Ana içeriğe atla

AŞK Gelince Başa,Akıldan Çok Fazla Şey Beklenemez!

Hayatta hep istenilenler olmuyor, nedenini bilemiyoruz ama evet istediğimiz her şey bizim istediğimiz gibi olmayabiliyor.Çünkü bir düzen var ve biz o düzenin bütününü bilemiyoruz kendi çevremizde gerçekleşen ya da gerçekleşmeyen şeylerle değerlendiriyoruz bazen hayatı.Kısıtlı görüş, kısıtlı akılla yani...Yok çok derin konulara girmeyeceğim bu gün aşkın bir kaç şekliyle ilgili yazmak istiyorum.Sokakları bembeyaz görünce olmayan romantik yanım mı canlandı anlamadım ama bu günkü konu aşk..

Öncelikle ,
Biriyle tanışırsınız ilk görüşmede (ki bu çok nadirdir bana göre) ya da bir kaç görüşmede o kişiye aşık olursunuz.Bu kadar basittir başlangıcı.Görürsünüz, etkilenirsiniz, etki alanına girer, tüm akıl fonksiyonlarınızı bir kenara iter aşkı yaşarsınız.Acımasız mı oldu cümlem ? Hayır olmadı biliyorum.Çünkü daha bir birinizi tanımadan aşık olduysanız o ilk adımda zaten akıl bir kenara çekilmiş olmakta ki; siz de bunun farkına varıyorsunuz  çok sonraları.Artık tüm hayatınız o olmuştur, yediğinizden, içtiğinizden ,onsuz gezdiğinizden hiç bir şey anlamazsınız.Hiç bir konuya odaklanamazsınız, gözünüzün önündekileri görmez olur, size sorular soruları cevapsız bırakabilirsiniz.Öyle anlar olur ki onu düşünürken yanınızda top patlasa tepki vermezsiniz çünkü duymazsınız.Kendinizi onunla konuşacağınız,onunla buluşacağınız zamana odaklamışsınızdır ve o ana kadar zaman çabuk geçsin diye saatleri ,dakikaları saymakla meşgulsünüzdür.Onu duyana kadar, görene kadar zaman durmuş gibi gelir size iyice gerilirsiniz..Onunlayken de zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden şikayet eder bir dahaki buluşmanın saatini onunla birlikteyken çekmeye başlarsınız..Evet güzeldir aşk her durumda ,akıl dinlenmektedir çünkü! 

Önce aşık olduktan sonra bir birinizi tanımak için gerçek sohbetler etmekte o kadar önemli değildir sizin için.Siz nasılsa karşınızdakini mükemmel görmektesiniz (akıl tatilde ya) her şeyinin size uyduğunu düşünmektesiniz (hayal dünyasına daldınız ya bir kere) ufak tefek sorunlar olsa da (şimdinin ufak yarının büyük sorunları diyelim biz buna) sonradan bir şekilde çözersiniz ya (nasılsa aşıksınız ya bir birinize) aşkınızın hiç bir zaman bitmeyeceğine o kadar eminsinizdir ki gerçekleri görmezsiniz bile..

Peki ,aşkını sevgiye dönüştürenlere lafım olmaz (şimdilik tabi) ya diğerleri aşk havalanıp sizden uzaklaşmaya başladığı zaman; karşınızdaki insanla uzak ya da yakın hiç bir ortak yanınızın olmadığını farkettiğiniz, bir birinizi suçlamaya başladığınız zaman sizi bu durumdan ne kurtaracaktır...Zamanın karşısında buharlaşmaya başlayan o asla bitmez dediğiniz aşk mı ? O mükemmel olduğunu düşündüğünüz sevdiceğinizin sizin duygularınızı anlamayan  hatta düşüncelerinizi hafife alan yanlarının olduğunu gördüğünüzde bu durumu kim kurtaracak? E ne güzel sinemaya tiyatroya gidip,kafelerde oturup  beraber konserler de şarkılar söylüyordunuz! El ele tutuşup sahilde otururken ''Hiç konuşmasak da olur gözlerimiz konuşsun''diyordunuz.Bir birinizi tanımak yerine bakışmanın yettiğini düşünüyordunuz !Ne güzel günlerdi,keşke herşey o günlerdeki gibi kalsaydı...Diyorsunuz değil mi? 

Aşk işte insanı öyle bir yanıltabiliyor ki sonunda çıkış yolu olarak bir tek ayrılık kalıyor.Çünkü aşk da bir yere kadar,bir birini anlamayan iki insanı aşk bile birlikte tutamıyor varın gerisini siz düşünün...AŞK böyle ilk görüşte olmadı ikinci görüşte şıp diye başladığında böyle şeylerle üzebiliyor da insanı...Önce aşık olup sonra düşünülmüyor malesef!...İlk görüşte aşkın bir de tek taraflı olanları  var ki onlar da düşman başına..Dünyada sürünmek kelimesi en çok da tek taraflı aşklar için kullanılınca yerini buluyor sanırım ama ben o konuyu teğet geçiyorum müsadenizle...

Bir de;
Bazen de aşk hiç aklınızda yokken geliverir yüreğinizin tam orta yerine!Yeni arkadaş olduğunuz birini düşünün.Güzeldir arkadaşlıklar..Harika zaman geçirirsiniz,iyi de anlaşıyorsunuzdur ,sıkıntınız olduğunda gidip rahatlıkla konuşup akıl alabilirsiniz,paylaşımlarınız seviyelidir saygı çerçevesindedir,beraber vakit geçirmekten çok hoşlanırsınız,varlığı sizi rahatlatır, konuşması/konuşmanız her iki tarf için mutluluktur, özlersiniz,gözleriniz arar,yaşadığınız şeyleri bir birinize anlatmayı seversiniz, ilgi alanlarınız bir birine benzer,dinlemeyi bilirsiniz dinlerken mutlu olursunuz,beraber aynı şeylere gülebilir,canınız sıkıldığında paylaşıp çözüm yolu bulursunuz ..gibi şeyler.Beklentisizdir arkadaşlığınız ve düşünmezsiniz yarınını ...Ve bir gün farklı duygular içinde bulursunuz kendinizi kendinize bile itiraf edemediğiniz bir türlü ismini koyamadığınız duygular...Ne siz söyleyebilirsiniz ne de arkadaşınız...İşin ucunda ''Ya dostluğumuzu da kaybedersek!'' korkusu da vardır.Cesaretsizlik de eklenir ve yaşatır durursunuz bu duyguyu her ikinizde içinizde...Ya biri cesaret edip söyler güzel bir şekilde tamamına erer bu durum ya da bir türlü cesaret edip söylenemeden biter gider ...Bilinmez..

Gerçi bunu yazmayacaktım yazı buraya aktı ama cidden ne zor bir durum olur böyle.Bir birinize aşıksınız ve bunu söyleyemiyorsunuz.Söylesinler gitsin ne düşünüyorlar denebilir.Hem ne güzel anlaşabiliyorlarmış da (tebessüm) Masalda burada bitsin diyesi geliyor insanın ama bunun bir de imkansız şekli var.Seviyorsun ama ya kişi yanlış ya da zamanlama yanlıştır bu da aşkın bir garip acı hali...Aşkın güldüreni var mıdır cidden ? Aşkın tamamına ermesi var mıdır zaten ? Vuslatla bitmeyen aşk var mıdır ya da ? İçinde özlem acı olmayan aşk var mıdır ? İmkansızlarla büyümeyen aşk var mıdır ? Aşk gerçek midir yanıltmamıdır peki ? aşkın içinden çıkılabiliyor mu ? Sorular sorular,cevapsız sorular...Bir kere aşık oldun mu hapı yuttun demektir işte gerçek bu (tebessüm) Bari seni anlayacak sevginin hakkını verecek biriyle yutmuş olsan...Herkes bunu ister tabiki de dediğim gibi her şey bizim istediğimiz gibi olmuyor çoğu zaman hayatta..

Leyla ile Mecnun hikayesini bilmeyen yok.Şöyle bir şey okumuştum bir yerde.Leyla'ya sormuşlar :Sen mi yoksa Mecnun  mu aşkı daha büyük yaşıyor.Leyla demiş ki:''Ben, çünkü Mecnun aşkını yollara düşerek herkeslere anlatıp paylaşıyor bense tek başıma içimde yaşıyorum'' Leyla haklı !...Aşk acının büyüğünü çekmek(kavuşamama özlem hasret..v.b.) ağırlığıyla yaşamak sanırım...

Yorumlar

Profösör dedi ki…
İyi ki hakiki dostluklar var. . Çünkü aşk içinde bencilliği barındırır.
Pabuc dedi ki…
Gerçekten yaşnıyor olsa belki bencilik barındırmaz..bilemiyorum ki..
Erdi Karadeniz dedi ki…
Bir dönem bende çok kafa yorumş yazmıştım; bu konular üstüne... Sonuç...

Yok :)

Aşkın nefes aldığı bünye de akıl ve mantık aramak; akla ve mantağa uyan bir davranış olmuyor. :)

Sinema da kullanılan zımbırtılar var, adı nedir bilmiyorum. Hani bi taraftan bakarsın bina gibi gözükür ama arkadan bakarsın ne bileyim bi tahtadan, strafordan falan ibarettir. İşte aşkta öyle; bakıyorsunuz bu taraftan cezbediyor ama aslında arkaplanı pekde öyle değil.

İşin kötü ve komik tarafı şu: bunun farkında oldğumuz halde yine de aşk hep özel, hep istiyoruz onu.

İnsanoğlu ne garip :)

Çok konuştum :) Ben bir süredir yokum ya, hazır gelmişken acısını çıkartıyım dedim sanırım :))
Pabuc dedi ki…
Aşk benzetmene bittim Erdi :)) O kadar mı sahte artık aşklar ya hu :)İnsanoğlu garip demişsin haklısın hem zeverim hem hüzünlenirim hem de acı çekerim de inat ediyor işte...Her şeye rağmen aşkın yaşattığı duygu vazgeçilemez güzellikteyse artık :)

Bir süre yok olmanı derslerine veriyorum ya da vizelerin mi vardı ? Sen istediğin kadar yorumlarını uzatabilirsin biz şikayet etmeyiz :)
. dedi ki…
...
Pabuc dedi ki…
Blogda şimdiye kadar alınan en entersan yorum bu oldu..Kimsin ve ne demek istedin ?
Erkan Şen dedi ki…
"İnanç, tüm körlüğüne rağmen güneşin varlığını gösteren kanıtları anlayabilmektir."

diyebiliyorsan eğer bazen aklın tatile çıkmasını da kabul etmek lazım.

Deliliğe Övgü diye bir kitabı var Erasmus'un vakit bulursan oku... Ben gibi deliler olmasaydı o akılların kıymeti nasıl bilinebilirdi ki!
Pabuc dedi ki…
Tüm mesele anlamak için bakmak ,anlamak için düşünmek...

Unknown dedi ki…
Olmuş,olan,olacak...
Tüm bir ömrün özeti!
Aşk ın özeti yoksa ben mi suçluyum?
Aldığın nefes,bitmeyen gecen,yıldızları yeniden keşfin,kalbinin sesini duyuşun,başka boyuta geçmiş aklın,tek görüşlülüğün...
Son nefes dileğin,içindeki kıyamet,boşluğun boşluğu,çaresizliğin,göz yaşının dostluğu...
Anlamsız günler,silinen anılar,aslalı cümleler,kendine öfken,sevgiye mesafen...

Kaçı gözü kapalı dalar tekrar aşka!! Herkes mi ?
Akıl akıl akıl ,lazım ama kulanmamak için !
Pabuc dedi ki…
/Gökhan Tunç,
Çok güzel ifade etmişsin
yazıdan bile güzel...
Ramazan dedi ki…
Döktürmüşsün yine gönlüne saglık.Aşk ayne tarif ettigin gibi gözler körleşir akıl durur dünya durur koca kainatta sadece ikisi vardır.Aşk aslında kavuşamama özlemidir ulaşmaktır sıladır hasrettir aşk.Hasret sıla bitip kavuştugunda yani hedefine ulaştıgında aşk biter işte bu noktada aşk yerini sevgiye teslim eder.Sevgi:Rabbim aşkların sonunu sevgiyle devam edenlerden eylesim tüm aşıkları.Eger sevgiye terkedemezse aşk yerini bütün dünya başlarına yıkılır aşk ateşine tutulanların.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK