Şu durumlarda değişen farklı duygusal haller;
-Sinirlenmiş ama bunu başkalarından (hatta muhatabından çıkarmamak)için kendi kendine söylenmeye başlamak (halk arasında buna keçilerin gelmesi de denebilir)
-Sebebini bilemediği pozitif enerjiyle dolu olmak ve bütün gün bu şekilde dolaşmak ve bu enerjiyi dağıtmaya çalışmak ;dağıtamasa bile bu hal ile mutlu mesut günü geçirmek ..
-Dinlemeyi ve sohbet etmeyi sevmek.Dinleme kısmında yaşlıların hayatlarını seçip, sohbet kısmında da en yakın arkadaşını arayıp onunla konuşmak...Arayıp derken arayıp çağırmak anlamında..Zira tlf da konuşmayı hiç ama hiç sevemedim ...
-Bir kere gülmeye başlamışsa tekrarı için sebepleri oluşturmak ve nedense hep gülecek şeylerle karşılaşmak..Böyle durumlarda arkadaşlarının canı sıkkınsa ya da gülecek halleri yoksa ağızlarından girip burunlarından çıkıp (ıyyy) onları da güldürmek ve hep beraber eğlenmek...
-Birine kızmışsa sinirini klavyeden çıkarmak.Tüm negatif enerjisini bloguna kusarak (yine ıyyy) bu halden kurtulmaya çalışmak...Sinir geçtikten sonra da derdi olan kişiyle konuşmak sinirlenme sebebini anlatmak...Bazen de yapılanları burnundan getirmekle sonuçlanıyor konuşmalarım ama yine ben masumum aslında her durumda ben masumum (yalaann )
-Kitap okumayı çok sevmek.Roman okuyorsa hikayeye kendini de dahil etmek ve bulunduğu ortamdan uzaklaşmak başka (hayali)dünyaya adım atmak.Daha derin düşüncelere çekecek cümleler içeren kitaplar okurken de ara ara zırıl zırıl ağlamak, bazı zamanlarda da okuduğu kitabın içeriğine bağlı olarak pişmiş kelle gibi sırıtmak (bakınız) Güldünüz geçti, sakın bu resmi bana hatırlatmayın sonra ,bozuşuruz...
-Leyla ile Mecnun'u izlerken Kahkahalarla gülmek (etrafındakilerin ona tuhaf tuhaf bakmasını bile hiçe sayarak) dizi izlerken stres atabilmek...Ama bu dizi de cidden çok komik ben ne yapayım..İsmail Abi ve Mecnun muhabbeti beni benden alıyor..
-Nette yorum yazarken ve yorumlara cevap yazarken çok eğlenmek ,dost olabilen tanıdıklarından yorum aldığında ve onlarla sohbet ettiğinde mutlu olabilmek (sohbetin sanalı reeli olmaz diyenlerden)
-Dostlarının yanındayken şımarık çocuk gibi olmak yaşlı teyzelerin yanacıklarını sıkıp ''Nasılsınız Kızlar?''diyecek kadar kendine güvenmek, garipsenmeyeceğini bilmek ve insanları neşelendirmeyi sevmek...Allah'tan büyük (büyük gençler) benim şımarıklıklarımı seviyorlar (sevmiyorlarsa da hiç belli edemiyorlar! )Ben de bu durumu iyi kullanıyorum, ne fenayım...
-Büyükle küçük , küçükle de küçük olabilmek ;) Ufak tefek de bir şey olsam bana çok uyardı bir önceki cümle..Küçüklerin neşesini seviyorum kendi gibi olmalarını da...
-Rahat olmadığı ortamlarda Ajda misali gerim gerim gerilmek...Öyle ortamlarda konuşmaktan hoşlanmamak.İşte o zaman da adımız '' Pek de kendini beğenmişe benziyor bu! ''tarzı şeylerle anılıyor ..ama ne yapayım huzurlu olmayınca mutlu/neşeli/hoşsohbet de olamıyorum elimde değil..Beni de anlasınlar ben de insanım sonuçta (bu arada bazı cümleleri yazarken pek bir gülüyorum da hiç belli etmiyorum sizlere)
-Kendini ilgilendirmeyen konular konuşulduğunda ya da sormadı halde kendisiyle alakasız konuların en ince ayrıntısına kadar anlatıldığı yerlerden ve kişilerden fena bunalmak..Kişilerin ağızlarını bantlamayı istemek ...Ben de konuşmayı severim ,güzel de beceririm ama benim de pes dediğim kişiler oluyor inanın.İnsan arkadaşlarıyla olunca konuşur her yerde konuşmaz ki..Dinleyeni var dinlemeyeni var...Bir keresinde arabaya böyle birini almıştık susmak bilmedi ben radyonun sesini açmak zorunda kaldım o ne yaptı biliyor musunuz? Sesini biraz da yükselterek konuşmaya devam etti (Ya Sabır)
-Yanında üzgün birilerini görmemeye dayanamamak .O kişiyi(eğer mümkünse) moralini düzeltmeden göndermemek...
-Kırıldığı, kızdığı zaman genelde bebek gibi ağlamak (çaktırmadan sessizce )ağladığım için kendini şanslı saysın etrafımdakiler ,ağlayarak stres atıyorum da kafalarına terlik atmıyorum...Ne kadaaa iyi biriyim ben ya (kandır kandır kendini aferim devam et Pabuç)
-Nadir de olsa ani tepkilerinde kalp kırabilme ve sonrasında (karşısındaki insan sevdiği biriyse) bunu kafaya takmak ve özür dilemeden de bu sıkıntıdan kurtulamamak...Ama ben hakimim masum bey, onlar sabrımı sonuna kadar zorluyorlar bir de mülayim biriyim ya (mülayim ve ben ,hım inandırıcı olmadı tamam farkettim)nasılsa bir şey demiyorum diye varıyorlar üstüme varıyorlar üstüme ..Olmaz ki ama benim bile bir sabrımın bitiş sınırı var..!
-Her gün kendini hesaba çekmek ve kendini kendine şikayet etmek..(nedense hep de kızıyorum kendime ,kıza kıza günah keçisine döndüm vallahhh)
-Bir fincan kahve ve sohbetin tüm günün mutlu geçmesi için sebep sayan..(Polyannaya benzetmeye kalkışanı fururum :p) Az şekerli bol köpüklü kahve burada bahsi geçen...Bir de aynı frekanstan iletişim kurabildiğim kişiler...Onlar köpüklü olmasa da olur ...
-Sevdiklerini düşününce gözleri dolabilen...Kan bağım olan sevdiklerimden bahsediyorum..Her sevdiğim dostumu hatırlayınca zırıldamıyorum tabi ki..
-Ölümden çok korkmak...(bu sanırım bana anaannemden miras bir şey)
-Tepkilerini ve beğenilerini anında söylemek (tepkiler konusunda kendini geliştiriyor umutlu tepkilerini bekletme konusunda)O derece kızdırmasınlar kardeşim beni..Böyle imalı söylenenlerden anlamıyorum diyeceklerini yüzüme söylesinler korkmasınlar..Gerçi ağzını burnunu dağıtmayacağımın garantisini vermiyorum ama neyse...
-Olayların hep komik yanlarını görmek ve buna engel olamamak (hayati önem taşıyan konularda değil tabi)Elimde değil direkt komiklikleri görüyorum (kusur bulmak değil) belki o an gülmüyorum ama sonra aklıma geldikçe kimse tutamaz gülme konusunda beni...
-Bir de en sevdiğim; aynı kafadan olmasa da aynı şeylere gülebildiğim kişilerle havadan sudan konuşup neşeye neşe katmak gibi pis bir özelliğim var ve çok seviyorum bunu..Çok şükür bitti...Nokta...
Serdar Ortaç benim için yazdı, Ajda 'da benim için okudu bu şarkıyı:)
,,
Not:Yazını sonuna kadar okuyan herkese teşekkürü bir borç bilirim.Kalın harflerle dikkat çekilmek istenen kelimeleri tıklayabilirsiniz...
Not:Yazını sonuna kadar okuyan herkese teşekkürü bir borç bilirim.Kalın harflerle dikkat çekilmek istenen kelimeleri tıklayabilirsiniz...
Yorumlar
Kendini anlatıyor ve kelimelere tebessümleri de ekleyebiliyorsa, bu insan olumsuz bir insan olmaz.
Bir insan..
Kendiyle dalga geçmeyi becerebiliyor ve bunu yaparken çaktırmadan yüceltebilyorsa, bu insanın zeka seviyesinden şüphe olmaz.
Bir insan..
Kendi yazdıklarına kahkahalarla gülebiliyorsa, sevimsiz olamaz.
Bir insan..
Kendini kendine şikayet ediyorsa, yaşlanmaz.
Ve bir insan..
Gülmeyi biliyorsa başarısız olamaz...
Son olarak bir insan yazılan bütün şarkıları kendi durumuna bir şekilde uydurabiliyorsa, o insana, hayatı yaşamayı sevdiği için yaşamayı becerebilen bir kadın denir...
Sevgilerle...
aldığım en güzel yorumlardan biri..Mahçup oldum özellikle senin son yazına yaptığım yorumlardan sonra:) Beni tanımadan, yazdıklarımdan böyle sonuçlara varabilmiş olman yazı işinde iyi olmasam da duygularımı ve kendimi ifade edebiliyor olmamı gösteriyor..Çok mutlu oldum, gerçi söylediklerine gerçekten sahip miyim bilmiyorum inş öyleyimdir ...
Şarkıya sıra gelince her dinlediğimde ben şarkı yazsam anca bu kadar anlatabilirdim kendimi diyorum...
''İçime attım ne varsa
Anlamaya çalıştım herkesi
Aşkı da sevdim kavgayı da
Anlatamadım ki
Hiç korkmadım çelişkiden
Onaylanmayan ilişkiden
Ne çoğaldım övgüden
Ne azaldım yergiden
Kendimi sakladım görmeyi bilenlere
Vitrinime değil iklimime gelenlere
Deliyim aslında Allah'ına kadar deliyim
Kalbimi vereceğim aslımı görenlere ''
Çok güzel sözleri var..Bir de Tarkan'ın ''Uzak''şarkısı var o da en az bunun kadar güzeldir :)
Saygılar..Yorum için tekrar teşekkürler (çekirge) :)
teşekkürler güzel bakışınız için...