Sadece tek tip aşkı işlemişiz kafamıza da onun için bir türlü varlığını kabullenemiyoruz bence..Yoksa aşkın suçu ne ki..Aşk heyecandır mutlu olmak için andır zamandır, aşk sinirle sevinç arasında zıplayarak yer değişmektir,aşk kendini adamaktır,aşk karşılık beklememektir, sevilme umuduyla sevmektir, aşk vardır sinirdir gıcıktır ama vardır ve iyi ki vardır, aşk harcanıyordur sömürülüyordur ama yine de iyi kivardır..herşeye inat iyi ki vardır hayata tutunmak için sebeptir aşk...
Yukarıda ki yazı benim fi tarihinde blogun birinde bıraktığım yorumdur.Ya nasıl güldüm kendime anlatamam..Gel-git akıllımıyım anlamadım ki aşk hakkında ne güzelde atıp tutmuşum maşaallah..Görende sanacak ki;İskender Pala’nın hanfendi versiyonuyum.Yok yani aşkın gerçekliğine(en azından beşeri)inanıyor olsam tamam ‘’ aferim aferimne bana güzelde laflar etmişim’’ diyecem de yok inanmıyorum aşka, meşke, şekle ya da şansa (gerçi şansın konumuzla alakası yok ama kelime olarak uydu onun için araya sıkıştırdım)
Demek ki insan bazen inancını yitirdiği kelimelerle de ilgili yazabiliyormuş bunu bizzat kendimden biliyorum.Gerçi ben biraz dengesizlik yapabilirim bu gün inanmıyorum derim yarın yine yeniden aşk konusunda ahkam kesebilirim. Onun için siz, benim gel-git hallerime verin bu durumumu emi dostlar…
Aşkın asıl anlamını kim verebilmiş ki ben vereyim..Aşk heyecandır onu biliyorum ,heyecanlarda geçicidir çoğu zaman..Anı kıymetli kılar ama devamlılığında yüreği yorar, ritmi bozar(göz kırpması hayal edin) ritm bozukluğu da sağlığı bozar o zaman demek ki neymiş aşk tehlikeli bir şeymiş (gülümseme hayal edin lütfen) Sonra,aşk denen bu illet neden hep zıt kişileri bir birine çekmek amaçlı gelir kalplere, çünkü kendisi bildiğiniz gıcıktır…Gıcıklığına, olmayacak duaya amin dedirtmeye çalışır kişilere..Sonu olmayacak birliktelikler için gelir yerleşir yüreklere sonrada olmayınca süründürür durur iki tarafıda..Gerçi iki taraflı eşit aşk gerçek mi bunu bile sorguluyorum kendi aklımca! Genelde biri sevilir diğeri sever filmlerde, belki de aslında da gerçeği böyledir..
Biri mantıkla ilerler diğeri mantığını da aklını da paspas eder sevdiğinin karşısında .E sonra ne olur mantık alır başını yürür aşık ise sürünür sürünür sürünür sonra da Leyla ile Mecnun dizisine absürt bir komedi olur!
Gecenin bu saatinde aşka meşke dalıp atıp tuttuğuma bakmayın aslında ben balkonda oturmuş gökyüzünü izliyorum meteor yağmuru olacak diye.Bir ateş topu (yandığını çıplak gözle görebiliyordunuz) geçti biraz önce,2-3 dakika süren bir geçişti bu ve tüm mahalleli uzaylı görmüşler gibi balkonlardan sarkmaya başladık. Çok şükür ki ateş topu bulutların içinde kayboldu da bizlerde düşmekten kıl payı kurtulduk (verilmiş sadakamız varmış vesselam)
Diyeceğim o ki ; bakmayın siz benim aşktan falan yazdığıma, aslında ben anlamam ince işlerden anca böyle kafama estikçe bir şeyler karalar dururum.Size bir tavsiyem var; olur da bir gün aşık olursanız gidip olmadık insanlara aşık olmayın da başınızı yakmayın a dostlar..Şu kısacık ömrü de başka birine gönül verip yüreksiz yaşamayın emi kuzucuklarım (pardon bu replik de bana ait değil, Adile Teyzeye aitti)
Bu arada burda meteor falan yağmadı ,hava biraz soğumaya başladı sanırım yağmur yağacak ..O değil de meteoru beklerken gördüğüm yıldızlarda kayboldu korkmaya başladım ben ( korkudan titreyen birini hayal edin lütfen) Allah Allah nerede bu yıldızlar ,ben kör oldum yıldızları göremiyorum desem ekranı görüyorum gayet net…Neyse gelir elbet yıldızlar toplanıp sahura gidecek halleri yokya..Bu arada davulcunun sesi de hoş geliyor uzaktan ,ne demeye çalışıyor ki !
Neyse hadi ben kaçtım dostlar size iyi sahurlar…
Notun suyu: Yazı için ne kadar da anlamlı ve güzel bir fotoğraf seçmişim kendimi tebrik ediyorum müsadenizle...
Yorumlar
Evet insan olarak hepimiz aşık olruz. Bir müddet sonra bu duygu yerini sevgi ve dostluğa bırakır. Yada bir müddet sonra bu duygu kin ve nefrete dönüşür. Yaratılışımızın kodlamasında üreme dürtüsü vardır ki; neslimizi devam ettirmek için erkek veya dişi olarak en iyiyi, en güzeli, en doğrusunu seçmek istesek de, zaman ve mekan tanımadan, seçmek ve seçilme eylemi olmaksızın, sıtmaya tutulur gibi kendimizi aşkın potasında buluveririz. Bu bir kaderdir.. Bu bir şanstır.. Bu bir talihtir.
Esas olan duygunun aşkla başlayan serüveninin dostlukla devam etmesidir. Aşk kendi potasında insanı eritir, titretir, sonra da insanı istenilen kalıplara döker. İnsan vuslata erse de temelde cennetten kovulmanın hüznünü yaşar. Bu dünyanın fani oluşunun zamanla aşkın bitişinin hüznünü yaşar. Aşkta kazanan ve kaybeden yoktur. Dostlukta kazanan ve kaybeden vrdır. Dostluk bütün yaratılmışlara duyduğumuz güvenli ve sıcak bir kucaktır.
Şu an, sabah sabah, İstanbul'da sağnak sağnak yağur yağıyor.. Ağlıyor bütün aşıklar . Ben ise hüzünlerdeyim.
ben on yıldır aşıgım...
aşkımın iki meyvesi var:))
amaaaa
aması uzun hikaye:))
sen en iyisi aşkla kal:))
ayrıca aşka laf atıp durma, dibinde biterse görürsün gününü..:))
bilmediğimiz bir şey değil aşk :) Mükemmel bir şey olsa şikayeti bu kadar çok olmazdı değil mi :)
Yazı karakterini değiştiriyorum o halde..
bir insan yalansa aşkta da evlilikte de işte de yalandır..Kendini kandıran insan herkesi kandırır..
Kendine yazdığın yazıları kimse okusun istemiyorum dersen çıkabiliriz takipten..Blog adresini attığın için izlemekte sakınca yoktur diye düşünmüştüm.
Güneş gösterişten çok,işini yapsa belki hissetmezdim camdan esen kutup rüzgarını.Vakit geçince unuttuklarımız da küsüyor hani,çay bile soğuk içirtiyor kendini.
Okuduğum neydi sahi,doğru ya şu kelime katili aşk! Yemek olmayışına şükrediyorum bazen,tarifsizliğinden çok tarifi yapılan,yine de tutturulamayan şey!