Ana içeriğe atla

Açık Olsun Yolu, Yüreğinin !


..Ve bir gün fark etti ki değişmeye başlamış...
Hala merakla izliyordu yorumluyordu hayatı ama değişmişti işte bir şekilde tepkileri.Umursamıyordu artık kendisi için önemli olmayan şeyleri ve sözleri..İstemiyordu zaman ayırmaya değmeyeceğini düşündüğü fikirler ya da davranışlar yüzünden canını sıkmayı, istemiyordu ve kaçıyordu işte korkaklık olsa da....

Gözlerinin içine bakarak konuşanların bile artık kendi düşüncelerini aktarma kaygısıyla konuştuğunu görünce, güven denen olgunun da açılması meşgul karanlık kutulara çekildiğini hissetmeye başlamıştı ...Bu durumdan memnun olmadı için de bunu da boş verdi  ''olacağına varır!'' diyerek bir virgülde buraya koydu....

Herkesde biraz menfaat, biraz riya, biraz yalan, biraz vefasızlık varsa onda da vardı zaten insan olmanın gereği gibi bir şeydi bu,nankörlüğün kardeşleriydi tüm bu özellikle...Ve biliyordu ki onda da vardı az ya da çok ..Bilemiyordu ki kendine dışarıdan bakamıyordu ama en azından biliyordu o da birileri için; kötü,vefasız,ukala,duygusuz,ilgisiz,yalancı,katı olacaktı...Ve ne kadar iyi olmaya çalışırsa çalışsın hep başkalarının düşüncelerinden ibaret olacağını kabul etti.Sırf bu yüzden sadece yaşamaya baktı hayatında önemlilerinin  sıralamasını değiştirdi zamanla...Şimdi daha çok düşünüyor daha çok üzülüyordu ama en azından önemli şeyler için üzülüp hüzünleniyordu kendine zarar verse de...

O kadar kendiyle meşgul olmaya başladı ki artık başkaları ne düşünürü umursayacak vakti yoktu.Başkalarını memnun etmek için hareket etmenin de kendine karşı iki yüzlülük olduğunu kabul etti ve dürüst olmayı seçti ilk defa...Gerçi böyle olmasına alışamadı insanlar ama her şeye rağmen iki yüzlülükten daha iyiydi bu seçimi..Kabul edilmek kaygısı yoktu ki zaten....Sevilmek de değildi derdi;aslında kişilere bağlı derdi yoktu çünkü o biliyordu ne yaparsa yapsın nasıl konuşursa konuşsun ya da tepkilerinde dikkatli olsa da olmasa da insanlar hep istedikleri gibi düşünecek ve yüreklerinin netliği derecesinde yorumlayacaklardı onun söylediklerini ya da söyle(ye)mediklerini ! 

Hep kendi doğruları olmuştu, okuyarak düşünerek karar verdiği.Başkalarını dikkatle dinlemeyi seviyordu, bakışını ve düşüncelerini zenginleştirmek adına.Her hayatı kendi  zenginliğiydi dinleyerek renk katıyordu kendi yaşamına...Bir defa daha anlıyordu hayatın içinde sadece bir dişli olduğunu ve mekanızmanın işlemesi için 'kendi' olması gerektiğini.Bir özelliği yoktu dünya içinde bulunduğu konumda; bir farkı varsa o da düşünce dünyasındaydı o da herkes tarafından fark edilir bir şey değildi.O gizli farkı sadece yürekler görebilir  ve görüntünün  netleşmesi için de sadece ''sevgi''gözlüğüyle bakılması gerekiyordu.Ve bu herkes için böyledir, işte gerçektir bu ! Yüreğinde aynı sevgiyi taşıyanlar bir birlerinin asıllarını görebilirler...Ve aynı melodiyle aynı frekansta atan kalpler bir birini bulur bulmaz bu da meçhul!...

Dünya değişiyordu gözle görünür bir şekilde ve o da dünya ile birlikte bir değişim geçiriyordu özellikle iç dünyasında..Endişeleri vardı bu durumdan ama merak da ediyordu değişiminin onu götüreceği yolları...Ne geliyorsa insanın başına meraktan gelmiyor muydu ? Kendi ile ilgili meraklarının kimseye zararı olmayacağını kabullenip bıraktı bu merakın ellerine kendini ve çıktı iç dünyasının bilinmez yolculuğuna.Her şeyin hayırlısı diyerek..............................

DİNLENESİ BİR PARÇA

Yorumlar

kahvetelvesi dedi ki…
O kadar hızlı değişiyor ki her şey...İç dünyamız da öyle. İşte yabancılaşmamak için, ara sıra baş başa kalmalı kendisiyle insan..Doğruyu, kendine yakışanı bulma adına...Yine harika bir yazı olmuş.
Pabuc dedi ki…
/kahve telvesi,
Teşekkür ederim...

Hayat cidden çok hızlı akmaya başladı yıllar gün gibi geçiyor sanki!...Bu hız içerisinde değişimlerimizde hızlı oluyor alışmak çok zor oluyor sanırım..

Sevgiler
cem dedi ki…
başkasını memnun etmek için içine düşülen ikiyüzlülüğün hasını yapıyoruz vakti zamanı gelince. Aksi halde kimimiz taşlayan kimimiz taşlanan olur çıkarız.

hayırlı olsun bakalım...
Pabuc dedi ki…
...evet öyle oluyor üstelik başkalarını memnun edecez diye uğraşırken kendimiz olmayı öteliyoruz hep..Bir de bakıyoruz ki hiç de hissettiğimiz kişi değiliz ..sonrası yok depresyondu yok bunalımdı uğraşıp duruyoruz.

Bir gün isyan edip kendimiz olmaya kararverdiğimizde de taşlanmasak da öteleniyoruz yargılanıyoruz hatta marjinal olmakla bile suçlanıyoruz anlaşılmadan.....

Devamlılığı olsun inşaallah...
Unknown dedi ki…
Yazınızı okurken, kendim yazmış gibi hissederek okudum inanın. Biraz başkalarını biraz kendini gibi bir anlatış. O kadar iyi geçmiş ki düşünceler. Övgüye ne gerek ama çok nefis bir anlatımdı.
Pabuc dedi ki…
/Kalemzade Kamil
sizden bunları duymak çok güzel..anlaşılıyor olmak da bir kazanç...Demek ki biraz da olsa yazabiliyormuşum diyorum :) Yazdığım herşey öncelikle kendime önce kendi nefsimi terbiye bencilliği anlayacağınız ...Saygılar...
Unknown dedi ki…
Ara sıra aklıma gelen bir söz vardır 'Tek sınır hayal gücümüzdür'.
Hayallerin gerçekler üzerine inşa edildiği gerçeği bunu yalanlasa da,biraz daha iyimser yaklaşımla,kendi sınırını çizebilme fikri insanı cezbediyor.
Kendi olabilmeli kişi, yanlışlarından yola çıkarak doğruları bulmalı da... Lakin fakatlı bir cümle,kendi olmak diye bir şey yoktur.Çünkü siz sadece size dayatılan kişiliklerden birini seçmenin dışına çıkamıyorsunuz.
Özgür köleler tabirinin yakıştığı bir durum :))
Hani okumaya başladığınız an üzerinden dakikalar geçmesine rağmen, siz okumaya başladığınız yerde tıkanıp kalmışsınız ya...
Ve çok şey yaşanılmış izlenimine kapılırsınız ,susarken konuşmuşsun gibi veya okumadan okuduğunun güzelliğini anlamak gibi,... işte sizin yazınız böyle bir şey
Pabuc dedi ki…
/Gökhan Tunç,
bu güzel iltifatları hak ediyorsa yazı ne mutlu bana ...Bir nebze de olsa anlaşılmanın huzuru kaplar beni...Kendi olmak aslında zor değil ama izin verilmiyor bir türlü,o kadar alışmış ki insanlık başkalarının hayatına hükmetmeye herkese özel bir yaşamı yaşamaya bile izin vermiyor..Ama bir şekilde kendini ifade edebilmeliyiz çünkü başka hayatımız yok...Yolumuz açık olsun mu bu yolda :) Olsun inşaallah...Saygılar ve güzel yorumunuz için teşekkürler...
Emrah Güngör dedi ki…
Ne kadar taşlansak, ne kadar ötelensek de kendimiz gibi olmaya devam edelim biz. Çünkü kendimiz olduğumuz zaman bize karşı çıkan bizim düşmanımızdır..

Bize ait olmayan düşünceleri, fikirleri kendimize yüklemeye çalıştığımız zaman, karşı çıkanların bizim düşmanımız olduğunu söylemek biraz güçleşiyor.

Kendimiz olalım ve düşmanlarımızla yaşamayı bilelim. Çünkü dostların değeri düşmanların kininde gizli..
Volkan DENİZ dedi ki…
O çıktığı yolculuk belki de netleştirecek kafsındaki soruları ve sorgulamaları. o yolculuğun sonunda anlayacak bir dişli olarak çevirdiği çarkın aslında dünyayı da döndürdüğünü...
Pabuc dedi ki…
/Emrah Güngör,
Biz kendimiz olduğumuzda bunu kabullenemeyenlerle dolmuş dört bir yanımız...maalesef...berbat bir şey bu !


/Volkan DENİZ,
en acısı da ne biliyor musun her şeyin netleşmesi ...ama netleşme insanı bulunduğu çerçeveden çıkaramıyor çoğu zaman...yine maalesef...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK