Ana içeriğe atla

Masal Tadında


Bir varmış , bir varmış.Yan yana gelmiş iki olmuşlar...

Farklı sınıflarda alakasız bölümlerde okuyan iki öğrenciydi onlar.Ne kız prensesti ne de erkek prens.Beyaz atları da şatoları da  yoktu.Yüksek kulelerde de yaşamıyorlardı.Hayalleri vardı,samimiyetleri ve koca bir yürekleri...Onun için hiç kimse tarafından yolları gözlenen olmadılar.Beklenen olmadılar..ee sonuçta kızın bir kule boyu saçları yoktu erkeğinde beyaz atı yoktu neden hasretle beklensinler ki!...Ara sıra karşılaştıkları olmuştu ama öylesine karşılaşmalardı bunlar.Belki arkadaş toplantılarında bir kaç kelime ''merhaba,nasılsınızlar...'' Bir birinden habersiz iki kişinin yüzeysel konuşmaları...

Sahilde oturuyordu beyaz atı olmayan erkek ve dalmış bir şekilde denizi izliyordu..Belki de uzaklara çok uzaklara gitmiş geziyordu, belki de yüreği sıkıntılarını sessizce fısıldıyordu  denize bilinmez.''Merhaba'' sesiyle kendine geldi ve döndü sesin geldiği tarafa.Tanıdık gelen  ama kim olduğunu çıkaramadığı kızın yüzüne tebessümle baktı.''Merhaba''ile karşılık verdi.''Denizi çok seviyorum dinlendiriyor beni'' dedi kız,ortamla en alakalı cümle de buydu zaten.Tebessüm etti erkek ve ''Anlattıklarımı sessizce dinliyor ve dalga sesleriyle de bazen cevap veriyor ben de onun için seviyorum'' dedi.Tebessüm ettiler sonrasında...Denizle açılan konu, denizlere açılarak devam etti.Tanımıyorlardı bir birlerini ama bir ortak konuda buluşmuş, sanki tanışıyorlarmış gibi birbirilerini sohbet etmişlerdi bir süre.Ve sessizce ayrıldılar vedalaşarak.Küçük bir tebessüm olmuştu o kısa sohbet...

Bir kaç gün sonra yine okulda bir arkadaş gurubunda karşılaştılar yine sıradan bir selamlaşmayla guruba dahil oldular.Sıradan konular içinde yer aldılar ama karşılıklı konuşmadılar.Her şey sıradandı...Herkes konuşuyor kimse kimseyi gerçekten anlamıyordu ama herkes sohbete katılıyordu kıyısından köşesinden.Hep bildik geçici sohbetler ,yüzeysel görüşler...Arada kaynayan içses mırıltıları,şikayetler, umutlar,beklentiler...

Yine güneşli ama durgun bir günde sahilde karşılatılar yine tuhaf bir tesadüfle.Aynı bankta oturdular yine tanışma faslına geçmeden bir konu açtılar ve sohbet deryasına daldılar.Görünür yaşantıları bir birine benzemese de düşünce dünyalarında bir birlerine benziyorlardı ama daha bunun farkına varacak kadar tanımıyorlardı düşünce dünyalarını,bir birlerinin hayallerini...Dünya meseleriyle ilgili konuştular biraz ,ufaktan dalga geçerek yaşananlarla ilgili...Olanlarla, olması gerekenlerle ilgili  fikirler yürüttüler,yanlışları konuştular,eksiklikleri,yanlış idareleri,hatalı davranışları..ve sonunda dünyayı kurtaramayacaklarını kabul edip işi espriye bağlayıp güldüler.İçtenlikle ve huzurla... 

Bir daha ki sahil sohbeti için bilinçli gitmişti ikisi de.Sahil miydi onları çeken yoksa bank sohbetlerimi bilinmez ikisi de artık daha bir istekle gidiyordu o mekana.Ve her karşılaşmada farklı konulardan konuşup bolca tebessüm ediyorlardı.Bu zaman içinde farklarına rağmen anlaşabilmenin bir yolunu bulmuşlardı farkında olmadan.Kız biraz daha kapalı toplumda büyümüş isteklerini içine atarak yaşamıştı,yapmak istediklerine hep bir engel çıkmıştı ve o da pes etmeyi öğrenmişti...Bundan hiç memnun değildi ama bir şekilde örtmüştü hayallerinin üzerini.Bunca hayalini sıkıştırdığı yüreği bir gün pes edip sorun çıkarır diye de düşünmeden hep içine atmıştı olanları/olamayanları.Şimdi karşısında hiç tanımadığı biri vardı ve onun tüm hayallerini dinliyor hak veriyor onu destekliyordu.Erkek için imkansız diye bir şey yoktu çünkü o yaşamak istediği her şeyi yaşamaya alışmıştı.İstiyorsa,yapacağı şey onu mutlu edecekse yapıyordu ki doğrusu da buydu zaten.O doğruyu yapıyordu ve şimdi de hayallerini gömmeye alışmış birine destek oluyordu.Bir garip başlangıç bir garip ilişkiydi artık onlarınki...

