Ana içeriğe atla

Karıncayı Örnek Almak !


Aya çıkıldı ve oradan Dünya izlendi.Ve uzayın güzelliği ve muhteşemliği insan aklının alabildiğince görüldü ve hayran kalındı. İnsanda daha çok araştırma merakı uyandırdı gördükleri.

Kainat daha da derinlemesine  okunmaya başladı ... Ama kimler tarafından !

Biz burada (ya da başka bir yerlerde) bir birimizi yerken ,fındık kabuğundan öte hiç bir şeyi doldurmayacak konularla zaman öldürürken birileri çıktı, kainatı okumaya başladı ! Biz zikri tesbih tanelerinde ararken, kertenkele öldürerek sevabımıza sevap kattığımızı sanarken,namaz kılarken yanımızdakilerinin kusurlarını (!) da hafızamıza kaydederken, birileri çıktı kainatı okumaya başladı ! Çok değer verdiğimiz kitabımızı başlar üstünde sakladığımızda kendimiz için en büyük kötülüğü yaptığımızı anlamayacak kadar da gaflet içinde yaşamımıza devam ediyorduk ki birileri çıktı kainatı okumaya başladı ! Üstelik bizim ''Gavur''dediğimiz birileri yapmaya başladı bunu.Ve biz yine her zaman yaptığımız gibi uzaktan izleyip eleştirdik durduk onları!

Bizim yapmadığımızı birileri çıkıp yapınca hiç utanmadık da !.. Bize Rabbimiz Kitabınızı okuyun dememiş miydi ? Kainatı okuyun ,sorun sorgulayın aklınızı kullanın dememiş miydi ? Yoksa ''Siz oturun okumayın ( okusanız da anlamazsınız) birileri çıkar sizin yerinize okur, düşünür ,icat eder, gelişir geliştirir size de artıklarından hizmet olarak gönderir ama bir yandan da dünyayı sadece kendilerine yaşanır kılar size güzel bir senaryo çizer siz de o senaryonun mazlum zulüm görenleri olarak ömrünüzün sonuna kadar savaşır durursunuz'' mu demişti? (Tövbe haşa) Olur mu böyle şey !!!

Yok öyle , dünyanın her yerinde kardeşlerimin zulüm altında olduğunu yazıp üzülüp geçmeyeceğim bu sefer! Bu konudaki ayetleri hepiniz benden çok daha iyi biliyorsunuz (bilmeyenlerde bir zahmet açsın kitabı bulsun ayetleri ve okusun lütfen-Hatta Allah rızası için okusun-) Dünyanın neresinde zulüm gören insan varsa bizim burada canımız yanıyor (sizlerin de yanıyor eminim) ama bir gerçek var ki iman eden(gerçekten iman eden ve salih amel işleyenler) kendilerine düşen görevleri yapsaydı Dünya'nın hali böyle olmazdı. Bakın ben yüzeysel bir şekilde ,biz çalışsaydık şimdi biz zengin olsaydık bunlar olmazdı demeyeceğim çünkü bu para ile pulla olacak bir şey değil (para dediğin ne ki insanın kendi için yaptığı ama sonra onun yok oluşuna sebep olan put )

İnanan (tekrar ediyorum, gerçekten iman eden salih amel işleyenler) kendilerine düşen görevleri yapsalardı (açıp bir zahmet Kur'anı okusalar ve anlamak için kafa yorsalardı) şimdi ; ilimde, bilimde, teknolojinin her alanında merhamet olurdu ,adalet olurdu, dürüstlük olurdu, temizlik olurdu,saygı olurdu... Ve biliyor musunuz şimdi yapılan her şey, var olan tüm canlıların daha iyi yaşaması için olurdu!:..Eğer ki gerçek iman sahipleri yol gösteri Kitabını okuyup onun ışığıyla yol alıp Hakka hizmet etseydi!...

Şimdi bir taraf rahat içindeyken diğer bir taraf zulüm altındayken bizim ah vah etmelerimiz inanın samimiyetini yitiriyor  ... Biliyorum dualar ediyoruz ,elimizden geldiğince bir yerlere yardım ediyoruz (ferdi şeyler bunlar ya da denizde damla hareketler) asla bunları küçümsemiyorum yardım için atılan adımlar ,dua için açılan eller bunlara ASLA olumsuz sözüm olamaz (aksine Rabbim razı olsun hepsinden) ama İbrahim Peygamberle ilgili anlatılan kıssadaki karınca (ki bu kıssayı da bence tek taraflı almışız hep) misali olmaya alışmışız biz !!! Karıncanın o ateşi(!) söndüremeyeceğini bile bile yardım için koşuşturmasını hayranlıkla dinlemişiz ve hep karınca gibi olmaya çalışmışız ... Karıncalar olarak bir türlü bir araya gelememişiz !!! Karınca topluluklarının kalabalıklarını  bir an düşünün ...ne demek istediğimi sanırım anladınız!...Bir karınca olmaya çalışırken bir bütün olmayı başaramamışız işte bizim en büyük kaybımız bu !

O karınca o ateşi söndürmeye gücü olmadığını biliyordu ama elinden gelen buydu. Peki biz ateşin nasıl söndürüleceğini bilmiyor muyuz ? Biliyorsak hala neden karıncayı örnek alıp sadece kendimizi kurtarma derdindeyiz ! (lütfen bunu küçümseme olarak almayın) Ateşi görüyoruz, ama söndürmek için bir şeyler yapmak yerine ;kendi aramızda kavga ediyoruz öyle mi söner böyle mi söner diye tartışıyoruz ya da onu da yapmıyoruz ah vah edip sonra yine kendi menfaatlerimize karşılıklı kavgalarımıza geri dönüyoruz!...Bu mudur yani karıncayı örnek almak...

Kur'anı hayat rehberi olarak almayıp sevap makinesi olarak görmeye devam ettiğimiz sürece de birlik olamayacağımıza inanıyorum.Bizi Dünya'ya gönderen Rabbimiz bize yol göstersin diye kitap göndermiş ama biz onunla önümüzü göreceğimize neler yapmışız...Şimdi ömrümüz şikayetle geçiyor ;hatayı nerede yaptığımızı düşüneceğimize...

Allah aklımızı başımıza alıp, kitabımızı okuyup anlamamızı ve sapmış olduğumuz yolumuzdan onunla doğru yola geri dönmemizi nasip etsin ki Dünya'da artık; hak adalet merhamet insanlık neymiş görsün !...

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Düvenin renginin derdine düştüğümüzden... Derdimiz düvenin rengi değil bir şeyleri imkansızlaştırmak. şahsi kulluk görevlerimizi yerine getiremiyoruz düvenin ayrıntılarıyla uğraşmaktan. tebrik ederim güzel tespit.
Pabuc dedi ki…
/Erdem Uğur Akbıyık
Keşke yapmadıklarımızın yapamadıklarımızın farkına varsak da geç de olsa başlasak bir yerden ... Zaman öyle hızlı geçiyor ki onu bile hafife alıyoruz teferruatlarla geçiriyoruz..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK