Ana içeriğe atla

Başkası Olamıyorsan Kendin Ol !

Bir insanı en iyi yine kendisi tanır.Samimiyetini,riyasını her türlü eksiğini fazlasını kendisi bilir.Bir insan dünyanın ne iyi yalancısı ya da oyuncusu olsa da kendini kandıramaz.Çünkü iç ses denen o gerçeklik senin yarın hesaba çekileceğin hafıza kartındır ve yalan virüsü oraya sen istesen bile bulaşamaz.Dersin ki: ''Ben onu görmemezliğe gelir işime bakarım'' o da senin bileceğin iş kafanı yastığına düşünmeden koyabiliyorsan ne mutlu (!) sana...Cesur ve kuvvetli insansın(!) vesselam!..

İnsanlardan uzaklaşmak yalnızca onlarında yanında fiziksel olarak bulunmamak anlamı taşımıyor diye düşünüyorum.Kalabalık bir topluluk içinde ya da 5-6 kişilik gruplar içinde de insan kendini orada değilmiş gibi hissedebiliyor.Ve ben bunun bir seçim olduğunu düşünüyorum.İnsanların konuştukları sizi zerre kadar ilgilendirmiyorsa ya da üzerinde 2 dakikadan fazla konuşulmasını saçma bulduğunuz konularda sohbete dahil olmak yerine  ortamda fiziksel olarak kalıp düşünce olarak yok olabiliyorsunuz(!) Boş boş bakmak deyimi o andan itibaren sizin için de kullanılabilir hale geliyor ... Ama bir yandan da insanların fındık kabuğunu doldurmayacak konularda hararetli hararetli konuşup zevk aldıklarını gördükçe de kendinize şaşırıyorsunuz;tuhaflık acaba sizi ele mi geçirdi diye! Böyle böyle içinize çekilmeye başlıyorsunuz ve şikayette etmiyorsunuz bu durumdan.Arkadaş sayınızda kısıtlamaya gidiyorsunuz..İletişim sorunu yaşadığınızdan kaynaklanan bir durum değildir aslında bu,belki de bir zamanlar düşünmeden daldığınız konuların ne kadar boş olduğunun farkındalığına varıp kendinize kızıyorsunuzdur da kendinizi düzeltmek için kaçıyorsunuzdur..bilemiyorum!...

Kendinizde test edersiniz yaşamınız boyunca kişileri ve fark edersiniz ki insanlar sizin iyi halinizi vazife olarak görmektedir ve fikirlerini sadece sizi yanlışlar yaptığınızda belirtmektedirler.En yakın arkadaşım dedikleriniz bile, sizin kendi içinize döndüğünüz günlerde sizin yüzünüzden değil de arkanızdan yorumlar yapmakta sizinle ilgili fikirler yürütmektedirler.Fırsatını buldukça laf sokarak imalardan bulunmaktadırlar ta ki sizin o lafları bile artık ciddiye almadığınızı görmeye başlayana kadar...En son ''O zaten böyleydi...''diyene kadar giden bir süreç.Ama bilmiyorlar ki artık sizin ciddiye aldığınız şeylerin listesi çoktan değişmiştir.Sizi olduğunuz gibi kabullenmenin zorluğundan pes eden arkadaşlıklar dostluklar çöplüğü vardır herkesin etrafında.Yapacak bir şey yok zorla değişilmiyor ,insanların istedikleri gibi olunmuyor.Siz elinizden geldiğince iyi de  doğru da kalmaya çalışan ama daha çok içe dönmüş biri oluyorsunuz ;insanların azı anlıyor çoğu anlam veremiyor...

Bir de hep onlar için hareket etmiş olduğunuz için geç kalmış bir ''kendi olma''halinize kabullenemiyorlar..Hatalı yine sizsiniz çünkü en başta olması gerekeni çok geç yapmışsınızdır.Bazende kendileri gibi davranırsınız bunu da sevmezler.Onlar sizi hep;neşeli,olumlu, alttan alan, sessiz, tepkisiz her şeyi kabullenen halinizle tanımışlardır öyle de isterler ama siz farklı bir karakterle çıkarsanız karşılarına kabullenemezler bunu haklı olarak ! Biliyor musunuz bazen bunları onlar ister çünkü tek taraflı iyi niyet ve pozitiflik de kişiyi yorabiliyor ve zorunlu bir değişim getiriyor..gibi şeyler işte...............................

Bu gün Pazar ve ben Pazar günlerini hiç sevemiyorum.Çocukluğuma inmeye gerek yok sebebini bulmak için sevmek için uğraşmıyorum sebep de bu.Yoksa diğer günlerden hiç bir farkı yok ama ben sevmiyorum ne adını ne kendini...Bu günü bir atlatsam hayırlısıyla ve rafa kaldırsam bu durgun/hüzünlü/her cümlesi olumsuz olan yanımı..Hayat hep ölüm tadında yaşanmıyor biraz da hayata bağlı kısmıyla devam etmeli ki renk olsun enerji dolsun yürekler..

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Yanlışlara saplantılı bir hafızaya sahip olmanın olmayan yararlarından biri ,ana mahkum bırakılmanızdır. Hatırladığım en güneşli günü yaşıyorum,parlayan güneşin gözlerimle dalaşması bitince daha da emin oldum.
Sahi dünlerin birinde güneşli günler yok muydu sorusuyla kafamı fazla meşkül etmemeye çalıştım.
Hafif bir hayalkırıklığı ile yağmuru özlediğimi de kendimden sakladım biraz ki tadını çıkarayım anın.
Büyüklüğü düşünüme ile doğru orantılı çalışan yanlızlık hissi ,sokaklarda yürüdükçe artmaya başlıyor.Kulak misafirliği yaptırma sevdalısı toplumumuzda ara ara bu kadar konuşacak ne çok şey var demek zorunda da kalıyorum.Dinlenmenin kelimeden ibaret kalıp,yerini düşünmeye bıraktığı pazar günüymüş meğer,yanlızlık,kafa karışıklığı ve dahası...
Pabuc dedi ki…
/Gökhan Tunç,
Yanlışlara saplanmışlığın bir getirisi değil ki bu; zaten asıl olan ''anı yaşamak''değil mi..Herkes öyle diyor hem zaten zaman geçmiyor bir bir anın içinde yaşıyoruz diye de biliyorum!...onun için an ı yaşadık yaşadık sonrası meçhul zaten..Güneşli bir gün evet en sevdiğim şeylerden biridir özellikle moralim de iyiyse!..Düşünmek her zaman iyidir ama bazen insanı insanlardan uzaklaştıradabiliyor !!!!....
Budeliçocuk dedi ki…

Her şeye posta koymuşsun ,iyi hoş da,pazarın ne suçu var..!

Başkası olma çabası beyhudedir..
Hiç bir taklit,en kötü orijinalin yerini tutamaz..
Herkes kendisi olursa zaten sorun kalmaz..!

Adsız dedi ki…
Hem ne demiş sevgili tarkanımız, başkası olma kendin ol böyle çok daha güzelsin :)
Esprisi bi yana, böyle şeyler demek herkesin başındaymış dedim okuyunca.
Aynı şeylerden muzdariptim en sonunda çareyi boşvermekte buldum.
Belki çözüm değil ama idare ediyor biraz
Pabuc dedi ki…
/Budeliçocuk,
oluyor işte böyle ara sıra..Pazar gününü hiç sevemedim burada da yazayım istedim..

/Melike Uysal Okkalı,
Tarkan'ın o şarkısını da diğer şarkılarını da severim:)

Boşvermediğin zaman ortam çekilmez oluyor hayatta zehir olabiliyor;en iyisi boşvermek...zaten başka da bir şey gelmiyor elimden
Erkan Şen dedi ki…
Bir kısımında şöyle diyebilirim; Günümüz "modern" dünyası hep yüzeysel. Sen ne yapsan net etsen denizin derinliklerinde de akıl almaz güzellikler olabileceğini bazı kimselere anlatamazsın. Diğer yönüyle orada olduğunu düşlediklerini anlatman ise daha da zordur.

Ancak sonlara doğru ve yorumlarda da birçok kişi yine günümüz "modern" dünyasının teklik ve "bencillik" anlayışına sarılıyor. Denge iyidir... Orta yol güzel...

Sanırım...
Pabuc dedi ki…
Yeni bir şey öğrendiğimde heyecanla bunu birilerine anlatırken bana bakışlarının boşluğunu farkediyorum bazen..Yeni bir şey öğrenmenin heyecanı pek ilgilendirmiyor çoğu kişiyi sanırım..Ya da ne bileyim pek ciddiye alınmıyor öğrenilen şeyler...Ben daha çok susmalıyım sanırım..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK