Ana içeriğe atla

Kıssadan İsteyene Hisse...

 Yusuf El Fahri bir gün her şeyi terk edip Kuzey Lübnan'daki Kadise Vadisi'nin yamacında bir mağaraya çekildi.Yakınları dahil kimse derdini anlayamadı.Köylüleri sonu acıklı bir aşka dair dedikodular üretti.Kimisi ''Delirdi'' dedi.Bir kaç kişi de ''O dünyayı değil,imanın yolunu seçti.'' diye yorumladı.

 Yeni yetmelik çağındaki Cibran bunu kafaya takmıştı.Çünkü Yusuf El Fahri'nin sırları olduğunu düşünüyordu.mağaralara
İki kez vadideki sedir ormanının ötesindeki  mağaralara gidip adama yakınlaştı.Hiddetli bakışlar ve kaba sözlerden başkasını elde edemedi.Hayal kırıklığı yaşadı..

İki yıl geçmişti ki El Fahri'nin inziva hücresinin bulunduğu yerlerde dolaşırken çöl fırtınasına yakalandı..''Böyle bir halde karşınıza çıktığım için beni hoş görün ama fırtına...'' diye söze girmişken El Fahri somurtarak süzdü onu.''Bu bölgede mağara çoktur,onlarada sığınabilirdin.''dedi. ama bunu söylerken elindeki kuşun kafasını görülmemiş bir yumuşaklıkla okşuyordu.

Uzun öykünün kısası, karşılıklı olarak bir birlerini  sözlerle tarttılar.Sonunda genci bir geceliğine misafir etti El Fahri; üzerine hırka, örtü verdi.

Akşam yemeği vakti kalkıp içi şarap dolu bir testi, ekmek,peynir,zeytin,bal,kuru meyve çıkardı.Sessizce yediler.Üzerine nefis kokulu kahve içtiler. Sonunda Cibran'ın aklından geçenleri okur gibi konuşmaya başladı El Fahri.

''Bu hücrede şarabın,balın,kahvenin bulunmasına şaşıyorsun değil mi?''

Cibran yanıtladı:''Allah'a kulluk etmek için dünyadaki tüm lezzetlerin ve mutlulukların terk edildiğine inanmaya alışmıştık efendim!''

Bunun üzerine Yusuf El Fahri şöyle devam etti:

''Ben dünyayı Allah'ı bulmak için terk etmedim.O'nu evimde ve her yerde  bulmaktaydım.Ben insanları terk ettim .Çünkü ahlakım ahlaklarıyla, düşlerim düşleriyle uyuşmuyordu.
Şehirleri terk ettim.Çünkü artık şehirlerin kökleri yerin derinlerinde, dalları bulutların üstündeydi; ama hırs ve kötülük çiçekleri açan, keder ve kaygı meyveleri veren yaşlı bir ağaç gibidirler.''

Sonra sesini daha da yükselterek dedi ki:

''Yalnızlığı kardeşim; dua ve zahitlik için seçmedim.Çünkü dua kalbin şarkısıdır ve her yerden Allah'a ulaşır.Hayır. Yalnızlığı değer ve onur bakımından  alçakça şeyleri satın alabilsin diye ruhlarını satan adamların yüzlerini görmemek için istedim... 

Yalnızlığı istedim.Çünkü nezaketi zayıflığın bir parçası , hoşgörüyü ödleklik , yücelmeyi böbürlenme fırsatı kabul eden kalabalığın terbiyesizliğinden usandım.''

Ve daha ne çok anlattı Yusuf El Fahri...
Halil Cibran

Kaçış doğru mu yanlış mı bilemiyorum..Ama kaçış nedenleri bir hayli tanıdık ve düşündürücü...Hoş bir hikaye...





Yorumlar

murat dedi ki…
halil cibran- kendilerini tanımıyorum- insanlardan kaçışını dışardaki insanların olumsuz davranışlarına bağlamış. garib olan müslüman sufilerin yalnızlık yani halvetlerinde ise şu mantık güdülürmüş. sufi dermiş ki insanlar benim şerrimden emin ve salim olsunlar ve ıslah olayım halvete gireyim. yalnız olayım. halil cibranı dış dünyanın gailesi biraz sarsmış gibi..
ramazan dedi ki…
Çoğu zaman, yalnızlığı kalabalıklar içinde de yaşıyoruz. kendi iç göçlerimiz oluyor. Nereye gittiğimizi bilmeden. Belki bir gün doğru yere varırız.
Güzel paylaşım. Sevgiler.
Pabuc dedi ki…
@murat,
ben de tanımam kendisini önceden okumuş olduğum bir kitaptan alıntı bu yazı...Nasıl her insan bir dünyaysa her insanın dünyaya olaylara bakışı da farklıdır..Herpsinden alınacak dersler olabiir...!!

@ramazan hocam,
inşaAllah hocam doğru yoldan Rabbm ayağımızı kaydırmasın ki biz de sonunda doğru yere varırır...Bence önemli olan bizim hangi yolu seçtiğimiz ve ne derece önem verdiğimiz..

Sevgiler bizden...
üryan dedi ki…
"Yalnızlığı değer ve onur bakımından alçakça şeyleri satın alabilsin diye ruhlarını satan adamların yüzlerini görmemek için istedim...
Yalnızlığı istedim.Çünkü nezaketi zayıflığın bir parçası , hoşgörüyü ödleklik , yücelmeyi böbürlenme fırsatı kabul eden kalabalığın terbiyesizliğinden usandım.''

buna rağmen gidecek yerim de yok, gidecek cesaretim de..
tahammül..
bir kez daha tahammül.
Sihirlitorba dedi ki…
ne kadar da haklı...tam da içinde yaşadığımız toplumu ve dünyayı anlatmış...
đerkenαя dedi ki…
Esselamü aleyküm ve rahmetullah..

Pabuç'um ne güzel bir alıntıydı, keyifle okudum paylaşımına teşekkürler, emeğine sağlık.

Bizler ahirzamanda yaşamaktayız, Yusuf El Fahri gibi kaçacak bir mağaramız yok, ama terbiye etmemiz gereken nefislerimiz var, bunuda helal dairesinde ve mütevazi bir yaşamla elde edebiliriz diye düşünüyorum :) Herşeyin fazlası zarar.

Sıhhat ve selamette kalasın..
Adsız dedi ki…
içimizde yanlızlığı yaşayıp, dışarda kalabalıklarla beraber olmak için daha ne kadar çabalayacağız acaba?

içimizdeki yanlızlıkla beraber dişarda yaşamak o kadar zor ki..! biliyoruz ki, o bizim rabbe uzaklığımızdandır. yakın olsaydık eğer bunu zekle yapardık..

o da yanlız ve bizlerle beraber. son ana kadar. yanlız olduğu halde bizler için bizlerle beraber ve uyarıcı sıfatından uzak değil..

sözü dinlenmediği halde yine uyarıcıdır.. reziliklerimizi ve pisliklerimizi tüm çıplaklığıyla gördüğü halde iğrenmeyip yine uyarıcıdır..
rabbim tüm iğrençlikten kaçıp inzivaya çekildimi acaba hiç ?

kaçış nedenleriyle beraber yaşamak , uyuşmadığı halde O Birinin hatırı için mücadele edip onlarla yaşamakta çok zor çok ..o yüzden o büyük zattan özür diliyorum..

hem kolay olan ne var ki? biz kolayı atlatmak için gelmedik bu aleme.. zoru atlatmak için geldik..rabbim bizi kolayı atlatmak için gönderseydi eğer; şeytanın bize musallat olmasına izin vermezdi gibime geliyor..

zahiri zenginliklerdeki zirveye ulaşmak için, ne zorluklar aşıyoruz ve ne pisliklere tahamül ediyoruz
. AllAH (cc) cemalinden daha büyük zenginlik mi olur? nasıl düşünebiliriz ki, zorluklerı ve iğrençlikleri görmeden o zenginliye ulaşabileceğimizi..
o cemale mazhar olabileceğimizi..

uzun oldu.. hakkını helal et babuc..'
sabah sabah yanlızlığını sanan biri için "bu çok normaldir" de olur mu? hak helal et
mit dedi ki…
İlginç bir hikaye. Yusuf El Fahri'yi tanımıyorum. Fakat o mağarada şarap bulundurmasını, bir de içmesini pek bir yadırgadım doğrusu.

Aynı zamanda yalnızlık iyidir, güzeldir, tefekkür etmek için birebirdir ama insanları terk etmek de pek de bize yakışan, doğru görünen bir hareket değil bence.
Adsız dedi ki…
selamun aleykum,

bencillik gibi olmasin ama kissadan hisseden kendimede pay cikarttim.insanlar oyle iki yuzlu,dedikoducu,asagilik ki.insan kacip gitmek istiyor.o yuzden surekli kukuman kusu gibi evdeyim ya:)))

rabbim karsimiza kusuru baskasinda degil kendinde arayan,lafci,dedikoducu olmayan,ici disi bir,salih kullarini cikarsin.amin

papuc nereye kaciyorsun?sanki bir yere gider gibi halin var?:))

se benim icin uzaktanda olsa,basimi omuzuna yasladigim tek insansin desem yeridir:)her zaman mesafelerin uzakligina yakinligina takili kalmamisimdir.yurekler bir olunca engeller,mesafeler ortadan kalkiyor.rabbim derdin varsa,gidersin.gonlune ferahlik versin.amin

rahmana emanet ol.
Pabuc dedi ki…
Güzel Yürekler (hey siz tabiki yorumlarıyla beni yanlız bırakmayan yürekler) tepinize teşekkür ederim...Samimi yorumlarınız benim için çok önemli..Hayatıma tebessüm oluyorsunuz..Güzelik katıyorsunuz...

Hikayeyi bloğa yazarken aklımda bir tek kelimeyle ilgili tereddüt vardı! Bununda bu hikayede yeri olmamalıydı dediğim ki bunu da sğolsun @mit belirtmiş :) (cin gibi maşaallah gözünden de bişey kaçmıyo ) evt haklısın bence de ne işi var o illetin orda :)ama hikayenin orjinaline bağlı kalmalıydım ;)

@Anlayamazsin ,
sana da şimdi bişeyler yazmasam dayanamam :) Kız ben bazen çemkirir dururum insnaları (isim vererek değil ) eğer tepem atmışsa kimse tutamaz beni..Hatta günah olur diye arkadaşlarımla konuşamasam da kendi kendime konuşur dururum :))) Ve kusurun büyüğünü kendimde ararım da ezdirmem de kendimi :)Ben sana ölene kadar omuz olurum :)İçinde Allah korkusu olan ve bu bilinçte insanların hepsi benim canımda candır...Bitti..

@üryan,
gidecek en güzel yer kalbindir..O sana ihanet etmez , çok konuşuyon diye şikayet etmez, kötülük önermez..beni burda konuşturma bilmiş bilmiş işte cahili çok konuşturmak iyi değildir :)Hem ben bi deniyeyim belki kapı gibi yürek olabilirim ;)

@SİHİRLİ SEPET,
evt sanki zaman değişiyorda insanlar hiç değişmiyor değil mi!!

@derkenar,
zaten en büyük savaş nefs ile olan savaş değil mi...Rabbim bu konuda hepimize yardımcı olsun ....

@Adsız,
öncelikle Adsız yorum yazdığınız için cezalısınız ..(cezay bulamadım bi ara aklıma gelirse yazarım )

Allah'ın huzurunda geçirilmiş 1 saat bir güne eşit olabilir (ki fazla da olabilir) Hayata nasıl baktığınıza ve hayattaki önemlerinizin ne doğrultuda olduğu önemli...

@mit,
Ne diyeyim ben sana..Sen ne diye yazıdaki en gereksiz kelimeyi cımbızladın ;) Yazının sonuna not düşecektim sonra vazgeçtim ..keşke düşseydim :)
♥ŞANSLI♥ dedi ki…
Keyifli okumalar canım.
Sevgiler:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mektubum Var!

   Yine  yıllar  öncesine  geri   dönüp bi anımı yazacam annemin de  bu yazımı okuyacağını bile bile:) Hoş belki de bunca zaman sonra annem bile unutmuştur  bu olayı ,onun için ona da bi hatırlatma olur:))    Lise yıllarıyla ilgili bir yazım vardı hatırlayanlar olur aranızda işte yine aynı dönem içirisinde ben böyle aklım bir karış havada evden okula ,okuldan eve gidip gelirken gözüm bişey görmezken evdeki aile cemaatinden kopup aklımı fikrimi bir  kişiye odaklamışken farkedememişim hal ve hareketlerimdeki (sanırsam olumsuz) değişiklikleri...Odamdan çıkmamalar ,gizli telefonlar , herşeyin ben bilirim havaları ve beni sevenlere karşı ukala davranışlar almış başını gitmiş (hala hatırlamıyorum o derece kendimde olmama hali yani:)  her zaman derim aşk başa gelince akıl yıllık izne çıkar bu doğaldır:P) Benimle iletişim kurmaya çalışan anneme artık nasıl davrandıysam kadıncağızın demekki canına tak etmiş ki  sitem edeceğine ve didişeceğine  bana 4 sayfalık mektup yazmış ve defterimin için

Bir Bakar mısınız?

Bu bir kamuoyu yoklamasıdır ;) Blog yazılarını ara sıra ya da sürekli okuyan kaç kişi olduğunu merak ediyorum.Tamam farkındayım çok meraklıyım ama her şeyin temelinde merak yok mudur ;) Yazma konusunda kabiliyetli değilim malum ama bu yazmayı sevmememi gerektirmez dimi yani ;) Seviyorum yazmayı,okumayı uf bir de konuşmayı :) Neyse konu kim vurduya gitmesin lütfen sayfamı tıklayan herkes cevaplasın sorumu.Blog yazılarımı okuyor musunuz, okumuyorsanız blogumu neden açıyorsunuz kaardeşim? :)) 500'e yakın blogu izlemeye almışım bir o kadarı da benim blogumu izliyor görünüyor.Kaç kişinin gerçekten yazılarımı takip ettiğini merak ediyorum. . Yorum yazmadan geçmeyiniz kırılırım bilesiniz ;)

Gereksiz Bilgi ;) Bakalım Kim Ne Burcu !!!

  Tamam ya ne kızıyorsunuz bu kadar meraklıyım diye ;) Dünkü postla bi tezat oluşturmuş olabilir bu post ama merak işte..Yazacak konum kalmadığı için değil :) Sakın aklınıza öyle bişey gelmesin...Ben, herkes kendi özelliklerini (birileri uydurup yazmış) öğrensin diye böyle bişey yaptım..!! ;) Okuyun bakalım ''Aynı ben, aynı ben !'' diyecek misiniz ? :) ASLAN ERKEK:   Yufka yüreklidirler. O canı pahasına bile dişisini korur. Karizmatiktir. Kelimenin tam anlamıyla ''dişi''lerden hoşlanırlar. Aslanlar evlerine, ailelerine çok bağlı tiplerdir fakat bir gözleri de hep dışarıdadır. Eşlerinin çalışmayıp evde oturmasını isterler. Onlar sanki baba olmak için yaratılmışlardır ASLAN KADIN: Her zaman bakımlı, zarif, dikkatlidirler. Çok pratik, işlevsel bir zekaya sahiptirler. Gece hayatını severler. Yaşam zevkleri pahalı olur. Kendisine olan güveni son derece gelişmiştir. Özgürlüklerine düşkündürler. Erken çocuk sahibi olmaya pek yanaşmazlar. YENGEÇ ERKEK