Hatur hutur erik yiyorum gecenin bu saatinde üstelik mideme dokunur mu korkusunu da içimde taşıyarak.Hem korkuyorum hem yiyorum tezat iki durumu bir arada yaşıyorum,hayatın kendisi gibi.Hayatı anlamaktan vazgeçtim diyorum ama öyle şeyler oluyor ki ''Neden böyle oldu acaba?''sorusunu sorarken buluyorum kendimi..Şaşırıyorum
Bir kaç sohbette bulunduğum kısaca yeni tanıştığım biri bana ''Ne kadar güzel gülüyorsun ''dedi bu gün(ki gülüşümün hiç de özel bir durumu/görüntüsü yoktur).Kal gelmek sözünü o an yaşadım diyebilirim.Yine de işi espriye vurup arkama bakıp: ''Kime diyorsun?'' dedim konuyu geçiştirdim.Tam da kendimi berbat hissettim bir sürecin sonunda bunu duymak beni mutlu etti ve beni yeni tanımaya başlayan birinden bunu duymak çok da şaşırttı.İnsanın kendini çok da kendi gibi hissetmediği -ekşi erik tadında gibi hissettiği- bir zamanda böyle cümleler duyması gerçekten çok mutlu ediyor ve kendi olma adına enerji katıyor duygularına.Tam da bunları hissederken böyle güzel/samimi sözleri duymak kal getirebiliyor insana;en azından bana öyle oluyor..
Hayat işte bir süre sizi karanlık kuyulardan geçiriyor ve kuyunun çıkışında da kucağında kocaman çiçek demetiyle karşılayabiliyor..Bu bazen güzel bir insan oluyor, bazen işlerinizin sizi şaşırtacak kadar güzel düzelmesi oluyor, bazen hiç ummadığınız yerlerden iyi haberler oluyor bazen de gözünüzün içine bakarak size söylenen güzel/samimi sözler oluyor..Hayat hem ağlatıyor hem güldürüyor sanırım tezatları hayatın kendisini anlamlı kılıyor...
Bir de ,siz kendiniz olduğunuz sürece iyiyseniz iyileri kötüyseniz sizin gibileri çekiyorsunuz kendinize..Önce dostlarınıza ,değer verdiklerinize ve etrafınızda görmek istediklerinize bakarsanız nasıl biri olduğunuzu da anlamış olursunuz!..Genel de öyle oluyor diyeyim ya da...
Bir kaç sohbette bulunduğum kısaca yeni tanıştığım biri bana ''Ne kadar güzel gülüyorsun ''dedi bu gün(ki gülüşümün hiç de özel bir durumu/görüntüsü yoktur).Kal gelmek sözünü o an yaşadım diyebilirim.Yine de işi espriye vurup arkama bakıp: ''Kime diyorsun?'' dedim konuyu geçiştirdim.Tam da kendimi berbat hissettim bir sürecin sonunda bunu duymak beni mutlu etti ve beni yeni tanımaya başlayan birinden bunu duymak çok da şaşırttı.İnsanın kendini çok da kendi gibi hissetmediği -ekşi erik tadında gibi hissettiği- bir zamanda böyle cümleler duyması gerçekten çok mutlu ediyor ve kendi olma adına enerji katıyor duygularına.Tam da bunları hissederken böyle güzel/samimi sözleri duymak kal getirebiliyor insana;en azından bana öyle oluyor..
Hayat işte bir süre sizi karanlık kuyulardan geçiriyor ve kuyunun çıkışında da kucağında kocaman çiçek demetiyle karşılayabiliyor..Bu bazen güzel bir insan oluyor, bazen işlerinizin sizi şaşırtacak kadar güzel düzelmesi oluyor, bazen hiç ummadığınız yerlerden iyi haberler oluyor bazen de gözünüzün içine bakarak size söylenen güzel/samimi sözler oluyor..Hayat hem ağlatıyor hem güldürüyor sanırım tezatları hayatın kendisini anlamlı kılıyor...
Bir de ,siz kendiniz olduğunuz sürece iyiyseniz iyileri kötüyseniz sizin gibileri çekiyorsunuz kendinize..Önce dostlarınıza ,değer verdiklerinize ve etrafınızda görmek istediklerinize bakarsanız nasıl biri olduğunuzu da anlamış olursunuz!..Genel de öyle oluyor diyeyim ya da...
Yorumlar
Şimdi bu cümlelerinizden yola çıkarak şu tefekküre vardım kabul buyurursanız:
“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.”
Bu yazınızda da aynı cümleyi yazmayı uygun gördüm zira insanın kalp ve aklına ne hükmedip yerleşmiş ise, o hükme göre hadiseleri yorumlayıp algıyor. Bu zaten insan fıtratının değişmez bir prensibidir.
Mesela pesimist olan her şeyi karamsar olarak okur ve anlar, hayatı da ona göre değerlendirir ve şekil verir.
Optimist olan ise her şeyi iyimserlik penceresinden bakar. Hayatı da ona göre algılar. Kırmızı gözlük nasıl eşyayı kırmızı gösteriyor ise, siyah gözlük de eşyayı siyah gösterir.
Münkir, kainatı anlamsız, ise yaramaz ve tesadüfün oyuncağı olarak görür. Haliyle her şey ona azaplı ve sıkıntılı olarak yansır.
Mümin ise her şeyin anlamlı, faydalı ve Allah’ın tedbir ve dizgini elinde olduğunu bildiği için, her şey ona sevimli ve huzurlu olarak yansır.
“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” cümlesini nasıl anlamalıyız?
Ve bunun terside şöyledir aslında:
Yani "çirkin gören çirkin düşünür, çirkin düşünen de hayattan elem ve azap duyar" demektir.
Öyle ise hayata ve olaylara iman ve ibadet gözlüğü ile bakmamız lazım. İşte o zaman her şeyin sırrı ve hakikati çözülür. O olaylar arkasındaki güzellikler tezahür eder ve insan o güzellikler ile mutlu ve bahtiyar olur.
Baki dua ve selam ile
bak şimdi arkadaş...
bak karşı kıyının kızı.
hayatı farklı yaşadığımızdan ötürü birbirimize böle hitap ettik zaman içerisinde.
çoğu fikrime katılmazsın.
ben de senin çoğu fikrine katılmam.
lakin bir şey var bir şey var dedim hep.
bir şey var.
meğer güzel gülüyormuşun:))))
sana en aykırı yazılarıma düşüncelerime bile saygıyla yaklaştın.
güzel gülünüz...
güzel bakmanıza ben birebir şahidim zaten...
ve ben bakayım karşı kıyının kızına.
hesabı kitabı önyargıyı bi yana koyayım...
gururlanayım.
budur:)))
arzederim :))
güzel görüşün için teşekkür ederim:)
@Neşvünema bulmak...
Yorumunuzun üstüne söylenecek söz yok ..Allah razı olsun güzel yorumunuz ve hatırlatmanız için ...
@absalom,
karşı kıyının delikanlısı
Önemli olan farklı kıyıdakilere saygılı olup güzellikleri görebilmek değil mi...
Gülüşümün bir özelliği yok ama güzel gören gözler değer katıyor gülüşlerime de :)
Yazıların bana aykırı olabilir ben yine de içlerinden alabileceğim güzellikler buluyorum çünkü yazan güzel ;)
@acıdan-geçtim_güzelleştim
son 5 ayım umudumu kaybetmiş şekilde karanlık kuyulardaymış gibi geçti ve umutsuzluğun ne derece korkunç bir hal olduğunu iyi biliyorum :/ Güzellikleri görebilmek hep olsun hayatımızda inş
baktım deneme bir iki üç yaptım giriş yapılabiliyor bloga :/ sorun ne olabilir bilmiyorum ki...
Baki dua ve selam ile..
evet çok şükür bu aralar keyfim yerinde ,umarım sizlerin de öyledir:)
@HD TV izle,
teşekkürler
Karmaşık duyguların ortaya çıktığı zaman dilimi.Tüm gündelik koşuşturmanın yükü ile yatma niyettimi engelledi,melodi yoksulu telefon sesi.Arayan çok sevdiğim bir dostum.Saatlerin dakkalara dönüştüğü boyutlarda konuştuk sanki,bize kısa gelen,dünyaya ise uzun...
Konuşunca düşünmeye başladım, dinlemeyi mi yoksa konuşmayı mı daha çok özlemişim.Derin bir nefes sonrası kurulan,dil bilgisi kaygısı olmayan cümlelerin sonu gelmek bilmiyordu.Duymak istediğim sözler varmış,o konuştukça anladım.
Aynı maskelere sahip insanları eleştirdiğim aklıma geldi bir an,ama engel değildi mutlu hissetmeme...Aslında sevdiğimi anladım,kendime benzeyenleri veya onlara benzediklerim.Bir gerçeği duydum:
Mucizeymiş yeni bir güne gözlerini açmak.Bugünü ve diğer günleri kaçırdım belki ama yarın kalkarsam bir mucizeye şahit olacam!