Ana içeriğe atla

Vefa/Orhan Doğangüneş


VEFA Bir hocamız ders sırasında dışarıya bakarak, anlamlı bir tebessümle “vefa diye bir şey vardır gençler, bir gün siz de anlarsınız” demişti.. Bu kelime, ilk kez orada dikkatimi çekmişti. Vefa, tek kelime, iki hece. Kısa ve öz. Anlamı derin, ince bir söz. Bir sessizlik oluşmuştu sınıfta. En haylazımız bile sessizleşmişti bu laf karşısında. Bu kadar etkili, bu kadar derin ve bu kadar tılsımlı bir laf ha! Sahi neydi vefa? Geçtiğimiz yıl İstanbul’da bir parkta orta yaşlarda bir adam ölü bulundu. Mukadderat, nasip... İlginç olan başından ayrılmayan köpeğin durumuydu. Bakışları, hüzün bir dostu kaybedişi anlatmaktaydı. Cenazede tabutun önünde duran köpeğe ne demeli? Yere bakışı ve kafasını kaldıramayışı nasıl bir tavırdı? Ya bir yıl önce vefat eden sahibinin mezarından ayrılmayan köpeği nereye koyalım? Üzerinden zaman geçmiş, kim bilir aralarında nasıl bir bağ vardı? Acaba bu köpekler ile sahipleri arasında her şey mi dört dörtlüktü, her şey mi güllük gülistanlıktı? Hisleri ne durumdadır bilmem ama bu köpekler sahiplerine hiç mi kızmadı? Köpekler için durum bu. Peki ya insanlarda neydi vefa? Bir boza markası mı, yoksa İstanbul’da bir semt adı mı? Sağa sola laf atmaya gerek yok. Eleştirmeye kendimizden başlayalım… Hiçbir menfaatimizin olmadığı hangi insanın hatırını sorduk en son? Dün birlikte çalıştığımız, birlikte okuduğumuz ama bugün hayatımızın herhangi bir noktasında olmayan hangi insanı arayıp sorduk? Bir beklenti içine girmeden, sadece dünün hatırına. Sahi, dün “dostum” dediğimiz kaç insanla bu gün hala dostuz. Okul arkadaşlarımızdan kaç tanesi, okul bitene kadar zorunlu vakit geçirdiğimiz kişilerin ötesinde? Öğrenciyken o çok sevdiğimiz öğretmenlerden kaç tanesini merak ediyoruz? Neydi derdimiz not mu, yoksa sahip olduğu bilgilere ulaşmak mı? Bu yazıya en çok da benim dostlarım, akrabalarım kızacak belki de. Haklılar da. Ama hepimizde yok mu aynı bahane? İş güç, koşturmaca, zaman kalmıyor, vesaire… Sahi neydi vefa? Vefa, dünde kalanları bugün de hatırlamaktı. Vefa, arkanda bıraktıklarını önüne koymaktı. Vefa, yaşananların hatırına kırmamaktı, hatta kırılmamaktı. Vefa, dosttan gelen taşı gül saymaktı, aldırmamaktı. Anlayışla karşılamaktı. “Vardır bir derdi, üstüne gitmeyeyim” olgunluğunu taşımaktı. Vefa, fatiha okumaktı. Bu yüzden cenazeler, tek başına bir veda değil, bir vefa törenidir. Ancak onun kalabalığını bile hava durumu belirler, ne acı. Korkum şu ki bizlerin anlamakta geç kaldığı “vefa” kavramını yeni nesil hiç anlayamayacak. Hatta merak bile etmeyecek. Üstelik “vefa diye bir şey vardır gençler, bir gün siz de anlarsınız” diyen kişiler de kalmayacak. Ve bu dünya yaşanılası bir yer olmayacak. Yanılmayı o kadar çok isterim ki…

Orhan Doğangüneş ' e bu güzel yazısı için teşekkür ederiz....

Kendisine yorum yapmak isteyenler için facebook adresi :

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK

Bir İsteğim Var Arkadaşlar!!

Madem burada kalabalık bir aileyiz benim yine güzel bir fikrim var..!! Duymadım, bilmiyorum, işime gelmedi, yok yazın çok uzundu okuyamadım, yorum yazacak vaktim yoktu ..v.b. mazeretleri kabul etmiyorum. Sayfamı tık diye açan herkesten bu yazıya yorum istiyorum ..Korkmayın uzun uzun yorum değil canııım ... Herkesten tek cümlelik dua istiyorum ...Kendim için de değil...Herkes kendinden sonraki yorumcu için (kim olduğunu bilmeden ) dua etsin lütfen...Bu bir oyun değil...Sadece bu zamanda unuttuğumuz (kardeşlerimiz için dua ) bir şeyi hatırlatma babında bir güzel dua zinciri ...Her birinizden can-ı gönülden yapılan tek cümlelik bir dua...! Zor değilmiş değil mi !! Hepinizden Rabbim razı olsun inşaallah.. . Not:İlk dua benden..Blog sahibi olma lüksümü kullanıyorum ;)