Artık hayatlarında sahil sohbetleri diye bir gerçek vardı ve huzur veriyordu bu sohbetler onlara.Belki de kendilerini buluyorlardı deniz karşısında bir birlerine yansıdıkça sözleri duyguları.İsimleri dışında bir birleri hakkında bildikleri hiç bir şey yoktu ama tanıyorlardı birbirlerini nasıl oluyorsa.Artık bir birlerinin ne düşündüğünü bilecek kadar, hislerini tahmin edecek kadar tanıyorlardı birbirlerini.Çok gülüyorlardı,eğleniyorlardı beraber oldukları sürece.Korkmuyorlardı yanlış anlaşılmalardan,hata yapmalardan,anlıyorlardı bir birlerini çünkü.Yargılamıyorlardı,küçümsemiyorlardı,önemsiyorlardı anlatılanları ,yaşananları,yaşanamamışları...Arada ''Biz hiç benzemiyoruz ama nasıl anlaşıyoruz ne enteresan ''diye de hatırlatmalar da bulunuyorlardı.Garipti,enteresandı ama güzeldi.Çünkü düşünce/hayal dünyaları duyguları ortak bir yerde buluşmuş ve tutunmuştu.Böyle devam etti sohbetleri arkadaşlıkları...ikisi de memnundu bu durumdan ne olacağını bilmiyorlardı düşünmüyorlardı da...

O bank olmasa oturup uzun sohbetler edecekleri bir yer olmazdı belki de.Yaşamları bir birinden çok farklıydı ama bir şey olmuş ve onlar aynı dünya içinde sohbet eder bulmuşlardı bir birlerini. Kız kendinden çok uzak olduğunu düşündüğü bir yaşam içinde olan biriyle hiç bu denli samimi sohbet etmemişti buna hem hayret ediyordu hem de bu durumdan mutlu oluyordu. Zanlarını yıkmaya başlamıştı daha farklı düşünüyordu artık. Hatta kendine uzak sandıklarından biriyle ortak konularının olduğu görmek, onlardan biriyle(!) bu denli aynı düşünüyor olmasına da hayret ediyordu. Erkek de belki böyle biriyle uzun sohbet etmemişti ama yine de zanda bulunmadan başlamıştı arkadaşlıkları ve enteresan bir şekilde devam etmekteydi ,gün geçtikçe de daha da çok çekmeye başlamıştı bu sohbetler ikisini...

Ne yaşam farkları ne imkansızlıklar ne de sonrasını düşünüyorlardı.Anın büyüsüne kapılıp gidiyorlar iç dünyalarını paylaşıyorlar ve hiç de sıkılmıyorlardı bundan.Zaman nasıl geçiyor anlamıyorlar bir dahaki buluşmanın heyecanını biten buluşmaların sonundan itibaren hissetmeye başlıyorlardı.Bir farklı alemdi paylaştıkları anlar, belki de kendilerince bir masal haliydi bu ve uyunmak da pek istemiyorlardı.Uyanmak gerçeklerle karşı karşıya gelmek demekti!...Uyanınca yaşamın tüm olumsuzlukları,olurları olmazları,nasılları,niçinleri,nedenleri hep yanlarında baş uçlarında yer alacaktı çünkü...

Kendilerini gündelik hayattan bir şekilde soyutlamışlar sadece huzur,mutluluk ve tebessümün olduğu bir alan yaratmışlar,anlamanın ve anlaşılmanın tadına varıyorlardı.Kimine göre hayal, kimine göre saçma, kimine göre de yalan bir şeydi yaşanılanlar.Ama kayıp yüreklerin gezindiği dünyada kendini anlayan bir yüreği bulunca bir yürek, bunu asla saçmalık,imkansızlık ya da hayal olarak niteleyemezdi.Eğer gerçekten anlaşılıyorsanız hatalarınızda net görünür doğrularınızda ve siz de bunları size söyleyecek kişiyi bulmuşsunuz demekti.İşte o zaman kim olduğundan çok nasıl biri olduğuyla ilgileniyordunuz karşınızdaki kişinin....

Kişisel sorular sormadan ilerlemişti dostlukları ve artık arar olmuşlardı bu sohbetleri ve birbirlerini.Bir türlü adını koyamadıkları bir şeyler vardı ama adsız da olsa, içerisinde huzur,mutluluk barındıran bir durumdu bu.Ve ikisi de memnundular bu durumdan.Beraber gülüyor ,birbirlerine takılıyor, kendileriyle dalga geçiyorlar,içinden çıkamadıkları konularda hemen konuyu geyiğe bağlayıp kaçıyor, hızlı manevralarla konu değiştirip sonra buna da gülüyorlardı, bir birlerine sürekli destek oluyorlardı,heyecanlanıyor,özlüyorlardı....Çocuk yanlarının ölmediğinin ispatıydı belki bu arkadaşlık/dostluk adı her neyse.Bir birlerini anlamaya çalışırken aslında ap ayrı bir dünyanın kapıları da açılıyordu görüşlerine/düşüncelerine.Ve hem kendi dünyalarını açıyor hem de bir birlerinin dünyalarında geziniyorlardı.Anlamanın ne olduğunu gerçekten hissediyorlardı.

Ve bir gün....


Not: Şimdilik bu kadar ...Devamı gelir mi bilmiyorum yazmayı isterim devamını ama ben bunu da nasıl yazdığıma hayret ediyorum.Ben kim öykü/hikaye /masal yazmak kim!!..Vay be ! Eğer ''Ehh fena değilsin devam et ''derseniz devam edeceğim bu yazıma.Yok ''Aman burada kalsın, sakın ha devamı gelmesin!''derseniz de öykünün devamı bende saklı kalacak söz.Hatta devamını ben yazarım diye gönüllüler çıkarsa onlara da devredebilirim memnuniyetle...Aslında bu da güzel olur ,bakalım gönüllüler çıkacak mı ona göre karar verelim ...Gerçi, yazıyı sonuna kadar okuduğunuza göre biraz da olsa beğenmişsiniz demektir.Malum yazı baştan beğenilmediğinde kimse sonuç bölümüne kadar okumaz ki!  Bu yazının daha sonuç paragrafı yazılmadı ki zaten;) ilham denen o misafir bir daha gelirse yazarım devamını yazının..Umarım,herhalde,inşaallah... Bakalım neler yaşamış bizim ''Bir varmış bir varmış''larımız öğreniriz ;)

Notun suyu: Ben bu not olayını biraz fazla mı abarttım acaba! Pes yani...

Notun Suyunun Suyu:Ben ki masal/ımsı bu yazıyı yazdım MİMlediğim dostlar şimdi sıra sizde.Hadi bakalım bekliyorum merakla sizin masalınızı...

Yorumlar

cem dedi ki…
herkes yazsın istediğini yav, kime ne zararı olur. yaz sen yaz boşver kim beğenir ya da beğenmez. ama ben genel anlamda pek sevmiyorum böyle uzuuuunn hikaye/masal vs leri.
Pabuc dedi ki…
/Cem,
evet ben de sevmem uzun hikayeleri okumayı (nette) hatta sevmem değil okumam bile :) Ama bunu yazdım çünkü bu benim için bir ilkti kendimi aştım anlayacağın...Ve madem bir mim hazırladım ilk cevapta benden gelsin dedim işte :)Evet yine de herkes yazsın tabiii
Pabuc dedi ki…
Yorumunun yayımlanmamasını isteyen okuyucuya not :)

Sizin hikayenin ilk okuyucularından biri de ben olmak isterim inş en kısa zamanda tamamlanır ve elimize geçer...

Ve bu hikayenin sonu Türk filmi şeklinde bitmeyecek büyük ihtimalle.Zaten hikayenin baş karakterleri de bunu en başından biliyorlar ama yine de sevgilerine engel olamıyorlar..Engel olamadıkları ve vuslat olamayacağı/olmayacağı içinde adı aşk zaten :)

Gerçi ben hikayenin devamını hiç düşünmedim ama vuslat olmayacağını biliyorum...Ama işte gerçekten yazar olmadığım içinde bir sonuca nasıl bağlarım bilemiyorum...Acaba sonunu siz mi yazsanız :)

Saygılar..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK