..Ve bir gün fark etti ki değişmeye başlamış...
Hala merakla izliyordu yorumluyordu hayatı ama değişmişti işte bir şekilde tepkileri.Umursamıyordu artık kendisi için önemli olmayan şeyleri ve sözleri..İstemiyordu zaman ayırmaya değmeyeceğini düşündüğü fikirler ya da davranışlar yüzünden canını sıkmayı, istemiyordu ve kaçıyordu işte korkaklık olsa da....
Gözlerinin içine bakarak konuşanların bile artık kendi düşüncelerini aktarma kaygısıyla konuştuğunu görünce, güven denen olgunun da açılması meşgul karanlık kutulara çekildiğini hissetmeye başlamıştı ...Bu durumdan memnun olmadı için de bunu da boş verdi ''olacağına varır!'' diyerek bir virgülde buraya koydu....
Herkesde biraz menfaat, biraz riya, biraz yalan, biraz vefasızlık varsa onda da vardı zaten insan olmanın gereği gibi bir şeydi bu,nankörlüğün kardeşleriydi tüm bu özellikle...Ve biliyordu ki onda da vardı az ya da çok ..Bilemiyordu ki kendine dışarıdan bakamıyordu ama en azından biliyordu o da birileri için; kötü,vefasız,ukala,duygusuz,ilgisiz,yalancı,katı olacaktı...Ve ne kadar iyi olmaya çalışırsa çalışsın hep başkalarının düşüncelerinden ibaret olacağını kabul etti.Sırf bu yüzden sadece yaşamaya baktı hayatında önemlilerinin sıralamasını değiştirdi zamanla...Şimdi daha çok düşünüyor daha çok üzülüyordu ama en azından önemli şeyler için üzülüp hüzünleniyordu kendine zarar verse de...
O kadar kendiyle meşgul olmaya başladı ki artık başkaları ne düşünürü umursayacak vakti yoktu.Başkalarını memnun etmek için hareket etmenin de kendine karşı iki yüzlülük olduğunu kabul etti ve dürüst olmayı seçti ilk defa...Gerçi böyle olmasına alışamadı insanlar ama her şeye rağmen iki yüzlülükten daha iyiydi bu seçimi..Kabul edilmek kaygısı yoktu ki zaten....Sevilmek de değildi derdi;aslında kişilere bağlı derdi yoktu çünkü o biliyordu ne yaparsa yapsın nasıl konuşursa konuşsun ya da tepkilerinde dikkatli olsa da olmasa da insanlar hep istedikleri gibi düşünecek ve yüreklerinin netliği derecesinde yorumlayacaklardı onun söylediklerini ya da söyle(ye)mediklerini !
Hep kendi doğruları olmuştu, okuyarak düşünerek karar verdiği.Başkalarını dikkatle dinlemeyi seviyordu, bakışını ve düşüncelerini zenginleştirmek adına.Her hayatı kendi zenginliğiydi dinleyerek renk katıyordu kendi yaşamına...Bir defa daha anlıyordu hayatın içinde sadece bir dişli olduğunu ve mekanızmanın işlemesi için 'kendi' olması gerektiğini.Bir özelliği yoktu dünya içinde bulunduğu konumda; bir farkı varsa o da düşünce dünyasındaydı o da herkes tarafından fark edilir bir şey değildi.O gizli farkı sadece yürekler görebilir ve görüntünün netleşmesi için de sadece ''sevgi''gözlüğüyle bakılması gerekiyordu.Ve bu herkes için böyledir, işte gerçektir bu ! Yüreğinde aynı sevgiyi taşıyanlar bir birlerinin asıllarını görebilirler...Ve aynı melodiyle aynı frekansta atan kalpler bir birini bulur bulmaz bu da meçhul!...
Dünya değişiyordu gözle görünür bir şekilde ve o da dünya ile birlikte bir değişim geçiriyordu özellikle iç dünyasında..Endişeleri vardı bu durumdan ama merak da ediyordu değişiminin onu götüreceği yolları...Ne geliyorsa insanın başına meraktan gelmiyor muydu ? Kendi ile ilgili meraklarının kimseye zararı olmayacağını kabullenip bıraktı bu merakın ellerine kendini ve çıktı iç dünyasının bilinmez yolculuğuna.Her şeyin hayırlısı diyerek..............................
DİNLENESİ BİR PARÇA
Yorumlar
Teşekkür ederim...
Hayat cidden çok hızlı akmaya başladı yıllar gün gibi geçiyor sanki!...Bu hız içerisinde değişimlerimizde hızlı oluyor alışmak çok zor oluyor sanırım..
Sevgiler
hayırlı olsun bakalım...
Bir gün isyan edip kendimiz olmaya kararverdiğimizde de taşlanmasak da öteleniyoruz yargılanıyoruz hatta marjinal olmakla bile suçlanıyoruz anlaşılmadan.....
Devamlılığı olsun inşaallah...
sizden bunları duymak çok güzel..anlaşılıyor olmak da bir kazanç...Demek ki biraz da olsa yazabiliyormuşum diyorum :) Yazdığım herşey öncelikle kendime önce kendi nefsimi terbiye bencilliği anlayacağınız ...Saygılar...
Hayallerin gerçekler üzerine inşa edildiği gerçeği bunu yalanlasa da,biraz daha iyimser yaklaşımla,kendi sınırını çizebilme fikri insanı cezbediyor.
Kendi olabilmeli kişi, yanlışlarından yola çıkarak doğruları bulmalı da... Lakin fakatlı bir cümle,kendi olmak diye bir şey yoktur.Çünkü siz sadece size dayatılan kişiliklerden birini seçmenin dışına çıkamıyorsunuz.
Özgür köleler tabirinin yakıştığı bir durum :))
Hani okumaya başladığınız an üzerinden dakikalar geçmesine rağmen, siz okumaya başladığınız yerde tıkanıp kalmışsınız ya...
Ve çok şey yaşanılmış izlenimine kapılırsınız ,susarken konuşmuşsun gibi veya okumadan okuduğunun güzelliğini anlamak gibi,... işte sizin yazınız böyle bir şey
bu güzel iltifatları hak ediyorsa yazı ne mutlu bana ...Bir nebze de olsa anlaşılmanın huzuru kaplar beni...Kendi olmak aslında zor değil ama izin verilmiyor bir türlü,o kadar alışmış ki insanlık başkalarının hayatına hükmetmeye herkese özel bir yaşamı yaşamaya bile izin vermiyor..Ama bir şekilde kendini ifade edebilmeliyiz çünkü başka hayatımız yok...Yolumuz açık olsun mu bu yolda :) Olsun inşaallah...Saygılar ve güzel yorumunuz için teşekkürler...
Bize ait olmayan düşünceleri, fikirleri kendimize yüklemeye çalıştığımız zaman, karşı çıkanların bizim düşmanımız olduğunu söylemek biraz güçleşiyor.
Kendimiz olalım ve düşmanlarımızla yaşamayı bilelim. Çünkü dostların değeri düşmanların kininde gizli..
Biz kendimiz olduğumuzda bunu kabullenemeyenlerle dolmuş dört bir yanımız...maalesef...berbat bir şey bu !
/Volkan DENİZ,
en acısı da ne biliyor musun her şeyin netleşmesi ...ama netleşme insanı bulunduğu çerçeveden çıkaramıyor çoğu zaman...yine maalesef...