O'nu ilk tanıdığım günü hatırlıyorum. Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuş gibi neşeli bir sohbetin içinde bulmuştuk kendimizi. İlk tanışmamıza rağmen, Biz sürekli konuşuyor ve gülüşüyorduk. En son ayrılırken birbirimize ''Sanki seni yıllardır tanıyor gibiyim'' demiştik. O gün beni, O'nunla karşılaştıran Rabbime şükürler olsun!...
Doksanlı yıllarda Diyarbakır'dan buraya gelmişler. Aslen Urfalı oldukları halde babasının işi icabı Diyarbakır'da yaşıyorlarmış.. Nerelisin dediğimizde ''Diyarbakır doğumlu Urfalı'yım'' diyerek bizi hep güldürürdü. Çocukluğunu sevgiyle, özene bezene bize anlatırdı. Batıya göç etmelerinin nedeni ise, babasının evlatlarını okutmak istemesi, o zaman zarfında yaşadıkları Doğu'da sorunların olmasıymış. Altı çocuğunun hepsini de okutmuş babası. Kızlar Lise'yi bitirmiş, erkekler ise, iktisatçı, işletmeci ve biri de albay olmuşlar.. Doksandokuz marmara depreminde evleri yıkılmış; aile torunlarını ve damatlarından birini kaybetmiş depremde.. O büyük yıkımdan sonra bütün aile Urfa'ya geri dönmüşler.. Çocuklar geri dönmüş ama anne ve baba, evlat ve eşini kaybeden abla ne yazık ki memleketlerine dönmemiş...
Bu aile kürt kökenli bir aile.. Benim ilk kürt kökenli arkadaşım... Ailesini de, geçtiğimiz iki üç yıl içinde, iyice tanıma fırsatım oldu. Bütün aile; sevgi dolu, saygılı, yardımsever ve inançlı insanlar.. Rabbim hepsinden razı olsun..Ablası eşini ve bir evladını kaybetmiş olmasına rağmen, olağanüstü sabırlı olup, sabrı da Allah'a sığınmakta bulmuş kocaman yüreği olan, melek yüzlü bir insan... Onlarla ilgili olumsuz hiçbir bir şey söyleyemem, asla düşünemem de...
Bunları sizlerle paylaşmamın nedeni; Sizleri bilmem ama ben eskiden, kürt kökenli kardeşlerimizi sadece televizyon ve gazetelerden izlediğim haberler kadarıyla tanıyordum.. O haberleri de az çok, Sizler de tahmin edersiniz... Genel bir bakışla başka dünyanın insanı gibi uzak gelirlerdi bana.. Yine de hiçbir zaman, inancım gereği, öyle kötü niyet ve düşüncelerle bakmadım Onlara.. Çünkü benim düşünceme göre hiç kimse ırkını, ülkesini, dilini, dinini hatta cinsiyetini bile seçmiyor dünyaya gelirken.. Bunların hepsinde bir hikmet vardır muhakkak... İnsanlar seçimini kendisinin yapmadığı bir şey yüzünden asla yargılanmamalı.. Dinimiz ''Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur, üstünlük yalnız takva iledir.'' der.. Onun için ben yapım ve inancım gereği, bir kişinin ırkından çok nasıl bir insan olduğuyla ilgilenmişimdir..
Benim can dostumun kürt, kızılderili olması, ya da zenci olması neden önemli olabilir ki? Ayrıca o benim canım ve kardeşimdir.. O da benimle birlikte şehit haberlerine üzülüyor, ağlıyor ve onlara dua ediyor.. Her sıkıntımda O yanımda olabiliyor.. Mutlu günümde de O yanımda bulunabiliyor... Aramızda ayrımcılığı nasıl düşünebiliriz. Aklımızın ucundan bile geçmez böyle bir düşünce.. Nasıl ki ben can dostumla mutluluğumu ve üzüntümü paylaşıyorum, bu güzel ülke de, tüm etnik kimlikteki vatandaşlar da diğer kardeşleriyle mutluluğunu ve üzüntülerini paylaşacaktır... Çünkü ''Hepimiz biriz, kardeşiz, etle tırnak gibiyiz..'' Çanakkale Zaferimiz bize en güzel örnek... Her Türkiye vatandaşı ömründe bir defa da olsa Çanakkale'ye gidip Şehitlikleri görmeli ve mezar taşlarını okumalı.. Aslını, neslini, görmeli, ders almalı, ibret almalı.. Milli ücadelenin, milli bir ruhla, milli birlik ve beraberlikle bu güzel ülkemizin nasıl kurtarıldığını ve asıl düşmanların kimler olduğunu uzun uzun düşünmeli!..
Dostum ve ailesi gibi nice güzel insanlar, aileler var kürt kökenli vatandaşlarımızın içinde.. Bir grup kendini bilmezler yüzünden hepsini genelleyip dışlamak çok yanlış... Zaten yıllardır ülkemiz üzerinde akla hayale gelmez oyunlar oynanıyor bunun hepimiz farkındayız.. Bölücü çabalara asla pabuç bırakmayacağımızı biliyorlar artık.. Haddini bilmez hainlerin bu kardeşliği bozma çabaları da en kısa zamanda boşa çıkacaktır.Şer bildiğimiz olaylarda ummadığımız hayırlar çıkabiliyor.. Bu hafta yaşadığımız deprem acısıyla şunu gördük ki; bizler bir bütünün parçalarıyız.. Bir uzvumuz acı çekince bu hepimize yansıyor.. Acılar bizi, bu yaşadığımız afet sayesinde birbirimize kaynaştırıyor. Birlik ve beraberliğimizi perçinliyor. Bu sayede kendimize geliyor, özümüze dönüyoruz.
Lafı binbir dereden su getirerek uzatmanın bir anlamı olmasa gerek. Alemlerin övüncü, Peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselatü ve sselam'ın ibret alınacak bir hadisini paylayarak hep birlikte feyz alalım.
"Mü'minler ! .. Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbiniz birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem'densiniz, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler."
Doksanlı yıllarda Diyarbakır'dan buraya gelmişler. Aslen Urfalı oldukları halde babasının işi icabı Diyarbakır'da yaşıyorlarmış.. Nerelisin dediğimizde ''Diyarbakır doğumlu Urfalı'yım'' diyerek bizi hep güldürürdü. Çocukluğunu sevgiyle, özene bezene bize anlatırdı. Batıya göç etmelerinin nedeni ise, babasının evlatlarını okutmak istemesi, o zaman zarfında yaşadıkları Doğu'da sorunların olmasıymış. Altı çocuğunun hepsini de okutmuş babası. Kızlar Lise'yi bitirmiş, erkekler ise, iktisatçı, işletmeci ve biri de albay olmuşlar.. Doksandokuz marmara depreminde evleri yıkılmış; aile torunlarını ve damatlarından birini kaybetmiş depremde.. O büyük yıkımdan sonra bütün aile Urfa'ya geri dönmüşler.. Çocuklar geri dönmüş ama anne ve baba, evlat ve eşini kaybeden abla ne yazık ki memleketlerine dönmemiş...
Bu aile kürt kökenli bir aile.. Benim ilk kürt kökenli arkadaşım... Ailesini de, geçtiğimiz iki üç yıl içinde, iyice tanıma fırsatım oldu. Bütün aile; sevgi dolu, saygılı, yardımsever ve inançlı insanlar.. Rabbim hepsinden razı olsun..Ablası eşini ve bir evladını kaybetmiş olmasına rağmen, olağanüstü sabırlı olup, sabrı da Allah'a sığınmakta bulmuş kocaman yüreği olan, melek yüzlü bir insan... Onlarla ilgili olumsuz hiçbir bir şey söyleyemem, asla düşünemem de...
Bunları sizlerle paylaşmamın nedeni; Sizleri bilmem ama ben eskiden, kürt kökenli kardeşlerimizi sadece televizyon ve gazetelerden izlediğim haberler kadarıyla tanıyordum.. O haberleri de az çok, Sizler de tahmin edersiniz... Genel bir bakışla başka dünyanın insanı gibi uzak gelirlerdi bana.. Yine de hiçbir zaman, inancım gereği, öyle kötü niyet ve düşüncelerle bakmadım Onlara.. Çünkü benim düşünceme göre hiç kimse ırkını, ülkesini, dilini, dinini hatta cinsiyetini bile seçmiyor dünyaya gelirken.. Bunların hepsinde bir hikmet vardır muhakkak... İnsanlar seçimini kendisinin yapmadığı bir şey yüzünden asla yargılanmamalı.. Dinimiz ''Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktur, üstünlük yalnız takva iledir.'' der.. Onun için ben yapım ve inancım gereği, bir kişinin ırkından çok nasıl bir insan olduğuyla ilgilenmişimdir..
Benim can dostumun kürt, kızılderili olması, ya da zenci olması neden önemli olabilir ki? Ayrıca o benim canım ve kardeşimdir.. O da benimle birlikte şehit haberlerine üzülüyor, ağlıyor ve onlara dua ediyor.. Her sıkıntımda O yanımda olabiliyor.. Mutlu günümde de O yanımda bulunabiliyor... Aramızda ayrımcılığı nasıl düşünebiliriz. Aklımızın ucundan bile geçmez böyle bir düşünce.. Nasıl ki ben can dostumla mutluluğumu ve üzüntümü paylaşıyorum, bu güzel ülke de, tüm etnik kimlikteki vatandaşlar da diğer kardeşleriyle mutluluğunu ve üzüntülerini paylaşacaktır... Çünkü ''Hepimiz biriz, kardeşiz, etle tırnak gibiyiz..'' Çanakkale Zaferimiz bize en güzel örnek... Her Türkiye vatandaşı ömründe bir defa da olsa Çanakkale'ye gidip Şehitlikleri görmeli ve mezar taşlarını okumalı.. Aslını, neslini, görmeli, ders almalı, ibret almalı.. Milli ücadelenin, milli bir ruhla, milli birlik ve beraberlikle bu güzel ülkemizin nasıl kurtarıldığını ve asıl düşmanların kimler olduğunu uzun uzun düşünmeli!..
Dostum ve ailesi gibi nice güzel insanlar, aileler var kürt kökenli vatandaşlarımızın içinde.. Bir grup kendini bilmezler yüzünden hepsini genelleyip dışlamak çok yanlış... Zaten yıllardır ülkemiz üzerinde akla hayale gelmez oyunlar oynanıyor bunun hepimiz farkındayız.. Bölücü çabalara asla pabuç bırakmayacağımızı biliyorlar artık.. Haddini bilmez hainlerin bu kardeşliği bozma çabaları da en kısa zamanda boşa çıkacaktır.Şer bildiğimiz olaylarda ummadığımız hayırlar çıkabiliyor.. Bu hafta yaşadığımız deprem acısıyla şunu gördük ki; bizler bir bütünün parçalarıyız.. Bir uzvumuz acı çekince bu hepimize yansıyor.. Acılar bizi, bu yaşadığımız afet sayesinde birbirimize kaynaştırıyor. Birlik ve beraberliğimizi perçinliyor. Bu sayede kendimize geliyor, özümüze dönüyoruz.
Lafı binbir dereden su getirerek uzatmanın bir anlamı olmasa gerek. Alemlerin övüncü, Peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselatü ve sselam'ın ibret alınacak bir hadisini paylayarak hep birlikte feyz alalım.
"Mü'minler ! .. Sözümü iyi dinleyin, iyi belleyin. Rabbiniz birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem'densiniz, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başkaları üzerinde soy sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Müslüman müslümanın kardeşidir. Böylece bütün müslümanlar kardeştir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, başkasının hakkına el uzatmak helâl değildir. Ashabım! Nefsinize de zulmetmeyin. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler."
Not:Fotograf ve yardımlarınız için teşekkürler Hocam..Sağlık ve huzurla var olunuz...
Yorumlar
Türk vatandaşı demeyi becerebildiğimiz gün belki bir şeyleri anlamaya başlarız. Hep onlar istediler bizde yaptık, söyledik kabullendik. Şimdilerde okulda çocukların okuduğu andımızı da, İstiklal marşını da söyletmeyecekler.
Sevgili pabuç, mesele bunları senin anlaman değil, senden "Türk vatandaşı" diyemezsin şartlanmışlığını isteyenlerin anlaması. Sürekli vazgeçersek değerlerimizden bir gün bir yerde ne yaptığımızı bilmez halde kumda oynar buluruz kendimizi...
Sevgiler, saygılar...