Ana içeriğe atla

Çölde Ortasında Bir Ayak İzi Sadece

Öyle bir an geliyor ki hiç bir şeyin anlamı kalmıyor ne gözünüzde ne yüreğinizde.Bom boş bir hal içerisinde buluyorsunuz kendinizi.Bir adı bile yok bu durumun...Ne sorgulamalarınız, ne şikayetleriniz, ne doğrularınız, ne hatalarınız, ne düzelttiğiniz yanlış yanlarınız, ne sevenleriniz ne de sevdikleriniz ..her şey silikleşiyor bir anda! Ve bir boşluk içinde bir kendiniz kalıyorsunuz;sorularınız,sorgulamalarınız, hatalarınız ve sıkıntılarınız olmadan ..Orta yerde yalnız siz !

Kırgınlıklarınız, üzüntüleriniz ,hırslarınız,kızgınlıklarınız, sevmeleriniz,sevildiğinizi sanmalarınız bir bir uçuşup dağılıyor bir yanlara ve sessizce izlersiniz...Hayalleriniz mi vardı ? Peki ne kadarını gerçekleştirdiniz? Sevmeleriniz mi vardı karşılığını umduğunuz, yürekten çığlıklarınız mı vardı duyulur diye beklediğiniz, susuşlarınız mı vardı anlaşılır diye beklediğiniz....................Hiç biri karşılık bulmadı değil mi ? Ve sürekli ,karşılıklı olmaz bu işler de denildi değil mi ? Sevmeyi kendi yüreğiniz için hissetmeliydiniz, hataları görmemeli kendinizde var olan hataları düzeltmeliydiniz,yanlışları söylememeliydiniz çünkü insanlar yanlışları duymayı sevmezler sizden uzaklaşırlardı......Öyle söylenip hafızanıza işlenmişti.Siz zaten siz olarak düşünmeyi unutmuştunuz onun için size ait olduğunu düşündüğünüz fikirleriniz bile sizi terk ederken peşinden gitme cesaretiniz olamazdı.

Bir bir terkederken sahip olduğunu sandığınız tüm düşünceleriniz; artık sorularda kalmamıştır aklınızda.Düşünmek yoruyordu ne de olsa;sevmelerin hakkı verilemiyordu ve artık sizi siz yaptığını düşündüğünüz hiç bir şeyin anlamı kalmamıştır o boşluğun içinde yalnız başınıza dönüp dururken! Yo delirmediniz sadece siz kaldınız sahibi olduğunuzu düşündüğünüz her şey sizden uzaklaşırken.

Evet sizi siz yapanlarda uzaklaşmışken sakin kafayla bakın kendinize özgürce..Cevaplar verin sonradan sizi kuşatacak sorularınız için.Ömrünüz boyunca beyninizde yüreğinizde taşıdığınız tüm ağırlıklarınızdan uzaklaşmışken bir bakın kimsiniz ! Görün kim olduğunuzu ve sonra nerede ne kadar var olduğunuzu yeniden düşünün........................................................Hayatınızda neleri değiştirebileceğinizi de düşünün bakayım, değiştirmek için sarfettiğiniz zamanı da düşünün.Düşünmek yoruyorsa insanı; sahip olduğunu düşündüğü ve sahip olmayı düşündüğü her şey çok daha fazla yoruyor onu ve uzaklaştırıyor ''kim'' olduğundan !

Siz daha kendinizi çözememişken dünyayı mı algılamaya kalktınız? Kendini tanımayan etrafını nasıl tanıyacaktı ki ? Kendine hayrı olamayanın dünyanı düzeltmeye yeltenmesi ne kadar da komikti fark edemiyordunuz dünya telaşı içerisinde.An içinde anlar barındıran dünyada çabaladınız kendiniz kalabilmek için ve ifade edebilmek için yine kendinizi.Peki nereye vardınız ? Anlaşıldınız mı ? Ya da hiç düşündünüz mü ''Anlaşılsanız ne fark edecek?'' Birileri size anlasa hak verse ne değişek sizde ? Sürekli hatalar yapıyorsunuz ama yapılan hataları kınayabiliyorsunuz ne tuhaf değil  mi? 

Sorularla yaşamak zor ama asıl zor olan kendinize sormadığınız soruların cevabını başkalarından beklemek ...Çünkü çıkmaz sokakta bir ileri bir geri koşmak gibi bir durum bu ! 

Hayat işte hep garip hep tuhaf; bir denklem var önümüzde çözebilene aşk olsun...



Yorumlar

Bir hayal kur dedi ki…
insan sorgulamalı kendini gözden geçirmeli arada bir..
ve değişime ise önce kendinden başlamalı... önce kendini sevmeli.. her şey insanın kendisinde başlayıp kendisinde bitiyor yine..
sevgi... karşiılıksız sevmeli.. hatalarını görmek mi..şöyle bir söz hatırlıyorum, sevilenin hataları görülmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır..
Pabuc dedi ki…
Güzel bir sözmüş ne kadar da doğru.

Ben bir de şunu isterdim, sevmeyi bilmiyorsak sevdiğimiz söylemesek karşımızdakilere...
Budeliçocuk dedi ki…
Hem çöl hem de iz bırakan ayaklar farkında..
Rüzgarın getirdiği kumlar izleri kapatsa da..
Pabuc dedi ki…
/Budeliçocuk,
Harika bir yorum
çok teşekkür ederim...

Farkında olamak belki de güç veriyor izin sahiplerine de..
Unknown dedi ki…
​​​​Geçiştirme amacı taşıyan ve üç nokta ile başlayıp biten cümlelere benzetiyorum artık insanlığı.
İcat sebeplerini gizlemeyen ve dolayısıyla değişmeme taraftarı günah çıkarma ayinleri boşuna değil elbet. Aralıklı düşüncelerimi uğrar bir soru; Suçluya tanınan "susma hakkı"nın, biz suçsuzlara karşılığı "merhamet etmeme" mi? Aşırı biriktirme neticesinde değer erozyonuna uğramış ve böylece tırnak içine alınma zahmetinden kurtulmuş... Bir güne ,saate ve bazen dakkikaya hap edilmiş, "çok gizli belge" sınıfına konulmuş değerini saklandıkça yitiren merhamet. Gösterilmesi gerekenler anılınca üç noktaya kardeş sessizliğe geçilen ve devamında acınası bir kaç hitaba ev sahipliği yapan ruhsuz kelimeler ve yine o sessizlik,o ölü taklidi...
Pabuc dedi ki…
Bazen her şeyin yarım olduğunu yarım kaldığını düşünüyorum bu dünyada; sevgiler, beklentiler, aşklar, huzurlar ,mutluluklar ve her şey işte..Hep bir şekilde yarım kalıyor ve tamamlanmıyor tüm duygular ...Üç noktalar hep var hayatımızda ve olacak gibi de..

Güzel yorum/ların için teşekkürler Gökhan.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK