Ana içeriğe atla

Düşüncelerle Boğuşmamak Gerekiyor

Yaş insanı biraz daha derin düşünmeye itiyor gibi geliyor bana.Lay lay lomlarınız yaşınız ilerledikçe daha da azalıyor.Daha çok ''Neden dünyadayım,neler yapmalıyım,Yaradan benden ne istemiş,hayatımı nasıl geçirmeliyim..''gibi sorular soruyorsunuz ve cevaplarını arıyorsunuz.Bazen içinden çıkmadığınız soruların içlerinde buluyorsunuz kendinizi hatta boğulur buluyorsunuz ruhunuzu o zaman da zamana bırakıyor hayata dalıyorsunuz cevaplar zaten gözünüzün önüne geliyor kendiliğinden.Çünkü siz düşüncelerinizden eminsiniz ve cevaplar arıyorsunuz cevaplarda bir şekilde geliyor karşınıza.

Tuhaf bir dönemden geçtiğimi düşünüyorum.Dünyadan hiç bir beklentim kalmamış gibi...Umitsizlik değil de;nasılsa öleceksek istediklerimizi yapmamızın da bir anlamı yok gibi geliyor çoğu zaman.Hayaller kurmanın ya da gerçekleştirmenin anlamı,zaten yok olup gideceksek ve sonrasında bunların hiç bir önemi olmayacaksa gerçekleştirmenin de anlamı da yok! diye düşünüyorum bu tuhaf dönemler içersinde.Yanlış büyük ihtimalle bu düşüncelerim ama sorularıma cevap alamayınca böyle boşluklar içinde kalıyorum.Dünyanın faniliğini her hücremde hissediyorum ve bu halde bile ölümden korkuyorum.Ölüm gerçeğinin ne anlama geldiği bildiğim halde sonrasında imanla ölenlerin çok çok hatta çok daha iyi bir yere gideceklerini bildiğim halde yine de korkuyorum.


Ümitsizlik,amaçsızlık,korku hepsi bir arada..Ruhi bunalım mı bu ? Evet cevabı da veremiyorum,hiç bir şey elimizde değil gibi geliyor bazende.Madem öyleyse çabalamanın da anlamı yok diyorum! En iyisi bana verilmiş ELif rolünü en iyi şekilde oynayayım,bana verilen canın hakkını vermeye çalışayım, yüreğim huzurlu O'nun huzuruna varmak için yaşayayım diyorum...Amaç da o değil mi zaten..Azcini bilerek bir ömür sürmek,verilenlere şükretmek ve Rabbini bilerek O'nun merhametine büyüklüğüne sığınarak huzuruna varmak/varabilmek..

Dünyayı seviyorum çünkü aklımın alamayacağı kadar güzelliklerle dolu.Allah o kadar ince bir nizamla yaratmış ki dünyayı insan aklı almıyor(zaten sınırlı bir akılla anlamak kim biz kim ) hayvanlar alemi ayrı bir mucize,doğa ayrı bir mucize insan hepsinden ayrı mucize...Yaratılmış her hangi bir şey üzerinden biraz düşünen insanın zaten iman etmemesi mümkün değil(!) Dünya üzerinde binlerce alem var her canlının ayrı bir yaşantısı var.Öyle düzenli ki,hayranlıkla izliyor insan.Bİr tek düzeni bozmaya çalışan(!) insan var .Haddi aşan insan ! Kötülük konusunda şeytanla yarışan insan! Hem kendine hem de başkalarına zulmeden insan! Dünyayı yaşanmaz hale getirmekte üzerine rakibi olmayan insan ! Verilen tüm bu muhteşem emanete ihanet eden insan ! İşte bunları düşündükçe bunalım denen o illetin içinde buluyorum kendimi.Kötülükleri,Allah'a asi olmayı,düşünmemeyi,korkmamayı da anlamıyorum.Okumamayı,aşırı hırsı,zulmü,sevgisizliği,nefreti de anlayamıyorum...Hatta düşüncesizliği bile anlamıyorum..Cehalet kötü şey işte anlamadığı çok şey oluyor insanın.Öyle ki din konusunda insanların korkutulmasını, yalan yanlış şeylerle kafaların doldurulmasını ve bunun da Allah adı verilerek yapılmasını anlamıyorum...

Ben sanırım bu aralar fazla düşünüyorum biraz daha az düşünüp Dünya zevkleriyle biraz meşgul olsan iyi olur.İki tarafı iyi dengelemek lazım Dünyadan da çok fazla soğumamak lazım zira o kadar güzel Yaratmış Rabbimiz ,nankörlük etmemek lazım.!...Havalar da biraz psikolojisini etkiliyor sanırım insanın,ben bir türlü sevemedim bu puslu havaları :/

Dua edin...

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Nedensiz gibi görünen sıkıntı "şüpheden sıyrılmış bilgi edinme" isteğimizdir. 7'sinde de olur 70'inde de. Güven eksikliği yani. Ve zaman zaman olması da gerekli bir hal. Gayet normal bir durum. Takılmamak gerek.

İnsanın üzerindeki yük; yük değil, kırılması gereken zincirlerden kaynaklı bir direnç. Bahsettiğiniz iki tarafın dengesi zincirler kırılınca zaten sağlanıyor. Adım atmaya çalışırken engelleyenden kurtulmak gerek. İnsanın ayağından çeken olmazsa gayet rahat ve korkudan sıyrılmış olarak adımlar atabilmeye başlar. Ayağına değil önüne bakar ve güvenli adımlar atar.

Ve son söz olarak insan düşünmeden zaten yapamaz, dert etmemek, aksine rahat olmak gerek bence.
:) :) Mutlu olmamak için neden ararsak rahatça buluruz, mutlu olmak için neden ararsak sayamayacağımız kadar çok.
cem dedi ki…
bi dönem bu karmaşaya giriyor insan. daha sonra, biraz daha yaş alınca o kadar düşünmenin de saçma olduğuna karar verip boşveriyorsun çoğu şeyi..

dua edelim efem...
Pabuc dedi ki…
/Kamemzâde,
İki dünyayı da unutmadan yaşaması gereken insana bilinmesi gerekenlerin çoğu yanlış öğretilmişse ya da tek taraflı öğretilmişsi sonradan okuyarak öğrendiği doğrulara alışması sanırım zaman alıyor..Çocukken,Din bu kadar basit bir şey olamaz bu kadar da acımasız korkutucu olamaz,sadece kalın kitaplardan öğrenilen bir şey olamaz derdim kendi kendime..Sonra okudukça düşündükçe öğrendimki din denen şey hayatın ta kendisiymiş..birilerinin bize anlattığı, yaptığın her hatada Cehennemde yanacağımı bana söyleyecek kadar ürkütücü bir şey de değilmiş dinin vazifesi insanları Cehennemde yakmak değilmiş,dünya denen mekanda nasıl yaşaması gerektiğini anlatan bilgi bütünüymüş...Gerçekleri öğrenmeye başlamakla eski bildiklerinizin arasında bazen sıkışıp kalabiliyorsunuz benimki de belki buna benzer bir durum,geçecek diye umuyorum (gerçi 1 yıl oldu geçmedi hala ama umutluyum)

Mutlu olmak için sebepleri görmemizi sağlayan Rabbime binlerce şükür..

Saygılar,yorumlarınız için teşekkürler benim için önemliler..


/cem,
düşün düşün nereye kadar diyorsun :) Sen de haklısın..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK