Ana içeriğe atla

Din Tüccarlarından Allaha Sığınırız ! / Alıntı Yazı


"Güneşi sağ elime verseler, Ayı sol elime yine de ben bu davadan vazgeçmem" diyen bir peygamberin ümmeti DAVA larını çoktan unutup gittiler. Peygamberin DAVASI din tüccarları için köşeyi dönecek bir malzeme ve rant kapısı oldu. Açların, açıktakilerin ve zavallı mazlum halkların umudu olan Muhammed'in davası, üç beş ergen ile kör ateist döğüşüne, elinde hesap makinesi sürekli kabala kırıntıları ile şifre peşinde koşmaya yahut "Aa bak Kur'an karadeliklerden de söz ediyormuş" zırvalıklarına kurban gitti. Neyse
biz şimdi kendi meselemize geri dönelim. İki dava karşılaştıracağız.
Bu nasıl bir davadır ki Güneş ve aydan daha değerli olsun. Bu nasıl bir DİN ki
birilerini güneş ve aydan vazgeçmeye
birilerini ise güneş ve ayı avuçlayacak kadar hırsla dini; "bir geçim kapısı" na dönüştürmeye yarıyor. Gel sana Din nasıl paraya çevrilir onu anlatayım,
gerekli malzemeler yaz;
Sakal,
Def,
Def çalabilen üç beş ilahi okuyabilen gariban bir kaç halk çocuğu,
Radyo ya da bir TV kanalı,
Telefon hattı ve
sonunda DUA kelimesi, ŞERİF kelimesi geçecek bir kitap, yahut duvara asılabilecek yanında taşınabilecek herhangi bir şey.
Haaaaa unutmadan
bir deeeee paraaa saymaaa makinesiiiii, evet bu önemli.
Başlıyoruz, öncelikle sonunda DUA kelimesi olacak bir hurafe uyduralım, benim aklıma ilk nedense Ümmü Sübyan geldi. Nedir bu Ümmü Sübyan derseniz efendim, Ümmü sübyan..Ümmü Sübyan/ (ümmü sıbyan) dişi bir şaytanın ismiymişş, Tek amacı insan soyuna düşmanlıkmışşş. Bunun İçin yemin etmişşşş ve hep bu gaye için mücadele edermişşş. Musallat olduğu kişiler mutlaka Ümmü sıbyan muskası/duası taşımalıymışşşşş. Bu MIŞŞŞŞ ların kaynağı nedir diye soran olur diye endişeye kapılmaya gerek yok çünkü hedef kitlemiz böyle kaynak maynak sormazlar. Ne anlasın elin gariban halkı yunan mitoslarından. Devam edelim,
Bu duayı kime yutturacağız pardon kime satacağız?
ya çok affedersiniz "müşterilerimize" ayıp oldu düzeltiyorum; Bu ürün kimlere şifa dağıtır? hemen bulalım, Tabi ki "orta yaş üştü bayanlar" Şimdi hanım kardeşlerimiz bir pazarlama ürününe konu olmalarını lütfen bir cinsiyet müvazenesince düşünmesinler. Neden orta yaş üstü bayanlar açıklayalım;
Sabahtan akşama kadar evde çamaşır senin bulaşık benim canı çıkmış, laf yetiştiremediği ergen bir oğlu ya da evde kalmış nasipsiz kızı olan, akşam işten gelip "gıçını devirip maç izleyen" kocası olan hanımlar. Geçim sıkıntısı çekiyorlarsa daha güzel olur.
Hele de romatizması, bel fıtığı, boyun ağrısı çekiyorsa daha daha güzel olur. Anla işte derdi olup devasını bulamamış ne kadar kardeşimiz varsa işte. Uzun süre evli ve çocuğu olmamış, psikolojik sorunları varsa da dadından yenmez. Offf off, gelsin paralar gelsin paralar. Umut satacak, üç beş ilahi söyleyecek ve bir kaç sırlı zikir duası sallayıp paraları cebe indireceksin hemde kargo kdv bedava. Allah'ın ayeti parayla satılamayacağından bu hurafe ürünü başka nesnel bir ürün yanında promosyon olarak vereceksin. Büyük küstahlık, çooookkkk hemde çoook büyük!
Mazlum halkların kurtuluş umutlarını satanlar, onlara çalışmanın, gayretin ve alınterinin kutsallığını unutturanlar, güç yetiremediği ve sabrı zorlayan durumların bir kader olduğunu ve bu kaderden kurtuluşun ellerindeki tek şifalı derman ile olacağını pazarlayanlar varya, Allah onların bu kazançlarını; "KARINLARINA ATEŞ DOLDURUYORLAR" diyerek yerden yere vurur. İnsanın bu dünya için varını yoğunu elinden alıp onları çırılçıplak bırakarak Ahiret için yanmaz kefen satanlar, Allah'ın yönünü şaşırtıp, akıllı seccade, akıllı Kur'an okuyan kalem, Besmele çeken Su bardağı sonuna ŞERİF, DUA kelimeleri yazan uydurma hurafelerle süslenmiş kitaplar veya muskalar satanlar ne kötü bir iş yapıyorlar. Allah'ı,
insanları çaresiz şifreler içinde başıboş mamur bir şekilde ve onlara eziyetler eden bir Antik Yunan Tanrısına çevirip,
kurtuluşu ve umudu Hint Budizminde, Hint fakirliğinde, Taoizm Eylemsizliğinde sunan bu TEZGAH ne kadar da mide bulandırıcı! Allah Bakara Suresi 188. Ayet de bu tezgahı işletenlere malını mülkünü kaptırmanın ne kadar boş ve sonuçsuz olacağını "Hakimlere (Din tüccarlarına) rüşvet vermeyin" diyerek apaçık bir şekilde ortaya koyar. Söz konusu Hakimler, Mahkemede Adaleti dağıtan Hakimler değildir. Allah ile kul arasında sahte kurtuluş umudu dağıtanlardır. Bakara -188 de durum şöyle izah edilir;
"Allah'ın koyduğu bu sınırlara rağmen kolay yoldan cenneti kazanmak için batıl yollara sapmayın. Oruç ve benzeri arınma yöntemlerini geçim kapısına çeviren, delilsiz ve mesnetsiz kurtuluş reçeteleri sunarak sömürü düzenleri kurarak geçim kapısı yapanlara emeğinizi ve alın terinizi kaptırmayın. Siz de hiç kimsenin emeğine ve alın terine bu ve benzeri yollarla göz dikmeyin ve hiç kimse için aracılık etmeyin."
Şimdi,
Açların, açıktakilerin, mazlumların haklarını kendisine DAVA edinmiş ve "Güneşi sağ elime verseler, Ayı sol elime yine de ben bu davadan vazgeçmem" diyen Muhammed a.s'ın DAVASI ile bu şarlatanların davası aynı mı Allahaşkına!
Rabbim!
Karınlarına ateş dolduranları sende cehennemine doldur. Bizi bu sahtekarların elinden kurtar. Muhammed'in davası ile hayatımızı bir ve aynı, yolumuzu da aydınlık kıl. Sensin yalnızca karanlıkları aydınlığa çeviren ve sensin yalnızca bize doğru yolu gösteren...

Yusuf Kahraman

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK