Ana içeriğe atla

Dert Belli, Derman Belli...

Madem ki bu dünyanın geçiciliğini de kabul ediyoruz....
Bir an gelir de nereye ait olduğunu bilmez bir şekilde bakarsın ya…
Evin neresidir, yurdun neresidir, nereye aitsindir bilmez durursun ya…
Ya etrafındakilere bakışların… Kimdir bunlar, ne işleri var hayatımda dersin ya...
Kimisini sever, kimisinden nefret eder, bazen de düşman olursun ya…
Yaşananları hazmedemez, gözün artık bir şey görmez ya…
Nefes aldığın dünyanın yabancısı haline gelirsin ya…
Söylenir… söylenir… durursun da bir türlü cevap bulamazsın ya…
Gün gelir artık yeter! der, pes eder, yaşamayı bile reddedersin.
Akut bir hastalığın pençesinde ve bilinmeyenleri beklemekte her nefes alış. Yıllarca geçmek bilmeyen ve aslında tedavi edilememiş bu yorgunluk vicdan aynasında durmadan kah bir tarafa savurur, kah öte tarafa.
Hepimizin yaşamımızın herhangi bir anında hissettiğimiz, kimimizin cevap bulabildiği, kimimizin de kaybolup gittiği anlardır bunlar. Ya bir şeylere sarılırız kendimize itiraf bile edemediklerimizi gizlemek için, yada kolumuzu bile kaldıramayacak hale geliriz. Bu tür zamanlarda hep birisi elimizi tutsun, sesimizi duysun isteriz. Derdimize derman bulsun isteriz. Ancak ne var ki en yakınlarımız kendi dünyasında boğuşur ve bize sıra gelmez, hiç kimse sesimizi duymaz, artık iç feryatlar derin bir sessizliğe bürünür ve hükmünü yitirir. Varlığımız sürekli olarak tekrarlayıp duran ve aslında ulaşmak istediği  tek yere çağırır her anında. Ne var ki gitmemiz gereken yolun yönünü bir türlü duyamayız içimizden yankılanan varlığın sesinden.
Derdi vereni tanımadığımız için dertlerin içinde boğuşur dururuz. Artık cehenneme bile girişimizi de kabullenmişizdir peşinen “zaten ben cehennemliğim” diyerek. Bu cümleyi söylerken bile içten içe aslında hatalarımızı kabul etmiş ve teslim olmuşuzdur, ama teslim olduğumuz aslında dünyaya yenik düştüğümüz duygusudur.
Peki ya her olumsuzluğa rağmen o elimizden tutup bu çıkmaz sokaklardan çıkartıp huzura kavuşturmasını istediğimiz gizli umut çığlığı?
Zorlu mücadelemizde, her kafadan bir sesin çıktığı, kimi grupların düşünceleri ve bunlar arasındaki farklılıklar, bu gruplardan kendimize yakın olanı hissettiğimiz tarafta hayat felsefemizin arkasında durma çabamız ve bu çabalara benzer bütün herşeyimizin nihayetinde hep boşa gittiği gerçeği ile sarsılmalarımız!...
Madem ki bu dünyanın geçiciliğini de kabul ediyoruz o halde sığınacağımız tek yer neresi?
Bizi sonsuz merhametiyle ve şefkatiyle yukarıdan aşağıya, sağdan sola her bir görünen ve görünmeyen zerrelerimizi kuşatmış Hallak-ı Rahim’e,
Es-Selam!... bizi türlü türlü felaketlerden, dertlerden selamete çıkartıp huzura kavuşturan, sonsuz güzellik sahibi ve sonsuz büyük olan Zat-ı celil-i zülcemal’a,
El-Gafur!.. bizi bütün hatalarımıza, kusurlarımıza, kibrimize rağmen bizleri defalarca affeden, varlığı sonsuz olan Rabbimize…
Biz O’nu tanımamak için kendimize zulmettik, O’nun sevgisini kabul etmedik, hatta yeri geldi isyan ettik, kızdık ve öfkelendik beklide, neden ben… neden ben… dedik karşı geldik O’na. Oysa O bizi affetmek için türlü türlü dertlere boğar ki yalnız O’na dönelim... bazense türlü türlü dünya sevgilerimizi elimizden alır ki sadece O’nu sevelim, zaman zaman da iyi olaylar ve kişiler çıkartır ki karşımıza O’na kul olmanın güzelliklerini görelim ve diye…
Gerçek ait olduğumuz yere kavuşalım diye…
Her bir zerrenin hizmetimize sunulduğu bu dünya üzerinde o nimetler için şükretmeyi öğrenelim diye…
Huzur dolduracağımız yuvamızdan huzurlu bir şekilde gerçek huzura kavuşalım diye…
Ve bu dünyada sadece iki yoldan birini seçmek için belki de son nefeslerimiz...
Doktor belli, reçete belli… Dert belli derman belli…

Yorumlar

. dedi ki…
Verdiğin linke baktım bilmiyordum burayı.. Teşekkür ederim canım :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK