Pabucun Düşünce Dünyası

  Sürekli ,kendin olmak/olmamak kelimesi dolanıyor ortalarda..Kim ne kadar kendi, kim maskeler takıyor...Kafam karışmış durumda..Sanki bu durum da bir şeylerle karıştırılmaya başladı gibi geliyor bana..İnsan evlat olduğu gibi arkadaş olamaz,sıradan arkadaşlarıyla olduğu gibi dostlarıyla olamaz,büyüklerinin yanında olduğu gibi yaşıtlarının yanında olamaz..gibi.Hepimiz gün içerisinde farklı rollere bürünüyoruz ve bu durumlarda samimi olduğumuz sürece sorun olmaz diye düşüyorum...   Konu riyakarlıksa tamam riyakarlığa hepimiz karşıyız..Ama durum ve kişilere karşı hal ve hareketlerimizin farklı olması  doğal gibi geliyor bana..Arada uçurumlar olmadığı sürece sorunda olmaz diye düşünüyorum..Eğer uçurumlar varsa yine konu riyakarlığa giriyor..Neyse benim konum bu değil zaten ,ben bu konuyla alakalı farklı bir şeyden bahsetmek istiyorum...   İnsanlar sizi ne kadar tanıyabilir? Aslına bakarsanız kimse kimseyi gerçekten tanıyamaz ama yine de hakkımızda iyi ya da kö...

    Ve yine , karmaşık zaman dilimlerinden geçerken tutulup kalma hali...!

  Bu gün bu kırmızı Pabuç'un doğum günüymüş :) İlk SEVDİĞİ tarafından sonra kardeşleri tarafından hatırlandı...Yüzünde kocaman bir tebessümle başladı güne..(şşşş kırmızı bir Pabuç nasıl güler demeyin ,gülüyor hem de nasıl bir bilseniz) Doğum günleri ve de diğer özel günlerin özel olması HATIRLANMAK duygusunun insana verdiği enerjiden dolayı ..Birileri sizi önemser ve arar sorar SEVDİĞİNİ belli eder..Bir insana enerji olarak SEVİLMEKTEN daha özel ne olabilir ki.!!  Sevdiğiniz değerverdiğiniz insanlar tarafından sevilmek/önemsenmek nasıl güzel bir duygudur...Şükür Allah'ım...Rabbim insanları sevgisizlikten uzak tutsun...Güzel insanlar her daim hayatımızda olsun inşaAllah...Tebessüm bizi hiç terketmesin...(Yine duaya bağladım farkındayım )  Sabah gmaili açtığımda karşılaştığım mail için buradan o güzel insana teşekkür etmek istiyorum (kim olduğunu söylemeyecem ama o blog dünyasının en yüreği güzel kişilerinden biri) Efendi/kendini bilen, dinini bilen/uygulamaya çalışan...

  Okuduğum romandan alıntı yazı..Sürükleyici bir roman ve konusu  burada yazdığım şeyle ilgili de değil..Bu sadece içerisinde geçen bir bölüm ...Burada roman şeklinde anlatılmış ama bu tip şeyler gerçekten var... Namaz kılmaya başladığı için annesi tarafından evlatlıktan reddedileceğine dair baskı gören ya da kapandığı için evden atılan insanlar tanıdım ben..Belki sadece rivayetlerle duymuş olsaydım bana da hikaye şeklinde gelirdi bu tip şeyler..Ama malesef hikaye değil hiç biri...Sahabelerin hayatlarını okusak anlarız gerçekliğini...Ne acı...Fazla da bir şey yazmak istemiyorum yanlış anlaşılmamak adına..Sadece Allah dinini yaşamaya çalışan herkesin yardımcısı olsun..Hem bize hem de tüm insanlara hidayet versin ne diyelim.... ''Babam,dedemin vasiyet niteliğindeki nasihatine uyup arada bir namaz kılsa da malesef seccadede dikiş tutturamadı.Benim durup dururken ''Bu genç yaşta'' şadırvanlara mescitlere koşmam,aile içinde huzursuzluğa neden oldu.Sakal b...

  Madem netteyiz madem yazılanları memnuniyetle okuyoruz o zaman beğendiğimiz sitelerin neden reklamını yapmayalım :) Ben çok fazla blog yazısı okumuyorum/okuyamıyorum ama elimden geldiğince kaçırmamaya çalışıyorum yazılanları...Bir kaç bölüm halinde adresleri yayımlamak istiyorum..Sizlerde gelip yazılarımı okuyorsanız ve bu postu da gördüyseniz yorumlar kısmına site adreslerinizi bırakabilirsiniz..Tanıtım da ne kadar faydam olur bilemem ama paylaşmak güzeldir :) http://sihirlisepet.blogspot.com http://anlayamazsin.blogspot.com http://www.dusumde.com/ http://farukozcan.tumblr.com http://kenardakinotlar.blogspot.com http://gelibolu17.blogspot.com http://nurmelih.blogspot.com http://derinderyam.blogspot.com http://yorgun-savasci.blogspot.com http://lisnrlr.blogspot.com   http://mefkuremiz.blogspot.com/ http://antipatikyazar.blogspot.com http://yedekakce.blogspot.com http://dusmezarligi.blogspot.com http://www.muhaber.net http://heristebirhayirvardir.blogspot.com   http:...

 Gitmeyen/ gidemeyen, bizden uzaklaşamayan sevgili insan Gelibolu17   beni mimlemiş:) Öncelikle elimdeki tüm pufuduk terlikleri kendisine fırlatıyorum sonra da cevaplarına geçiyorum ;) Bir de gitmediği için çok sevindiğimi belirtmek istiyorum :) 1- En sevdiğiniz kelime? Samimiyet,huzur,tevazu...Tebessüm,iyilik, gezmek, kitap,deniz,hafif müzik diye devam eden kelimeler zinciri mevcut bende :)) Bir de balık ızgara, baklava,salata var ama yemekler kısmına hiç girmeyeyim :) 2- Nefret ettiğiniz kelime? Sanane,boşver,keşke...Kin,zulüm,açlık,şeytanımsı,gaflet,cehalet...ve devam eder sayfa  yetmez;) 3- Ne sizi heycanlandırır? Araba kullanmak :) Bir de Kabeyi gideceğimi öğrenmek heyacanlandırır, bir de Afrika/Antartikaya gideceğim haberi verilse heyecan basar :) Bir de yeni kitap aldığım zaman heyecanlanırım (hastayım ben) ;) 4- Heyecanınızı ne öldürür? Hiç bir şey :) 5- En sevdiğiniz ses? Seni seviyorum diyen her ses, bebek gülme sesi, kuş sesi,keman sesi, ney sesi,dalga se...

  Tuhaf bir dönemden geçiyorum ... Korku,endişe bilinmezlik...ve ben...Sıkıcı gelmeye başladı her şey ve çoğu kişi... Hayat boş gelmeye başladı gidişat iyi olacak dünya için desem de iyiye giden hiç bir şey yok bence...  Aynı dine inandığınız insanlarla bile biraz uzun sohbet etmeye kalksanız iki düşman olur hale gelmişsiniz.. Derdinizi anlatsanız anlatılanı dinlemeyen sadece istenildiği gibi anlamaya meyilli kişiler buluyorsunuz karşınızda..Kimsenin derdi dinlemek değil, kendini anlatmak...''Ben iyi bilirim''i size empoze edebilmek... Sürekli dünya ile ilgili bitip tükenmek bilmeyen isteklerin listesi...Menfaat söz konusu olunca iyilikler bile umursanmaz olmuş..İyiliklerin bile artık zengini fakiri var biliyor muydunuz...! Görünmeyen iyilik de neymiş ,şöyle şatafatlı olmalı iyilik, muhakkak yedi düvel duymalı  yapılan yardımları/iyilikleri... Her şey sanki kısır döngü...Sürekli aynı şeyleri yaşıyor gibi hissediyorum...Bir tarafta olmayı istiyorum ama bir türlü istediği...

Kendime zaman ayırmak istiyorum bu gün.. Kendime zaman ayırmam ruh halimi beyaz halde tutabilmek için güzel bir şeyler yapmakla olur..Bunlardan biri de temiz hava ve birilerini mutlu etmek için adım atmaktır.. Yoksa ıssız bir yerde tek başına kalmak değildir benim için..Dostlarla bir kahve içmek de kendime ayırdığım en değerli zamandır..Süpriz yapmak için adım atmak da öyle..Hem de içinde güzel heyecanlar barındıran bir durum.. Bir çocuğu sevindirmek de kendime ayırdığım zamandır..Yaşlı biriyle uzunca sohbet etmek de...Yeni bir kitap almak, sevdiğim birini aramak,birine yardım etmek... Çünkü böyle zamanlarda kendimi mutlu/huzurlu hissediyorum..Daha ne olsun.. Rabbim huzur bulacağımız anların eksikliğini vermesin..İçimdeki sevgiyi canlı tutabilmek için yaptığım her şey değerlidir hem de çok... Pozitif anların kıymetini bilmek lazım çünkü insanlık büyük bir ''nankörlük kara deliğine'' doğru ilerliyor... Her şeye rağmen iyi kalabilmeyi başarmak lazım... Allah yardımcımız o...

Trafikte bir kere kırmızı ışığa yakalandıysanız sürekli kırmızı da takılıyorsunuz benden söylemesi ;) Yola çıkışımız öyle başladı ve nerede kırmızı ışık var biz orada saniye saydık durduk ;)Tatile çıktık ya renkli geçsin diye böyle oldu sanırım :P Uzunca yazıp fazlaca fotograf eklemeyecem bu sefer .Bayram sevdiklerimle güzel geçti şükür.Umarım hepiniz için de öyle geçmiştir.İnsanın özlediği akrabalarının olması güzel bir nimet.Yanlarında huzur bulacağınız, rahatça sohbet edeceğiniz, anlayıp anlaşılacağınız kişilerin olması güzel... Canımı sıkan bir şeyler oldu yine yeniden..Ve bu sefer kızmayacam hepsini Allah'a havale ediyorum Rabbim herkesin hakkını biliyor gözetiyor..Kimse kimseyi kandırdığını uyanıklık yaptığını sanmasın...Uyanıklık adına yapılan tüm haksızlıkların karşılığını bulacak herkes... Sevmek zorunda olmadığım; daha doğrusu bir türlü gerçekten sevemediğim kişiler var. Sanırım bu böyle de devam edecek..İster akrabam olsun ister aile dostumuz olsun ister yakınlarımda ...

  10 günlük tatil bu akşamdan itibaren başlamıştır benim için... Amacım bayram kutlaması konulu bir yazı yazmaktı ama ''kutlamak'' sanki bir başarılmış bir şeylerin ardından hakedilir bir şeymiş gibi geldi ve düşünceye daldım..İçten bir ''Bayramınız kutlu olsun ''diyemedim..Yok korkmayın yazımın sonunda yine de kutlayıp kapatırım yazımı..Ne de olsa müslüman karamsar olmamalı değil mi?   Çocukken bayramlar çok özeldi şimdi de özel ama bayram gelmeden  önce insanın aklına bin bir türlü şey geliyor ve kutlama kelimesini kullanamıyor...   Son yıllarda sürekli aklıma takılıp duruyor..Dini bayramları ne hakla kutluyoruz ! Yanlış anlamayın amacım bayramı hafife almak değil asla olamaz öyle bir şey..Dini bayramlar müslüman alemin bayramları değil mi? Öyle tabiki..Peki dünya da ne kadar müslüman var kutlama yapacak kadar dinini anlayıp/yaşayan..Peki diyelim ki 1.5 milyar var (!) ne de olsa istatistikler öyle diyor..Peki  müslüman müslümanın kardeşi değil mi ? T...

Anaannemde bir zamanlar hafiften(!)bi unutkanlık başlamıştı..Evde en sevdiği kişi (ki bu zamana ve mekana göre değişen bi durum) olan zatı muhterem erkek kardeşimizle uzun bi sohbet yapmıştı bu sohbetin sonunda erkek kardeşim üzerini değiştirmek için ortamı terketti...neyse farklı bir kıyafetle bulunduğumuz odaya gelince ananem usulca yanıma sokularak kulağıma ''bu adam da kim bizim evde ne geziyor ''dedi... eee malum bizim koptuğumuz an oldu.. bundan sonra erkek kardeşimle ananem arasında buna benzer bir çok fıkra gibi olay geçti...Allah ananeme uzun ömür versin dicem demesine ama anaannemin yaşını da yazmadan geçemeyecem''bir rivayete göre 97 bir rivayete göre de bu yaşı da aşmış olabilir'' not: resimdeki şahıs anaannem değil zira ananem bu teyzeden daha dinç ve cin bakışlı:)) Not: Şu yazımın tekrar yayınlanmış halidir.Anaannemi kaybettik bir süre önce..Rabbim Rahmet eylesin inşaAllah..

Bir ağaç ki, eğile eğile İbadet olmuş, Bir ağaç ki “ağaç” deyip geçmek Adet olmuş Dalları sallana sallana Salıncak, Budakları inile çıkıla Basamak, Kendisi renkten, ışıktan, kokudan Bir demet olmuş, Cenneti anlatan Bir ayet olmuş. Karışmış dallar dallara, Kuşlarını çağırır yollardan. Uçurur kuşlarını yollara… Rengiyle, kokusuyla,tadıyla Ziyafet olmuş. Bir ağaç ki “ağaç” deyip geçmek Adet olmuş. Arif Nihat Asya Şiirden anlamadığımı bilirsiniz ama bu şiiri çok severim..Çünkü bu şiir bana insanları hatırlatıyor..Öyle güzel insanlar var ki onlarda diğerleriyle genellenerek  önemsenmiyor..Ama siz biliyorsunuz ki o kişiler öyle değerli kişiler ki onu beğenmeyenlerin hepsini toplasanız o etmiyor..Bu sizin görüşünüz evet ama belki de sizin biçtiğiniz değer bile onun gerçekten olduğu yeri ifade edemez.. Öyle işte :) Bu şiiri seviyorum.. Gerçekten değere layık herkesi de öyle...!

  Dilencilere kolay kolay para vermem ..Çünkü o yoldan tekrar geçtiğimde aynı kişileri aynı yerde dilenirken göreceğimi biliyorum ve biliyorum ki bazıları bunu meslek olarak yapıyor...Hani kendimce uyanığım sahtekarlara kazanç sağlamadığımı düşünüyorum...(dum)   Bundan önceki yazımı hatırlarsınız ihtiyaç sahibi bir aileyi duyup ziyaretine gitmiştim arkadaşlarla..O gün uyuyamadık üzüntüden ve kadına söz verdik elimizden gelen yardımı yapacağımıza dair...Kendi çapımızda yardım topladık ve birazda kendileri hakkında bilgi toplamaya çalıştık.Kadın bize öyle şeyler anlattı ki biz bu durum karşısında söyleyecek söz bulamadık.Olamaz böyle haksızlık diye söylenip durmaktan başka..   Neyse Pazartesi günü paketleri götürecektik ve belediyeyle de aile hakkında konuşacaktık ..Ama 2 gün önce öğretmen arkadaşlardan biri  beni ziyarete geldi ve bana öyle şeyler anlattı ki aile hakkında tabiri caizse ağzım açık kaldı ...Kadının bize anlattığı her şey yalanmış..İş sahibi paramızı v...

Bir kaç hafta önce yakınlarımızda fakir bir ailenin varlığından bahsedilmişti.Biz de arkadaşlarla toplanıp  tanışmak için gittik evlerine.Ev dediğime bakmayın yaşadıkları yer bir baraka.Camları ve kapısı yok sadece tuğladan yapılmış bir baraka.Bir gün fotografını da çekip yayınlamak istiyorum ki beni çok daha iyi anlayın.Gittiğimizde bizi bahçede hanımefendi karşıladı.Kendimizi tanıttık ve sohbet etmeye başladık. Hanımefendi , 30 yaşında 6 çocuklu biri.Bu ikinci evliliğiymiş ve eşi şimdi siroz hastasıymış ve Ramazan ayında ameliyat olmuş. İlk evliliğini baba zoruyla 13 yaşında yapmış ve şiddet gördüğü için ayrılmış ilk eşinden.Sonrasında bu eşiyle evlenmiş 2.evliliğini yaptığı için de dışlanmış.Ailesi onu arayıp sormuyormuş, hali vakti yerindeymiş ailesinin.. ''Yine de sormuyorlar.'' diyor.''Şimdiye kadar çok sıkıntı çektik ama böyle çaresiz hiç kalmamıştık'' dedi. Burada bir bir tavuk çiftliğinde bakıcılık yapıyorlarmış ve yer sahibi evde vermiş onlar...

Bu gün moralini bir şey mi bozdu.. Gününü zehir eden bir söz mü işittin.. Bir konuda sürekli haksızlığa mı uğradığını düşünüyorsun... Maddi sıkıntıların mı var... Hakettiğin değerin sana verilmediğini düşündüğün çok mu oluyor... Hep sen mi alttan alan oluyorsun... İkaz ettiğin halde birileri aynı hataları yine yeniden yeniliyor mu.. Çirkin olduğunu düşünüyorsun ya da düşüncelerine değer verilmediğini düşünüyorsun ... Arkadaşların seni anlamıyor mu ya da arkadaşlarından yamuk mu gördün... Sen de çıkmazlardasın ve çareler arıyorsun ama düşüncelerinin içinde boğulup kalmaktan korkuyorsun... Etrafında dert yanacağın kadar yakın hissettiğin kimsen mi yok.. Yalnız olduğunu mu düşünüyorsun onca kalabalığın içinde. Ama senin gibi o kadar çok kişi var ki...Yalnız olmadığını bilmek rahatlatır  mı seni... Ya da senden çok daha kötü durumda olan insanların olması dindirir mi sıkıntılarını/sıkıntı yaptıklarını...  Dünya imtihandan ibaret her olaya her kişiye öyle bakınca daha rahat oluyor ...