Ana içeriğe atla

Konuşulanları Neden Anlamamakta Israr Ediyoruz!


insan neyden emin olabilir ?
Şimdiki an için konuşacak olursak emin olabileceğimiz tek şey kendi duygularımız/düşüncelerimiz olur ki bunun bile sonrası için garantimiz yoktur.Her şey gibi duygu ve düşünceler de değişkendir.İster istemez değişir dururlar.Çok sevdiğiniz /savunduğunuz bir şeyin yarın yanlış olduğunu görür fikrinizi değiştirirsiniz.Nefret ettiğinizi söylediğiniz birini yarın seversiniz ve buna şaşar kalırsınız.Hayat enteresan büyük konuşmamak gerekir bunu da kulağa küpe yapmak lazım (bu kulağı delik olmayan benim için de özellikle geçerli)değişimin her zaman diri olduğu bir yaşam içindeyiz konuşurken kesin çizgilerle konuşmamak lazım.

Gerçi sev(e)mediğimi söylediğim kişileri tüm çabama rağmen sevememişimdir ama yine de ne olur ne olmaz diye beklerim atıp tutmadan önce.Şimdilerde çok fazla gözüme takılan tüm iyi niyetime rağmen sinirlerimi zıplatan biri var hayatımın kıyısında köşesinde.Tam ''Tamam ya sanırım iyi niyetli bu kişi,sözleri hinlik/cinlik içermiyor''diyorum yine öyle bir densizlik yapıyor ki aklım allak bullak oluyor keçilerim anında tepeme çıkıveriyor.Ama korkmayın öyle anında tepki vermiyorum vermiş olsam o kişi suratının ortasında ''Ya Rabbi şükür tükürüğü''görebilir.Ama ne büyük nimet ki ben sabırlıyım da bir şey demiyorum (!)

Sabır birilerine karşı yapılmalı mı bu konuda kafam karışık.Ne diye başkalarının saçmalıklarını/densizlikleri/saygısızlıklarına sabretmeliyiz ki ? Biz sabredince o değişecek mi ? Ben değişenini görmedim gören varsa buyursun örnek versin...Bazı insanlara sabrettiğiniz zaman onlar kendilerini hep doğru görmeye başlıyor bir de ! Bazı insanlara hatalarını söyleseniz de değişmiyorlar o da ayrı bir konu.Değişim insanın içinde olmalı,hatalarında sabit kalmak isteyen birini istediğiniz kadar uyarın ya da ona sabretmeyi deneyin değişmiyor değişmiyor değişmiyor.Siz sabrınızla o da hatalarıyla/yanlışlarıyla kalıyor! 

Kolay kolay uğrumda olmayan işlere karışmayı sevmem.Konu benim etrafımda dönüyorsa da birilerinin çıkıp benim adıma konuşmasını SEVMİYORUM.Allah'a şükür karşımdakilere verecek cevabı olan biriyim,kimsenin benimle ilgili konulardan pirim yapıp kendini göstermeye(!) çalışmasına katlanamıyorum.Hele benim adıma konuşulmasına hiç katlanamam.Bir de düşüncelerimi kesin bir dille ifade etmişsem hala bana aynı sorularla gelinmesinden de nefret ederim.Ve bir süre sonra o insanları ciddiye almamaya başlarım.Fena sıkılırım ve bunu belli de ederim,karşımdaki kim olursa olsun...

Israrı da sevmiyorum hiç bir konuda..Üstelik bir şey istemediğinizi en uygun ve anlaşılır dille ifade ettiğiniz halde ısrar olursa deli olurum (giyerim beyaz gömleğimi dalarım karşımdakine ) İnsanın kendini ifade etmesi o kadar zor değil de karşısındaki(ler) tarafından anlaşılması (ve doğru anlaşılması) zor galiba.Çünkü herkes ne istiyorsa onu anlıyor ben bunu anladım mesela...

Hepimiz Türkçe konuşuyoruz ama bazıları bazılarını anlamamakta direniyor bunu hiç bir zaman anlamayacağım.Israrı da hiç anlamayacağım, anlayan varsa anlatsın pek tabi dinlerim...

Yorumlar

kahvetelvesi dedi ki…
Sadece senin etrafında yok böyle insanlar sevgili Pabuç... Ne yazık ki değişmiyorlar, vazgeçmiyorlar..Sonunda insan kendisi değişiyor, aldırmıyor, muhatap almıyor ve her defasında uyarıyor. En iyisi bu insanları pek etrafta barındırmamak...Uzaklaşma imkanı varsa tabi.
sivyus dedi ki…
merhabalar blogumu sizinki yapmak istiyorum www.sivyus.net inceleyip bu formata getirebilir misiniz? Bunun için harcayacağınız emek ve de ücreti ne olur?
Profösör dedi ki…
İletişimin sırrı davranışlarla ortaya dökülür. Kişinin duruşu bile anlamaya ve anlaşılmaya yeterlidir.
Erdi Karadeniz dedi ki…
İnsanın kendisini anlatabilmesinin ön adımı dinlemek ve anlamaya çalışmak bence. Ve öyle bir ironi ki anlamaya çalışmadığın kişiyi bırak anlamayı kendnii ona anlatmanda zor. Anlamıyorlar...

Bak etrafa şimdi herkes ya dinlemiyor; ya da anlamak istediği gibi anlıyor...

Yani durum epey çetrefilli :)

İnsanlar arasında binlerce problemin en tepesinde iletişimsizlik geliyor ya; buna neden olanlar da yine insanların kendileri ne yazık ki :)
Adsız dedi ki…
profösör abimiz az ve öz yazıyor ne güzel;Eee nede olsa teçrube konusturuyor

Erdi ye bazı bazı kızıyorum ama oda güzel söz etmiş ve demişki durum epey çetrefilli :))ve ben denizde diyorki yaşam başlı başına bi tiyatro başarabilene ask olsun daha nediyem

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK