Hava soğuk; martının umrunda değil...O,suya dalarken telaşlı,süzülürken aheste tavrı ve bitip tükenmek bilmeyen hırs... Martı düşünmüyor... Bütün mesele bir serseri istavriti havalandırmak, bir an gökyüzüyle tanıştırmak , sonra hırçın dalışların semeresini onu bir lokmada yutarak görmek... Martı mide gurultusu başlayınca , ara sıra konup pislediği damlardan havalanacak ve...hep aynı terane... ... ''İnsan martı değildir.'' diye düşündü..Mide gurultusunua dayanabilirdi..Açlık ne ki? Bir simitlik canı var. Garip serçeyi ha sapanla vurmuşsun, ha sahra topuyla... Açlıkta öyle... Bir simit ,bir kuru ekmek veya kral sofrası. Yani, kuşun canhıraş ciyaklaması..veya geğirti... ... Ya kafanın guruldaması? Kalbin acıkması? Ruh,mide gibi kalender değil...Bir simide denk ucuzluklarla doymuyor..İşte mesele... ''Ne irfan sofralarında oturdum,kalktım.Ne hakikatler anlatıldı daha önce duymadığım...Ama neden doymadım?'' Başetmek zordu üstüste yığılan sorularla...H...