saplanmışlığın bir getirisi değil ki bu; zaten asıl olan ''anı yaşamak''değil mi..Herkes öyle diyor hem zaten zaman geçmiyor bir bir anın içinde yaşıyoruz diye de biliyorum!...onun için an ı yaşadık yaşadık sonrası meçhul zaten..Güneşli bir gün evet en sevdiğim şeylerden biridir özellikle moralim de iyiyse!..Düşünmek her zaman iyidir ama bazen insanı insanlardan uzaklaştıradabiliyor !!!!....
Her şeye posta koymuşsun ,iyi hoş da,pazarın ne suçu var..!
Başkası olma çabası beyhudedir..
Hiç bir taklit,en kötü orijinalin yerini tutamaz..
Herkes kendisi olursa zaten sorun kalmaz..!
Esprisi bi yana, böyle şeyler demek herkesin başındaymış dedim okuyunca.
Aynı şeylerden muzdariptim en sonunda çareyi boşvermekte buldum.
Belki çözüm değil ama idare ediyor biraz
oluyor işte böyle ara sıra..Pazar gününü hiç sevemedim burada da yazayım istedim..
/Melike Uysal Okkalı,
Tarkan'ın o şarkısını da diğer şarkılarını da severim:)
Boşvermediğin zaman ortam çekilmez oluyor hayatta zehir olabiliyor;en iyisi boşvermek...zaten başka da bir şey gelmiyor elimden
Ancak sonlara doğru ve yorumlarda da birçok kişi yine günümüz "modern" dünyasının teklik ve "bencillik" anlayışına sarılıyor. Denge iyidir... Orta yol güzel...
Sanırım...