Öyle bir an geliyor ki hiç bir şeyin anlamı kalmıyor ne gözünüzde ne yüreğinizde.Bom boş bir hal içerisinde buluyorsunuz kendinizi.Bir adı bile yok bu durumun...Ne sorgulamalarınız, ne şikayetleriniz, ne doğrularınız, ne hatalarınız, ne düzelttiğiniz yanlış yanlarınız, ne sevenleriniz ne de sevdikleriniz ..her şey silikleşiyor bir anda! Ve bir boşluk içinde bir kendiniz kalıyorsunuz;sorularınız,sorgulamalarınız, hatalarınız ve sıkıntılarınız olmadan ..Orta yerde yalnız siz !
Kırgınlıklarınız, üzüntüleriniz ,hırslarınız,kızgınlıklarınız, sevmeleriniz,sevildiğinizi sanmalarınız bir bir uçuşup dağılıyor bir yanlara ve sessizce izlersiniz...Hayalleriniz mi vardı ? Peki ne kadarını gerçekleştirdiniz? Sevmeleriniz mi vardı karşılığını umduğunuz, yürekten çığlıklarınız mı vardı duyulur diye beklediğiniz, susuşlarınız mı vardı anlaşılır diye beklediğiniz....................Hiç biri karşılık bulmadı değil mi ? Ve sürekli ,karşılıklı olmaz bu işler de denildi değil mi ? Sevmeyi kendi yüreğiniz için hissetmeliydiniz, hataları görmemeli kendinizde var olan hataları düzeltmeliydiniz,yanlışları söylememeliydiniz çünkü insanlar yanlışları duymayı sevmezler sizden uzaklaşırlardı......Öyle söylenip hafızanıza işlenmişti.Siz zaten siz olarak düşünmeyi unutmuştunuz onun için size ait olduğunu düşündüğünüz fikirleriniz bile sizi terk ederken peşinden gitme cesaretiniz olamazdı.
Bir bir terkederken sahip olduğunu sandığınız tüm düşünceleriniz; artık sorularda kalmamıştır aklınızda.Düşünmek yoruyordu ne de olsa;sevmelerin hakkı verilemiyordu ve artık sizi siz yaptığını düşündüğünüz hiç bir şeyin anlamı kalmamıştır o boşluğun içinde yalnız başınıza dönüp dururken! Yo delirmediniz sadece siz kaldınız sahibi olduğunuzu düşündüğünüz her şey sizden uzaklaşırken.
Evet sizi siz yapanlarda uzaklaşmışken sakin kafayla bakın kendinize özgürce..Cevaplar verin sonradan sizi kuşatacak sorularınız için.Ömrünüz boyunca beyninizde yüreğinizde taşıdığınız tüm ağırlıklarınızdan uzaklaşmışken bir bakın kimsiniz ! Görün kim olduğunuzu ve sonra nerede ne kadar var olduğunuzu yeniden düşünün........................................................Hayatınızda neleri değiştirebileceğinizi de düşünün bakayım, değiştirmek için sarfettiğiniz zamanı da düşünün.Düşünmek yoruyorsa insanı; sahip olduğunu düşündüğü ve sahip olmayı düşündüğü her şey çok daha fazla yoruyor onu ve uzaklaştırıyor ''kim'' olduğundan !
Siz daha kendinizi çözememişken dünyayı mı algılamaya kalktınız? Kendini tanımayan etrafını nasıl tanıyacaktı ki ? Kendine hayrı olamayanın dünyanı düzeltmeye yeltenmesi ne kadar da komikti fark edemiyordunuz dünya telaşı içerisinde.An içinde anlar barındıran dünyada çabaladınız kendiniz kalabilmek için ve ifade edebilmek için yine kendinizi.Peki nereye vardınız ? Anlaşıldınız mı ? Ya da hiç düşündünüz mü ''Anlaşılsanız ne fark edecek?'' Birileri size anlasa hak verse ne değişek sizde ? Sürekli hatalar yapıyorsunuz ama yapılan hataları kınayabiliyorsunuz ne tuhaf değil mi?
Sorularla yaşamak zor ama asıl zor olan kendinize sormadığınız soruların cevabını başkalarından beklemek ...Çünkü çıkmaz sokakta bir ileri bir geri koşmak gibi bir durum bu !
Hayat işte hep garip hep tuhaf; bir denklem var önümüzde çözebilene aşk olsun...
Kırgınlıklarınız, üzüntüleriniz ,hırslarınız,kızgınlıklarınız, sevmeleriniz,sevildiğinizi sanmalarınız bir bir uçuşup dağılıyor bir yanlara ve sessizce izlersiniz...Hayalleriniz mi vardı ? Peki ne kadarını gerçekleştirdiniz? Sevmeleriniz mi vardı karşılığını umduğunuz, yürekten çığlıklarınız mı vardı duyulur diye beklediğiniz, susuşlarınız mı vardı anlaşılır diye beklediğiniz....................Hiç biri karşılık bulmadı değil mi ? Ve sürekli ,karşılıklı olmaz bu işler de denildi değil mi ? Sevmeyi kendi yüreğiniz için hissetmeliydiniz, hataları görmemeli kendinizde var olan hataları düzeltmeliydiniz,yanlışları söylememeliydiniz çünkü insanlar yanlışları duymayı sevmezler sizden uzaklaşırlardı......Öyle söylenip hafızanıza işlenmişti.Siz zaten siz olarak düşünmeyi unutmuştunuz onun için size ait olduğunu düşündüğünüz fikirleriniz bile sizi terk ederken peşinden gitme cesaretiniz olamazdı.
Bir bir terkederken sahip olduğunu sandığınız tüm düşünceleriniz; artık sorularda kalmamıştır aklınızda.Düşünmek yoruyordu ne de olsa;sevmelerin hakkı verilemiyordu ve artık sizi siz yaptığını düşündüğünüz hiç bir şeyin anlamı kalmamıştır o boşluğun içinde yalnız başınıza dönüp dururken! Yo delirmediniz sadece siz kaldınız sahibi olduğunuzu düşündüğünüz her şey sizden uzaklaşırken.
Evet sizi siz yapanlarda uzaklaşmışken sakin kafayla bakın kendinize özgürce..Cevaplar verin sonradan sizi kuşatacak sorularınız için.Ömrünüz boyunca beyninizde yüreğinizde taşıdığınız tüm ağırlıklarınızdan uzaklaşmışken bir bakın kimsiniz ! Görün kim olduğunuzu ve sonra nerede ne kadar var olduğunuzu yeniden düşünün........................................................Hayatınızda neleri değiştirebileceğinizi de düşünün bakayım, değiştirmek için sarfettiğiniz zamanı da düşünün.Düşünmek yoruyorsa insanı; sahip olduğunu düşündüğü ve sahip olmayı düşündüğü her şey çok daha fazla yoruyor onu ve uzaklaştırıyor ''kim'' olduğundan !
Siz daha kendinizi çözememişken dünyayı mı algılamaya kalktınız? Kendini tanımayan etrafını nasıl tanıyacaktı ki ? Kendine hayrı olamayanın dünyanı düzeltmeye yeltenmesi ne kadar da komikti fark edemiyordunuz dünya telaşı içerisinde.An içinde anlar barındıran dünyada çabaladınız kendiniz kalabilmek için ve ifade edebilmek için yine kendinizi.Peki nereye vardınız ? Anlaşıldınız mı ? Ya da hiç düşündünüz mü ''Anlaşılsanız ne fark edecek?'' Birileri size anlasa hak verse ne değişek sizde ? Sürekli hatalar yapıyorsunuz ama yapılan hataları kınayabiliyorsunuz ne tuhaf değil mi?
Sorularla yaşamak zor ama asıl zor olan kendinize sormadığınız soruların cevabını başkalarından beklemek ...Çünkü çıkmaz sokakta bir ileri bir geri koşmak gibi bir durum bu !
Hayat işte hep garip hep tuhaf; bir denklem var önümüzde çözebilene aşk olsun...
Yorumlar
ve değişime ise önce kendinden başlamalı... önce kendini sevmeli.. her şey insanın kendisinde başlayıp kendisinde bitiyor yine..
sevgi... karşiılıksız sevmeli.. hatalarını görmek mi..şöyle bir söz hatırlıyorum, sevilenin hataları görülmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır..
Ben bir de şunu isterdim, sevmeyi bilmiyorsak sevdiğimiz söylemesek karşımızdakilere...
Rüzgarın getirdiği kumlar izleri kapatsa da..
Harika bir yorum
çok teşekkür ederim...
Farkında olamak belki de güç veriyor izin sahiplerine de..
İcat sebeplerini gizlemeyen ve dolayısıyla değişmeme taraftarı günah çıkarma ayinleri boşuna değil elbet. Aralıklı düşüncelerimi uğrar bir soru; Suçluya tanınan "susma hakkı"nın, biz suçsuzlara karşılığı "merhamet etmeme" mi? Aşırı biriktirme neticesinde değer erozyonuna uğramış ve böylece tırnak içine alınma zahmetinden kurtulmuş... Bir güne ,saate ve bazen dakkikaya hap edilmiş, "çok gizli belge" sınıfına konulmuş değerini saklandıkça yitiren merhamet. Gösterilmesi gerekenler anılınca üç noktaya kardeş sessizliğe geçilen ve devamında acınası bir kaç hitaba ev sahipliği yapan ruhsuz kelimeler ve yine o sessizlik,o ölü taklidi...
Güzel yorum/ların için teşekkürler Gökhan.